"Atomlara hükmetmenin anlamı yok"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin açılışına katıldı.

Atomlara hükmetmenin anlamı yok
09 Temmuz 2011 Cumartesi 17:10 tarihinde eklendi, 1.271 kez okundu.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye'de kalkınmanın en önemli meselelerinden biri, bilim ve sanayi arasındaki kopukluk oldu bugüne kadar. 9 yıllık süre içerisinde bunu nasıl bir araya getiririz, nasıl iç içe dayanışma içerisine sokarız bunun çalışmasını yaptık” dedi.
 
Erdoğan, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezinin açılışında yaptığı konuşmada, 50 milyon liralık bir yatırımla kurulan çevreye duyarlı bu merkezin ilklerden olacağı için önem taşıdığını söyledi.
 
Nanoteknoloji ile ilgili bir adımı daha önce Ankara'da attıklarını anımsatan Erdoğan, içinde bulunduğu coğrafyada nanoteknolojide lider, öncü konumunda olması bakımından Sabancı Üniversitenin önemli bir yere sahip olduğunu kaydetti.
 
Nanoteknolojinin, 21'inci yüzyılın “Sanayi Devrimi”' olarak tanımlandığını ve bilime adeta farklı bir boyut kazandırdığını vurgulayan Erdoğan, sağlık, güvenlik, refah konularında ülkenin standartlarını yükseltmek ve dünyada rekabet gücünü artırmak için öncelikle bu alanlarda öne çıkmak gerektiğini belirtti.
 
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“Açıkçası, Türkiye'de kalkınmanın en önemli meselelerinden biri, bilim ve sanayi arasındaki kopukluk oldu bugüne kadar. 9 yıllık süre içerisinde bunu nasıl bir araya getiririz, nasıl iç içe dayanışma içerisine sokarız, bunun çalışmasını yaptık. Dışarıdaki gelişmeler karşısında daha önce hep tepkisiz kalındı. Yapılan araştırmalar, keşifler, icatlar ne yazık ki uygulama planına yeterince geçirilemedi. Öte yandan, üniversiteden beklentisini kesmiş ya da beklentisi olmayan sanayi yeniliklere yönelmek yerine, taklidi bir yöntem içerisinde hareket etti, taklidi benimsedi. Bu ise bu millete yakışmıyordu. Çünkü bu millet aslında mucit, icatçı bir millettir ve bu taklitten vazgeçmenin adımlarını atmamız gerekiyordu. Yani Türkiye, Türk milleti, yeniden dünyada taklit eden değil, taklit edilir bir konuma yükselmesi gerekiyordu. Hiç kuşkusuz böyle bir anlayışla dünya üzerinde rekabet edebilme gücümüz ve şansımız yok. Ar-Ge'ye, inovasyona yatırım yapmadan, özellikle de uluslararası ticarette kendimize bir yer bulma imkanımız yok.”
 
“İDDİALI, FAKAT ULAŞILABİLİR BİR HEDEF”
 
İktidara geldiklerinde Ar-Ge alanında 0,44 oranında bir yatırım olduğunu, bunu yüzde 2'yi hedefleyerek yüzde 0,87'ye çıkardıklarını anlatan Erdoğan, bütçeden Ar-Ge çalışmalarına yüzde 2 oranında pay ayırmayı planladıklarını kaydetti.
 
Başbakan Erdoğan, özel sektörün de Ar-Ge çalışmalarına yatırım yapması ve katkıda bulunması gerektiğine işaret ederek, bazı özel sektör kuruluşlarının bunu kavramaya başladıklarını aktardı.
 
Bu arttığı sürece Türkiye'nin beklenen sıçramayı yapacağını ve Ar-Ge'ye ayrılan payın yüzde 2'yi geçeceğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
 
“Biz şu anda Türkiye'nin önüne son derece iddialı, fakat ulaşılabilir bir hedef koyduk: 2023 yılında, milli geliri 2 trilyon dolara, ihracatımızı da inşallah 500 milyar dolara yükseltmiş olacağız. Takdir edersiniz ki bunlar sabit bir ivmeyle olacak işler değil, bunu bir heyecanla hep birlikte gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bunu yapacak iradeye, bunu yapacak güce bu millet sahiptir. Bakın,
 
Anadolu'da, Kayseri olsun, Konya olsun, Gaziantep, Denizli, Uşak olsun, organize
 
sanayi bölgelerini gezdiğinizde, oralarda gerçekten çok şaşırtıcı, bir o kadar da gurur ve heyecan verici tablolarla karşı karşıya olursunuz. İlkokul mezunu bir ustanın, son derece kısıtlı imkanlarla, uluslararası ölçekte dikkat çeken buluşlar yaptığına şahit oluyorsunuz. Çarşamba günü bir toplantıda bakan arkadaşlarım aktardı, Anadolu'da bir sanayicimiz, benzinli motorlarda 4'te 1 oranında tasarruf sağlayan; yakıtı neredeyse tamamen kullanarak çevre kirliliğini sıfıra indiren bir teknoloji geliştirmiş durumda. Tabii bir desteğe de ihtiyacı var. Tabii takipçisi olacağız ve bu takiple bu çalışmayı çok daha iyi bir noktaya getirmesine katkıda bulunacağız. Eğer imkan tanınırsa, altyapı oluşturulursa, Türkiye'den buna benzer çok sayıda keşif ve icat çıkacağına ben yürekten inanıyorum.”
 
SABANCI: AR-GE'YE DESTEĞİN SÜRMESİ GEREKİYOR
 
Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, araştırma ve geliştirmeye desteklerin devam etmesinin önemine işaret ederek, “Araştırma ve geliştirmeden elde edilen sonuçlarla yeni ürün ve teknolojilerle ihracatı artırmamız lazım. Bu yeni dönemde, ustalık döneminde, bunun çok ciddi artacağına inanıyorum. Çünkü yolumuz açık, birçok altyapıda yapılması gerekenler yapıldı” dedi.
 
Sabancı Üniversitesinin Tuzla Yerleşkesi'ndeki Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin (SUNUM) açılışında konuşan Sabancı, 61'inci Hükümetin geleceğe ve Türkiye'ye hayırlı olmasını diledi.
 
Sabancı, “Sayın Başbakanım 61. Hükümetin başkanı olarak, yola devam ederken, ilk burayı açmaya geldiğiniz için sadece Sabancı Üniversitesi adına değil, bilim ve teknoloji, tüm üniversiteler, öğretim üyeleri adına verdiğiniz destek ve öncelik için sonsuz şükran sunuyorum. Bugün buraya gelmeniz bunun bir ispatıdır” dedi.
 
DESTEK 10 KAT ARTTI
 
Merkezin, Hükümetin bilim ve teknolojiye verdiği destekle bugünlere geldiğini ifade eden Sabancı, Türkiye'de 2004 yılından itibaren araştırmaya harcanan ve verilen desteklerin 10 kat arttığını vurguladı.
 
Sabancı, AB'de KOBİ'ler araştırma ve geliştirmeye, yeni teknolojilere yüzde 35'ler civarında yer verirken, Türkiye'de bu rakamın yüzde 30'a yakın olduğunu ifade etti. Sabancı, Avrupa'da bu araştırma ve geliştirmelerden, yeni teknolojilerden elde edilen ürünlerin ihracatının, AB'deki KOBİ'lerin gelirlerinin yüzde 50'sini oluşturduğunu, Türkiye'de ise bu rakamın henüz yüzde 19 olduğunu belirtti.
 
Sabancı “Demek ki araştırma ve geliştirmeye devam etmemiz, desteklerimizi devam ettirmemiz lazım. Araştırma ve geliştirmeden elde edilen sonuçlarla yeni ürün ve teknolojilerle ihracatı artırmamız lazım. Bu yeni dönemde, ustalık döneminde, bunun ben çok ciddi artacağına inanıyorum. Çünkü yolumuz açık, birçok altyapıda yapılması gerekenler yapıldı” diye konuştu.
 
Güler Sabancı, 2 noktada önerileri bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
 
“Bunlardan bir tanesi biz yeni bir üniversiteyiz. Kuruluş aşamasında sanayi ve üniversite işbirliğini öncelikli alarak kurulduk. Bu kampüste üniversitenin etrafı sanayidir. Dolayısıyla onlarla iç içeyiz ve işbirliği halindeyiz. Genç bir üniversite olmamıza rağmen öğretim üyelerimiz gerek TÜBİTAK gerekse AB'den birçok proje kazanıyor. Bu başarıda daha kuruluş aşamasında üniversitemizde bir proje ofisi, teknoloji transfer ofisi denilen, yani üniversitenin içinde ve dışındaki sanayi arasında diyaloğu kuran, planı yapan bir ofisimiz var. Bu model başarılı bir modeldir. Diğer üniversitelerde de teknoloji transfer ofislerinin olmasını öneriyoruz.
 
Bir diğeri ise çok başarılı işler yaptık. Gelinen noktada, artık fikri mülkiyet konusunu kişilerden alıp kurumlara geçirmeliyiz.”
 
Merkezin 27 milyon lira Devlet Planlama Teşkilatı ve 25 lira Sabancı Vakfından olmak üzere 52 milyon liraya mal olduğunu belirten Sabancı, gerçekleşen projeye emeği geçenlere teşekkür etti.
 
NANOTEKNOLOJİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ
 
Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kuruluş çalışmaları, üniversitenin vizyonu ve stratejisi paralelinde Sabancı Vakfı ve Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) desteğiyle 50 milyon TL’lik bir yatırımla 2009 yılında başlamıştır. 
 
Türkiye’nin ve bölgemizin ilk disiplinler arası nanoteknoloji araştırma ve uygulama merkezi olma özelliğini taşıyor.  Merkezde, nanoteknolojinin, fizik, elektronik, mekatronik, malzeme, kimya ve biyoloji gibi çeşitli alanlarında yürütülecek öncü araştırmalar ile, sanayinin hızla kullanabileceği, uygulamaya ve ürüne dönüştürebileceği teknolojiler geliştirilmesi hedefleniyor.