Babacan ve Dünya Bankası Başkanı panelde buluştu

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, 5.İzmir İktisat Kongresi'nin 'Küresel Ekonomik Gelişmeler Çerçevesinde Türkiye Ekonomisi' konulu panelde konuştu.

Babacan ve Dünya Bankası Başkanı panelde buluştu
30 Ekim 2013 Çarşamba 20:00 tarihinde eklendi.
Babacan, iddialı ve gerçekçi hedeflere ulaşmak için önemli olanın, siyasi ve makro ekonomik istikrarı perçinlemek olduğunu söyledi. Dünya Bankası Başkanı JimYong Kim ise yılda 70 milyar dolar ülkelere kaynak aktardıklarını, amaçlarının dünyadaki yoksullukla mücadele olduğunu açıkladı.
 
Babacan ve Kim, panelin modaratörü ekonomist- yazar Deniz Gökçe'nin sorularını yanıtladı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan iddialı ve gerçekçi hedeflere ulaşmak için önemli olanın siyasi ve makro ekonomik istikrarı perçinlemek olduğunu söyledi.

Ali Babacan GSMH yüzde 38'e ulaşmasına karşın neden kemer sıkıldığı sorularıyla karşılaştıklarını belirterek, "Asıl endişe bu değil. Açıkların giderilmesi için gibi pek çok amaç var. Birbirinden bağımsız olarak da Merkez Bankaları belli istikrar politikaları uygulamakta. Mali istikrara da bakılmakta. Siz bütçeye ne kadar dikkat etseniz de eğer mali alanın gözetilmesine dikkat etmiyorsanız finans sektörü öyle bir darbe vurabilir ki ekonomik sisteminiz darbe alabilir. ABD ve Avrupa'da böyle oldu" dedi.
 
Makro ekonomiyi bozmamaya çalıştıklarını belirten Babacan, "Enerji, tasarruf oranları düşüklüğü ve üretkenlik doğası gereği yapısaldır. Yapısal reformlara odaklanmalıdır. Örneğin enerji sektörü reformları özel sektörü enerji işlerine çekmemizle gerçekleşti.

Özel sektörün olduğu yerde üretkenlik vardır. Biz tüm dağıtım ağını özelleştirdik, yeni jenerasyon tesisler neredeyse özel sektör elinde. Yenilenebilir enerji önemli. Enerji ithalatına daha az bağımlı hale gelmek sayesinde dış dengeler açısında daha rahatlayacağız" dedi.
 
Tasarruf oranlarının arttırımı için kültürel değişimi ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Babacan, "Tüketiciler harcamaya daha çok meyilli. Makro politikalarla kredi hacmini belli düzeyde tutmaya çalışıyoruz. Bankalar kredi vermek istiyor. Tüketiciler harcama yapmak istiyor.

Bu ultra yüksek büyümeyle tasarruflara zarar vermeyecek şekilde nasıl dengeleyebiliriz? Sermaye piyasasını nasıl derinleştirebiliriz? Yeni özel emeklilik sistemi gibi adımlar atılmakta. Sigorta sektörü hızlı gelişim göstermekte. ARGE'ye, inovasyona dayalı üretim, markalaşma, katma değeri yüksek ürünler üretmek önemli" dedi.
 
Babacan, gelişmekte olan ülkelerdeki büyümenin halen kırılgan olduğunu, sürdürülebilir olup olmadığını bilmediklerini söyledi. Risklerin bulunduğunu belirten Babacan "Kamu borçları pek çok ülkede yüksek. Bankaların borçları var.

Bilançoları ekonomiyi destekleyecek kadar iyi değil. Kalkınmakta olan ülkelerde, FED kararları gereği ABD doları artık daha pahalı olacak, daha zor bulunacak. Likiti de geriye çekilecek. Yeni bir dönem başlıyor. Kalkınmakta olan ülkeler buna hazırlıklı olmalı. Mevcut durumla 1990'larda yaşanan Asya krizine bakacak olursak gelişmekte olan ülkelere farklıklar var. Daha az kama borçları daha dirençli bankacılık sistemleri daha fazla döviz rezervleri var" dedi.
 
Ali Babacan, Türkiye'de tarım sektörünün kapalı ve korunan bir sektör olduğunu, istihdamın yüzde 24'unü barındırmasına karşın Gayrı Safi yurt içi milli hasılanın yüzde 10'nu oluşturduğunu söyledi. Bu haliyle bile üretimde 7. sırada bulunduklarını belirten Babacan, "Bu durumun nedeni verimliliğin düşük, maliyetlerin yüksek olmasıdır. Tarım işletmeleri küçük küçük.

Ortalama bir tarım arazisi 49 metrerakare. Tarım arazilerini daha büyük parçalara toparlamaya çalışıyoruz. Arazilerin bölünmesiyle ilgili bir yasa hazırlığı da var. Büyük şirketler de yavaş yavaş tarımla ilgilenmeye başladı. Bu bizi umutlandırdı. Reformlar için cesur olmalıyız. Sosyal boyutu var. Nüfusun önemli kısmı tarıma ilgileniyor. Ekonomik gerçeklerle reformları bu engelliyor. İkisi arasındaki doğru doğru dengeyi bulmamız lazım" dedi.
 
Babacan, sermaye kontrolü konusuna son 12 yıldır hiç değinmediklerini, düşünenlere bile unutmaların salık verdiklerini söyledi. Babacan, "Zikretmeyin diyoruz. Bu konuda katıyız. İnsanların, malların serbest dolaşımı kazanacaktır. İnsanların refahı için küresel anlamda tek çözüm budur" dedi. Babacan, vizyonun daha küresel olarak ülke sınırlarının giderek anlamsızlaştığını görmek olduğunu belirtti.
 
DÜNYA BANKASI BAŞKANI KİM: AMACIMIZ YOKSULLUKLA MÜCADELE
 
Kim, Dünya Bankası'nın yılda 70 milyar dolarlık iş gerçekleştirdiklerini, bu rakamın gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçları düşünüldüğü çok büyük olmadığını söyledi. Hedefin her zaman yoksullukla mücadele olduğunu belirten Kim, "Amaç ekonominin büyütülmesi, istihdamın büyütülmesiyle yoksullukla mücadeledir. Aşırı yoksulluğu 2030'a kadar sonlandırmak hedefiyle yola çıktı.

Günde 1 doların altına yaşayan insanları 2025'e kadar bu eşeğin üzerine çıkacak şekilde yardımcı olmak istiyoruz" dedi. Kim Dünya Bankası'nın amacının en yenilikçi tecrübeleri başka ülkelerin paylaşımını sağlamak olduğunu belirterek, "Yaptığımız işlerin en önemlisi bilgi aracısı olmaktır. Biz örnekleri tespit edip, diğer ülkelere aktarabiliriz. Örneğin Türkiye'de yapılan sağlık reformuyla ilgili tecrübelerde bu yapılabilir. Bunu yaparsak her ülkenin daha rekabetçi olmasına katkıda bulunmuş oluruz" dedi.
 
Jim Yong Kim, son 10 yılda gelişmekte olan ülkelerde büyüme oranını yüzde 6, en gelişmiş ülkelerde ise yüzde 1 olduğunu, gelecek 5 yıl içinde gelişmekte olan ülkelerde oranın yüzde 5 gelişmiş ülkelerde ise yüzde 2 olacağının öngörüldüğünü açıkladı.

Makro ekonomik temeller Türkiye'de çok iyi yönetildiğini belirten Kim, "Buna karşın Türkiye'nin karşısında belli zorluklar da var. Cari açıklar, kadının iş gücü piyasasına dahil edilmesi, gençleri iş gücü piyasasını katmak gibi. Ama Türkiye ve dünyanın başka yerlerinde genelde pozitif gelişmeler oluyor. Değişmekte olan ekonomiler böyle devam edecek. Yeter ki baskıyı en iyi şekilde yönetsinler" dedi.
 
Dünya Bankası Başkanı Kim, düşük faiz oraları olan ortamda bile uzun vadeli finansmana gelmişte olan ülkelerin erişimin zor olduğunu söyledi. Şu anda piyasaların yetersizliğinin sözkonusu olduğunu belirten Kim, "Gelişmekte olan ülkeler yüz milyonlarca dolara ihtiyaç duyuyor. Öte yanda ise faiz nedeniyle milyonlarca dolar atıl yatıyor. Emeklili fonları gibi pek çok fon kullanılabilir.

Bir tarafta faizlerle işleyen para var bekliyor. Diğer tarafta yatırımlar bekliyor. Çözüm için hem özel sektör hem kamu sektörüyle görüşüyoruz. Uzun vadede getiri sağlayacak araç sağlamamız lazım. Banka olarak öyle projeler ortaya çıkarmaya çalışıyoruz ki insanların kendilerini güvende hissetsinler. Yatırımlarımızı 140 ülkede dağıtıyoruz. Gelecekte önemli yatırım fırsatları çıkacak. Benim annem altyapı fonuna yatırım yapabilecek.Getiri kazanabilecek" dedi.
 
Kim, iklim değişikliğiyle ilgili gerçekleri öğrendiğin şok olduğunu, iki derecelik ısı artışla 2030 yılında Bankhgok'un sular altında kalacağını söyledi. Bazı büyük şehirlerde hava kirlilği nedeniyle enerji santrallerini durdurulma noktasına gelindğini belirten Kim, "Daha temiz şehirler inşa etmek için mevcut teknoloji inovasyonu ile şeherler geliştirebiliriz" dedi.
 
BASININ SORULARINI YANITLADI
 
Dünya Bankası Başkanı Jim Jong Kim, 5. İktisat Kongresi özel oturumu sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Türkiye'nin 2023 ekonomik büyüme hedeflerine ilişkin soruyu yanıtlayan Başkan Kim, "Son 10 yılda Türkiye'nin kaydettiği makroekonomik gelişmelere bakacak olursak sıra dışı başarılara imza atılmış durumda.

Türkiye'deki büyüme stratejisinin sürebilitesi çok yüksek. Aynı zamanda alt yapı ve beşeri sermayede ileride de gelişme kaydedecek şekilde yatırımların yapılması planlanıyor ve Türk yetkililer ve hükümetle yaptığımız görüşmelerde karşı karşıya bulunulan zorluk alanlarında da son derece önemli kararlar aldıklarını görüyoruz.

Bunlardan bir tanesi kadınları iş gücüne katılımının arttırılmasıdır. İkinci olarak da genç nüfusun sahip olduğu beceri ve bilginin güncellenmesi ve ihtiyaç duyulan alanlara çekilmesidir. Bunun için de teknik eğitim kalitesinin arttırılması gibi konular var. Ama eminiz ki mevcut hükümet Türkiye'deki gidişat şuanda iyi olduğu gibi hükümetin gerçekleştireceği politikalarla gelecekte de tüm bunların altından kalacaktır" dedi.
 
Dünya Bankası tarafından üç yılda bir yoksul ülkelere verdiği fonun revize edildiğini hatırlatılması üzerine Başkan Kim, "Sizin de söylemiş olduğunuz gibi her 3 yılda bir bu fonların yenilenmesi söz konusu oluyor. Biz buna İDA fonu adını veriyoruz.

En yoksul ülkeler için emre amade kılınan bir fon. İDA fonları bir ülkenin yapabileceği en iyi yatırımların başında geliyor. Yatırılan kaynağın geri dönüşü politika etkisi açısından yoksul ülkelerdeki insan hayatına sağladığı olumlu etkiler açısından yapılabilecek en iyi yatırım olma niteliği taşıyor. Bu çerçevede buna güvenerek olumlu gelişmeler olacağını düşünüyoruz" diye konuştu.

DHA