''Ana dilimizi unutmayız"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'daki Türk vatandaşlarının bu ülkeye çok hızlı entegre olduklarını ifade etti.

Ana dilimizi unutmayız
01 Kasım 2011 Salı 23:48 tarihinde eklendi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'daki Türk vatandaşlarının bu ülkeye çok hızlı entegre olduklarını ifade ederek, "Ancak, entegrasyon çift taraflıdır. Entegre olan kadar, entegre olunanın da ne kadar mesafe katettiğini sorgulamak, bizim de en tabii hakkımızdır. Benim buradaki kardeşim Almanca'yı muhakkak ama muhakkak öğrensin. Benim buradaki kardeşim, hak ediyorsa Almanya vatandaşı olsun. Ama hiç kimse, bizden, kendi ana dilimizi unutmamızı beklemesin" dedi. 
    
Erdoğan, Almanya'ya göçün 50. yılı dolayısıyla Tempodrom'da gerçekleştirilen, "Göç Sempozyumu"nun gala yemeğinde yaptığı konuşmada, yarın Almanya'dan Fransa'ya geçeceğini, G-20 zirvesi esnasında görüşeceği liderlere, terör örgütüne gösterilen müsamahanın Türkiye'de nasıl kanlı eylemlere dönüştüğünün artık daha iyi görülebilmesi için bu gerçeği çok daha net ve kararlı biçimde ileteceğini söyledi. 
     
-"Türkiye yoksulların, mazlumların umudu haline geldi" 
     
"Türkiye'nin büyümesini, ilerlemesini, kalkınmasını hiç kimse hiçbir şekilde durduramayacak ama teröre karşı ortak bir mücadele platformu oluşturmaya tüm milletler, tüm devletler artık kararını vermelidir" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: 
    
"Tüm dünyanın, tüm Avrupa'nın ciddi bir darboğazdan geçtiği şu günlerde, Türkiye ekonomisi istikrarlı şekilde büyümeye devam ediyor. Türkiye, sadece ekonomisiyle değil, demokrasisiyle, bölgesel ve küresel barışa yaptığı katkılarla da büyüyor. Milletçe azmettik, çok çalıştık ve Türkiye'yi bölgesel bir güç, küresel bir oyuncu haline dönüştürdük. Türkiye bugün tüm dünyada yoksulların, mazlumların umudu haline geldi. Türkiye, mağdurların, kimsesizlerin sesi, nefesi haline geldi. Türkiye, herkesin sustuğu, herkesin sırt çevirdiği anlarda, zulme karşı, baskıya karşı, haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı, vicdanların yükselen sesi haline dönüştü. 
    
İşte onun için, buradaki her bir kardeşimin şunu çok ama çok iyi bilmesini, hissetmesini istiyorum; sizin arkanızda çok büyük bir ülke var. Sizin arkanızda çok güçlü bir ülke var. Sizin arkanızda, sizin yanı başınızda, hiç endişeniz olmasın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Kederli gününüzde de mutlu gününüzde de yanınızdayız ve vargücümüzle, tüm imkanlarımızla yanınızda olmaya devam edeceğiz." 
     
-"Artık misafir işçi, gurbetçi değil..."- 
     
Erdoğan, 50'nci yıl vesilesiyle yapılan tüm etkinliklerin, varolan ve yeni ortaya çıkan sorunların aşılması için anlamlı bir zemin olmasını dileyerek, "Türkiye'den Almanya'ya göçün 50'nci yıl dönümünde, özellikle altını çizerek ifade ediyorum; Almanların ve Alman makamlarının, Türk işçilerinin artık misafir işçi, gurbetçi değil, Almanya'ya yerleşmiş Almanya vatandaşı olmuş, Almanya toplumunun ayrılmaz birer mensubu olduklarını anlamaları, idrak etmeleri gerekiyor" dedi. 
    
1960'larda Almanya'ya gelen ilk kuşağa, "misafir işçi" olarak bakıldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi: 
    
"Belki o gün gelen vatandaşlarımız dahi, biraz para kazanıp ülkelerine dönmeyi planlıyordu. Ama aradan 50 yıl geçti ve bugün 4'üncü nesil Almanya'ya, Almanya ekonomisine emeğiyle katkı sağlıyor. Şunu büyük bir gururla ifade etmeliyim ki bugün Almanya'da 72 binin üzerinde Türk işveren irili ufaklı olmak üzere faaliyet gösteriyor ve yanlarında Türk-Alman olmak üzere olmak üzere 350 bin eleman çalıştırıyor. Türk iş adamlarının yatırımlarında istihdam ediliyor. Almanya'daki iş adamlarımızın yıllık ciroları yaklaşık 33 milyar avroya ulaşmış durumda. 
    
Sadece ticaret değil... Spordan sinemaya, siyasetten adalete, emniyetten eğitime, din hizmetlerinden sağlığa kadar hemen her alanda Türkler var, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının emeği, alınteri ve başarısı var. 
    
Buradaki vatandaşlarımız Almanya'ya çok hızlı entegre oldular ve oluyorlar. Ancak, entegrasyon çift taraflıdır. Entegre olan kadar, entegre olunanın da ne kadar mesafe katettiğini sorgulamak, bizim de en tabii hakkımızdır. 50 yıl önce misafir işçi olarak gelen, bugün 3'üncü ve 4'üncü nesliyle Almanya'nın sosyal dokusunda tartışmasız yer edinen Türklerin, fırsat eşitliğinden, eşit katılımdan ve birlikte yaşama imkanından ne kadar istifade ettiğini sormak ve sorgulamak bizim hakkımızdır. 
    
Ben her fırsatta ifade ettim, bugün burada da söylüyorum; benim buradaki kardeşim Almanca'yı muhakkak ama muhakkak öğrensin. Benim buradaki kardeşim, hak ediyorsa Almanya vatandaşı olsun. Ama hiç kimse bizden, kendi ana dilimizi unutmamızı beklemesin. 
    
Biz, 50 yıl sonra, sadece soyadlarıyla Türk olan, asimile olmuş bir toplum görmek değil; diliyle, kültürüyle, gelenekleriyle, inançlarıyla var olan ve ayakta duran ve yaşadığı ülkeye her yönden önemli katkılar yapan bir toplum görmek istiyoruz." 
     
-"Bölünmüşlük görmek istemiyoruz"- 
     
"Burada yaşayan her bir kardeşimden, her bir sivil toplum örgütümüzden rica ediyorum; Almanca'nın öğrenilmesi, her türlü siyasi, sosyal, ekonomik fırsatın değerlendirilmesi için lütfen öncü olun ve bunu başarın" diyen Başbakan Erdoğan, şöyle dedi: 
    
"Aynı şekilde, Türkçe'nin öğrenilmesi ve bunu dil bilimi açısından da söylüyorum, kendi dilini iyi bilmeyenin bir ikinci dili öğrenmesi de adeta mümkün değil. Önce kendi dilini iyi bilecek ki bir ikinci dili de gayet iyi öğrenebilsin. Kültürün ve inançların muhafaza edilmesi için de elbirliği içinde mücadelenizi sürdürün. 
    
Biz, bölünmüşlük görmek istemiyoruz. Biz güçbirliği görmek, dayanışma görmek, ortak sorunlara ortak çözümler üreten bir Türk toplumu görmek istiyoruz. Biz, Almanya makamları nezdinde, her sorununuzun çözümü için girişimde bulunmaya devam edeceğiz. Sizlerin de hukuk, demokrasi, yasalar çerçevesinde Almanya'nın geleceğiyle birlikte kendi geleceğinizi de tasarlamanızı önemli buluyoruz. Bir kez daha söylüyorum; asla yalnız değilsiniz, asla kimsesiz, çaresiz değilsiniz. Dışişleri Bakanlığımız, büyükelçiliğimiz, konsolosluklarımız, devlet-millet kaynaşmasını tesis etmiş şekilde her an yanınızda olmaya devam edecek. 'Nerede bir vatandaşımız varsa, biz oradayız' sloganıyla, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığını kurduk. Bu kurumumuz da her an yanınızda olacak ve meselelerinizi yakından takip edecek." 
     
-"Çok acılar çektiğinizi biliyorum"- 
     
Burada iki önemli gelişmeyi de paylaşmak istediğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: 
    
"Düsseldorf'ta söz verdiğimiz üzere mavi kart uygulaması ile çalışmaları tamamladık ve geçen hafta Bakanlar Kurulunda imzaladık. Meclis'ten de en kısa zamanda geçmesi için çalışacağız. Ayrıca, önümüzdeki seçimlerde yurtdışında oy kullanmayı uygulanabilir hale getirmek için seçim kanununda bazı düzenlemeler hazırlandı ve bunları da mavi kart düzenlemesi ile birlikte Bakanlar Kurulunda imzaladık. Önümüzdeki ilk seçimde inşallah artık buradan oylarınızı kullanabileceksiniz." 
    
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1961 yılında, Sirkeci Tren İstasyonu'ndan başlayan yolculuğun, bugün artık yarım asrı geride bıraktığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: 
    
"Çok acılar çektiğinizi biliyorum. Özlemin, hasretin, sıla ve gurbetin içinizde volkana dönüştüğünü biliyorum. Anneden, babadan, çocuklardan ayrı, vatanın, köyün, yuvanın kokusuna hasret, dile kolay, 50 yıl geçti. Gün artık, gurbet hikayeleri değil, başarı öykülerini paylaşma günü. Gün artık, geçmişe değil, geleceğe odaklanma günü. Umutla, heyecanla, coşkuyla, çocuklarımıza daha aydınlık bir gelecek bırakma mücadelesini hep birlikte sürdüreceğiz. Biz Türkiye'de, siz Almanya'da, umudu çoğaltmaya, barışı yeşertmeye, kardeşliği yüceltmeye devam edeceğiz. Özellikle Avrupa-Asya arasında dayanışmayı, birliği, beraberliği, sizler köprü olmak suretiyle başaracağız. Emeğiyle gurbette abideleşmiş tüm işçi, emekçi kardeşlerimi bir kez daha tebrik ediyorum. Millet olarak sizlere en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Göçün 50'nci yılını çeşitli etkinliklerle değerlendiren Almanya makamlarına, Türkiye'den ilgili bakanlıklarımıza, başta Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı olmak üzere ilgili kurumlarımıza ve sivil toplum örgütlerine teşekkür ediyorum."