110. Duruşma 3 Eylülde

Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci "Ergenekon" davasının 109'uncu duruşmasının öğleden sonraki bölümünde sanıkların talepleri alındı.

01 Eylül 2009 Salı 20:09 tarihinde eklendi.

Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci "Ergenekon" davasının 109'uncu duruşmasının öğleden sonraki bölümünde sanıkların talepleri alındı.

Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın bugünkü duruşmasında söz alan tutuklu sanıklardan Muhammet Yüce, "(İtirafçı ol, ajan ol) diye bana söylendi. Veli Küçük'e, Muzaffer Tekin'e iftira atınca kul hakkı geçecek. Bunun hesabını öbür dünyada nasıl vereceğim? İftira atıp da mı tahliye olayım? Ben niye tahliye edilmiyorum? Beklentileri mi var benden?" dedi.

Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz, geçen haftaki duruşmada sanıklara yarım saat konuşma hakkının tanındığına ilişkin karar verildiğini hatırlatarak "Bu kararı kabul etmek mümkün değildir. Bu kararı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) hangi maddesine göre verdiğinizi anlamıyorum. CMK'da asıl olan serbestliktir" diye konuştu.

Mahkemenin bu kararından vazgeçmesini isteyen Kerinçsiz, yarım saatlik süresini aşması üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, "Sözünüzü kesmek, tartışmak istemiyorum. Lütfen taleplerinizi söyleyin" diye uyarıda bulundu.

Kerinçsiz de Tuncay Güney hakkında ek iddianame düzenlenmesini ve yakalama kararı çıkarılmasını istediğini belirtti.

Kemal Kerinçsiz'in taleplerinden yalnızca birini açıkladığını dile getirmesi üzerine Başkan Şengün diğer taleplerini yazılı olarak verebileceğini söyledi.

Kerinçsiz, açıklama yapma konusunda ısrar edince Başkan Şengün, "Mahkemenin ara kararını uygulamak durumundayım. Süre hakkınızı doldurdunuz. Dilekçelerinizi verin" dedi.

Yarım saatlik süreyi yaklaşık 20 dakika aşan Kerinçsiz, uygulamanın yanlış olduğunu, duruşma sırasında okumadığı dilekçelerini vermek istemediğini söyledi.

Başkan Şengün de "Buyrun yerinize oturun" demesi üzerine, Kerinçsiz konuşma yaptığı kürsüden salondaki yerine geçti.

Danıştay dosyası sanıklarından Erhan Timuroğlu, Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay saldırıları ile ilişkisi olmadığını öne sürerek, Osman Yıldırım ile tanışması nedeniyle 4 yıldır cezaevinde olduğunu iddia etti.

Selim Akkurt da uzun süredir tutuklu olduğunu dile getirerek "İftira atmam isteniyorsa kapasitem yok. Tahliye edilmem için isyan etmem mi lazım, hakaret mi edeyim?" dedi.

Kendisine zulüm yapıldığını ileri süren Akkurt, Erzurum'da bir kan davasından dolayı yargılandığını anımsatarak, Erzurumlu olduğunu belirttiği üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun kan davalı aile ile tanışıklığı olup olmadığını sordu.

 

"DANIŞTAY SANIKLARININ AVUKATLARI DEĞİŞSİN" TALEBİ

 

 

Sanık ve avukatların taleplerinin ardından söz alan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Kemal Kerinçsiz'in bazı beyanlarına ilişkin, "Bir talebin kanuni dayanaklarını göstermek nasıl tehdit olabilir? Mahkemenin açık ya da kapalı olarak nasıl tehdit edildiğini huzurda hep birlikte görüyoruz. İddia makamı olarak görev kapsamında, duruşma esnasında işlenen suçlara ilişkin suç duyurularına devam edeceğiz ve işleme koyacağız" dedi.

Pekgüzel, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davanın sanıklarına İstanbul Barosundan avukat atandığını hatırlatarak, "Atanan avukatların aynı zamanda devam eden davadaki bazı sanıkların da avukatı olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, Avukatlık kanununa göre, Danıştay sanıkları ve 'Ergenekon' davası sanıkları arasında menfaat çatışması olur. Bu sanıklar aleyhine durum oluşturacaktır. İstanbul Barosu'na yeniden yazı yazılarak, Danıştay sanıkları için "Ergenekon" davasında görevli olmayan avukat tayin edilmesini talep ediyoruz" diye konuştu.

Kemal Kerinçsiz'in eski İçişleri Bakanlarından Saadettin Tantan'ın duruşmada tanık olarak dinlenmesi yönündeki talebinin kabul edilmesi talebinde bulunan Pekgüzel, yine Kerinçsiz'in duruşmadaki konuşmalara ilişkin yarım saatlik süre sınırlandırmasının kaldırılması talebinin ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bile (AİHM) daha az söz hakkı verildiği gerekçesiyle red edilmesini istedi.

Pekgüzel, Alparslan Arslan'ın telefonunun 2000-2006 arasındaki baz istasyonu kayıtlarının otomobilinin de 4-16 Mayıs 2006 tarihleri arasındaki köprü ve otoban geçiş kayıtlarının istenmesini talep etti. Mahkeme heyeti, duruşmaya 3 Eylül Perşembe gününe ertelendi.