Başbuğ'dan 'kağıt parçası' tabiri

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ hakkında hazırlanan iddianamede, İlker Başbuğ'un ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' için ''kağıt parçası'' tabirini kullanarak belgeyi itibarsızlaştırma çabasında bulunduğu belirtildi.

Başbuğdan kağıt parçası tabiri
15 Şubat 2012 Çarşamba 21:44 tarihinde eklendi.

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ hakkında hazırlanan iddianamede, Başbuğ'un ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' için ''kağıt parçası'' tabirini kullanarak belgeyi itibarsızlaştırma çabasında bulunduğu belirtilerek, ''Tüm bu süreçte şüpheli Başbuğ'un Genelkurmay Başkanı olması bir bütün halinde değerlendirildiğinde, 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın taslak halde şüpheliye sunulduktan sonra şüphelinin bilgisi dahilinde ve sanık Hasan Iğsız'ın kontrolünde Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı anlaşılmıştır'' denildi. 
    
Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından hazırlana iddianamede, terör örgütünün kanunlardaki tanımlarına yer verildi. 
    
İddianamede, ''Soruşturmalar kapsamında elde edilen bilgiler, Ergenekon silahlı terör örgütünün devletin birçok kurumuna sızdığını göstermiştir. Örgüt mensuplarının sızdığı devlet kurumlarından birisi de Türk Silahlı Kuvvetleridir. Yürütülen soruşturmalar neticesinde örgüt mensubu olup TSK içerisine sızdığı anlaşılan bazı kişiler hakkında işlem yapılmasının ardından, örgütün yürütülen soruşturmayı Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülüyormuş gibi göstererek kamuoyu oluşturmaya çalıştığı, bu yolla bir yandan suçlarının ortaya çıkmasını engellemek isterken, diğer yandan yürütülen soruşturmaları kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmak istediği tespit olunmuştur'' denildi. 
    
Yürütülen soruşturmalar neticesinde örgütün birçok hücresi ve yapısının deşifre edildiği, bazı örgüt mensupları hakkında yasal süreç başlatıldığı belirtilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi: 
    
''2009 yılı Haziran ayında ele geçirilen Dursun Çiçek imzalı İrticayla Mücadele Eylem Planı ve bu planın Erzincan ilinde uygulamaya konulması, örgütün hem eylemsellik hem de kara propaganda hususları dikkate alındığında halen aktif olarak faaliyet yürüttüğünü ortaya çıkarmıştır. İrticayla Mücadele Eylem Planı ortaya çıktıktan sonra bu planın gerçekliğini tartışılır hale getirerek kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmak noktasında da örgütün yoğun olarak kara propaganda faaliyetine giriştiği tespit edilmiştir.'' 
     
-Hükümete ve millete yönelik psikolojik harekat- 
     
''İrtica ile Mücadele Eylem Planı''na ilişkin soruşturmanın süreçlerinin anlatıldığı iddianamede, örgüt hakkında soruşturma devam ettiği esnada elde edilen delillerin, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine sızan ve üst düzey görevlere kadar ilerleme imkanı bulan, birlikte hareket eden örgüt mensuplarının, devletin imkan ve kabiliyetlerini kullanarak kurulan internet siteleri üzerinden hükümete ve millete yönelik psikolojik harekat faaliyetleri uyguladığını gösterdiği kaydedildi. 
    
İddianamede, şöyle denildi: 
    
''Söz konusu internet sitelerinin 1999 yılındaki birtakım uygulamalar neticesinde oluşturularak yayına başladıkları, hakkında kamu davası açılan Dursun Çiçek'in 2004 yılı itibariyle Bilgi Destek Daire Başkanlığına tayin olduğu ve internet sitelerinin de bağlı bulunduğu Cari İşlem Şube Müdürlüğü görevine getirildiği, 2006 yılı Nisan ayına kadar 'geocities.com/fethullah gerçeği' ismi ile yayın yapan ve içeriği sabit olan internet sitesinin yine Dursun Çiçek'in kontrolünde isminin 'irtica.org' olarak değiştirilip aktif hale getirildiği, sanık Dursun Çiçek'in farklı tarihlerde şüpheli olarak alınan ifadelerinde açık olarak sitelerden ve bu siteler üzerindeki sorumluluğundan bahsetmekten kaçındığı, diğer şüpheli ifadeleri ile çelişmesi üzerine bazı hususları kabul etmek zorunda kaldığı, özellikle 'irtica.org' isimli sitenin soruşturmaya konu faaliyetlerinin, sitenin isminin 2006 yılında değiştirilerek aktif hale getirilmesiyle başladığı, ismi değişmeden önceki süreçte bu sitenin yürütme organını hedef alan yayını olduğuna dair bir bulgu olmadığından siteler üzerinden yapılan hükümet aleyhtarı yayınların 2006 yılı ve sonrasını kapsadığı, söz konusu sitelerin Dursun Çiçek kontrolünde işletildiği ve bu durumdan örgütsel ilişki içerisinde bulunduğu üstlerinin de haberdar olduğu, Genelkurmay Başkanlığının cevabi yazısında kurulum amaçları olarak belirtilen amaçların siteyi işletenlerce tamamen göz ardı edildiği ve siteler kapatılıncaya kadar kurumun değil örgütün amaçları doğrultusunda kullanımının devam ettiği anlaşılmıştır.'' 
    
İlker Başbuğ'un 2008 ile 2010 Ağustos tarihleri arasında Genelkurmay Başkanı olarak görev yaptığı hatırlatılan iddianamede, ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı''nın deşifre olduğu sırada Başbuğ'un yurt dışında bulunduğu, yerine Orgeneral Işık Koşaner'in vekalet etmesine rağmen, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Hasan Iğsız'ın soruşturma açılıp açılmaması konusunda Başbuğ'dan emir aldığı kaydedildi. 
    
İddianamede, şöyle denildi: 
    
''Genelkurmay Başkanının yasal temsilcisi olarak Kara Kuvvetleri Komutanı Işık Koşaner'den doğrudan emir alarak soruşturma açılabilecekken dönemin İkinci Başkanı Hasan Iğsız'ın yurt dışında bulunan İlker Başbuğ'u arayarak onay alması ve bu yolla resmi hiyerarşi dışında hareket etmesi, askeri hiyerarşi dışında örgütsel hiyerarşinin bir göstergesidir. Yine bu durum, karargahta yürütülen tüm benzer faaliyetlerin İlker Başbuğ'un kontrolünde gerçekleştiğini de göstermektedir. 
    
Her ne kadar şüpheli İlker Başbuğ savcılık ifadesinde, bu belgeyi hazırlaması için Dursun Çiçek'e kimin emir verdiğini bilmediğini, böyle bir şeyin karargah içerisinde hazırlanması halinde haber gazetede çıktığı ilk gün Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından soruşturma açılmaması gerektiğini beyan etse de; söz konusu belgenin ele geçiriliş tarihi, taslağı olan PROJE isimli belgenin son kez kaydedilme tarihi ve içerisinde yer aldığı dosyanın dönemin Genelkurmay Başkanına sunulmak üzere isimlendirilmiş olması, ihbar mektubunda İrticayla Mücadele Eylem Planının Hasan Iğsız'ın Genelkurmay İkinci Başkanlığı döneminde hazırlandığının belirtilmesi, belgenin altında yer alan imzanın Dursun Çiçek'e ait olduğunun Adli Tıp, Jandarma ve Emniyet Kriminal raporları ile sabit oluşu, şüphelinin yaptığı basın açıklamasında bu belge için 'kağıt parçası' tabirini kullanarak belgeyi itibarsızlaştırma çabası, tüm bu süreçte şüpheli İlker Başbuğ'un Genelkurmay Başkanı olması bir bütün halinde değerlendirildiğinde, İrticayla Mücadele Eylem Planının taslak halde şüpheliye sunulduktan sonra şüphelinin bilgisi dahilinde ve sanık Hasan Iğsız'ın kontrolünde Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı anlaşılmıştır. 
    
Şüpheli, savcılık ifadesinde, İrticayla Mücadele Eylem Planı deşifre olduktan sonra karargahta meydana gelen evrak kırpma ve bilgisayar silme işlemlerinden haberi olmadığını ve böyle bir emir vermediğini beyan etmiştir. Yukarıda izah olunduğu üzere belge ile ilgili soruşturma emri yurt dışında olmasına rağmen şüpheliden alınmıştır. Bu durum, karargahta meydana gelen her ciddi işin şüphelinin bilgisi dahilinde olduğunu ve onayı alınmadan yapılamayacağını göstermektedir. Bu belgenin deşifre olmasından sonra karargahta mesai saatleri dışında acele ile yapılan ve gece geç saatlere kadar devam eden, izinde bulunan personelin dahi göreve çağrıldığı bu olağanüstü hadisenin şüphelinin bilgisi ve emri olmadan yapılmasının mümkün olmadığı, şüphelinin emri ile tüm silme ve kırpma işlemlerinin gerçekleştiği, şüphelinin aksi savunmalarının kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olduğu anlaşılmıştır.'' 
     
-''Şüpheli beyanlarını kabul etmemesi, suçtan kurtulmaya yönelik''- 
     
Dava konusu sitelerin kapatılması emrini veren Başbuğ'un, bu sitelere yeni bir düzenleme getiren andıcı basından öğrenmesinin çelişkili olduğu belirtilen iddianamede, Başbuğ'un, andıcın kendisine arz edildiği noktasındaki şüpheli beyanlarını kabul etmemesi ve ısrarla andıcın kendisine sunulmadığını belirtmesinin de suçtan kurtulma amacına yönelik olduğu ifade edildi. 
    
İddianamede, ''Hıfzı Çubuklu'nun yaptığı basını bilgilendirme toplantısında ve Genelkurmay Başkanlığından yapılan yazılı açıklamadaki konu, internet siteleri ve bu siteleri yeniden düzenlemek amacıyla yapıldığı belirtilen andıçtır. Kurumsal bir açıklama ile varlığı kabul edilen andıçtan şüpheli İlker Başbuğ'un 4 Kasım 2009'da gazeteler vasıtasıyla bilgi sahibi olduğunu belirtir savunmalarına itibar edilmemiştir'' denildi. 
    
İnternet sitelerine ilişkin hazırlanan ''Güvenlik tedbirleri'' metni incelendiğinde, laiklik karşıtı yayın yapacağı belirtilen, dolayısıyla ''irtica.org'' isimli sitenin yerini alacak olan sitenin diğerlerinden bağımsız bir görüntü sergilemesine ihtiyaç duyulduğunun anlaşıldığı belirtilen iddianamede, bunun sitenin hukuk dışılığına ayrı bir delil olduğu kaydedildi. 
    
İddianamede, ''Şüpheli, ifadesinde, kendisine okunan haberlerin kendi Genelkurmay Başkanlığı dönemini kapsamadığını beyan etmiştir. Yapılan incelemede şüphelinin Genelkurmay Başkanı olarak görevli olduğu dönemde de internet siteleri içerikleri ve yayın politikalarının değiştiğine dair bir bilgi elde edilmediği ve benzer yayınların devam ettiği, sitelerin mevcut içeriklerinin silinmeden önce ulaşılabilir olduğu, şüphelinin göreve geldiği dönemde imkanı ve yetkisi olmasına rağmen bu site içerikleri ile ilgili soruşturma yürütme ve bu içerikleri yayından kaldırma gibi bir gayretinin olmadığı, sitelerin deşifre olmasından sonra suçtan kurtulma saikiyle sitelerin kapatılması emrini verdiği anlaşılmıştır'' ifadelerine yer verildi.