Yazarlar

Kadir Çelik
Arda, ne oldu sana

 

Gazeteci Meşe'nin uçakta gırtlağına sarılmış, hesap soruyor !

 

Tam da sokak raconu, Bayrampaşalı gibi demeyeceğim, o semtte oturanlara haksızlık olur.

 

Bir Barcelonalı gibi de hesap sorabilirdi, ya da Madridli gibi !

 

Gider yanına, ''Haksızlık yaptın, yanlış yazdın'' der, bitişiğine oturur, doğrusunu anlatırdı.

 

Kelimeler çarpışır, fikirler yumruklaşır, küfürsüz, darpsız da haklılığının kölesi olabilirdi Arda.

 

Ama öyle yapmadı, en kötü yolu seçip, ayağına sıktı.

 

Demirören'e, Terim'e söylemek isteyip de diyemediği, yıllarca içinde biriktirdiği kin ve nefret volkanını gazeteci Meşe'nin yüzünde patlattı.

 

Aradan uzun zaman geçmesine rağmen dinmeyen öfkesi, Arda'nın davasında haklı olma ihtimalini güçlü kılıyor.

 

Sonuç: haklı olduğu yolda, uçuruma yuvarlandı !

 

Ayağına çelme takıp, yere düştü.

 

Arda bu hale nasıl geldi ?

 

Gazeteci olarak, taraftar olarak, millet olarak bizim hiç mi suçumuz yok !

 

İnsanları şöhret, para budalası haline dönüştüren, kontrolsüz güçle donatan bizler değil miyiz ?

 

Patlamayı hazır bomba imal ediyoruz el birliğiyle, O bomba bir gün patlayınca da, şaşırıyor, kızıyor ve linç seline kapılıp tekmeyi yapıştırıyoruz.

 

Aynaya hiç bakmadan, tüm sorumluluğu Arda'nın sırtına yüklemek, gerçeklerle yüzleşme korkusudur !

 

Korkmayın, haykırın; suçlu biziz, Arda ise en az kirlenen !

Paylaş :