''Biz gazeteleri okutamıyoruz''

Zaman Gazetesi Haber Müdürü Fatih Uğur, ''31 Mart Vakası'nı anlamadan kurulan Cumhuriyet'i, Menemen hadisesini, Dersim katliamını, 1960'ı, 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı, yakın zamandaki Balyoz'u ve Ak Parti hükümetini yıkmaya yönelik teşebbüs aşamasında kalan girişimleri anlamadan Bab-ı Ali'nin seyrini anlamayız'' dedi.

30 Aralık 2012 Pazar 19:58 tarihinde eklendi.

 

İletişim Platformu Derneği ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü'nün iş birliği ile aylık olarak düzenlenen ''İletişim Buluşmaları'' semineri Beyoğlu'ndaki Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. 
 
''Bab-ı Ali'den Plazalara Medya'nın İstanbul'u, İstanbul'un Medyası'' alt başlığı ile düzenlenen seminerde konuşan Uğur, Bab-ı Ali'nin yüce kapı anlamına geldiğini ve bu tabirin basına mal olmasının nedenini ise devletin ürettiğini, basının Bab-ı Ali'den halka ulaştırması şeklinde açıkladı. 
 
Medyada tefekkür, tezekkür ve teşekkür kelimelerinin unutulduğunu aktaran Uğur, ''Bab-ı Ali'den bu yana dil ve üslubu oturtamadık. Halen Başbakan Erdoğan yazanlar var. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sözünü yazamayacak kadar tezekkürden uzaklaştık. Zor olan kısım şu; gazeteler fikir üretiyor, zikrediyor, şükrediyor. Tefekkür, tezekkür, teşekkür üçlemesi içinde bir şey yapmıyorlar. Bab-ı Ali'den günümüze meydanın en büyük sorunu bu'' diye konuştu. 
 
Bab-ı Ali'nin tarihinin konuşulması halinde Türkiye'de yaşanan darbeler tarihinin de konuşulması gerektiğini vurgulayan Uğur, sözlerini şöyle sürdürdü: 
 
''31 Mart Vakası'nı anlamadan kurulan Cumhuriyet'i, Menemen hadisesini, Dersim katliamını, 1960'ı, 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı, yakın zamandaki Balyoz'u ve AK Parti hükümetini yıkmaya yönelik teşebbüs aşamasında kalan girişimleri anlamadan Bab-ı Ali'nin seyrini anlamayız. Doğruluğun olmadığı coğrafyalarda yalan haber çıkıyor. Bab-ı Ali'den beri doğru magazini bulamadık'' ifadelerini kullandı. 
 
Uğur, medyanın Bab-ı Ali'den taşındığını hatırlatarak, ''Bab- Ali kavramı bitti, İkitelli'de bitti'' dedi. 
 
Konuşmasına hazırladığı ''Yeni Nesil Medya'' sunumu ile devam eden Uğur, 21 Aralık'taki ''kıyamet'' senaryolarına atıfta bulunarak asıl kıyametin Twitter ve Facebook'ta koptuğunu söyledi. 
     
''Biz gazeteleri okutamıyoruz''
     
Sosyal medyanın, iphone ve ipadların Bab-ı Ali ve İkitelli yıkıp geçtiği bir dönemde 5N1k yerine başka şeyler sorulması gerektiğini ifade eden Uğur, sözlerini şöyle sürdü: 
 
''Haber artık hız demek. Ama onun ayarını iyi yapak lazım. Şu anda medya bunu yapamıyor. Biz gazeteleri okutamıyoruz. Okutacak malzeme üretemiyoruz. Bunun en önemli nedenleri derinlik, hikmet ve akıldan uzaklaşmadır. Meydanın en büyük handikaplarının başında iktidar mücadelesi gelir. Medya iktidar mücadelesini kaybetti. Medyanın ilk vazifesi iktidar mücadelesi değil, kamuoyuna aldığını doğru bir şekilde aktarmaktır.'' 
 
Bazı gazetelerin köşe yazarları ile dolduğunu söyleyen Uğur, Ergenekon Davası ile alakalı manşet atan gazetelerin duruşmada muhabir bulundurmadığını ve ajanslardan gelen haberlerin ideolojik gömlekler giydirilerek manşete alındığını iddia etti. 
     
''Bab-ı Ali denildiğinde aklıma konformizm gelir''
     
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Emre Bağce de, Bab-ı Ali denildiğinde aklına konformizmin ve kolay zamanlarda kahramanlık geldiğini ifade etti. Darbe zamanlarında medyanın sindiğini geri ileri süren Bağce, şunları söyledi: 
 
''Zor zamanlarda konuşmamış olanların kolay zamanda haklarını kaybettiklerini düşünürüm. Bugün de darbeler hakkında konuşan insanların lehte veya aleyhte fark etmez ahlaki olarak sorgulanmaları gerektiğini düşünürüm. Belki susmayı tercih etmemiz lazım.'' 
     
''21 Aralık'ta kıyamet çılgınlığı yaşandı''
     
Peygamber kelimesinin Farsça'dan geldiğini ve haberle ilintili bir kelime olduğunu anlatan Bağce, medyada görev yapanların çok kutsal bir iş yaptığını söyledi. 
 
Bab-ı Ali'den günümüzü gazete isimlerine bakıldığında gazetelerin ideolojik ve tarafgir adlar taşıdığını ifade eden Bağce, ''Gazetelerin isimleri ile siyasal ideolojileri ortaya çıkıyor. Bu isimlerle bir misyon ile karşı karşıyayız. İnsanları bilgilendiren, olabildiğince nötr gazeteler elbette var. Haberin daha çok objektiflikle olması gerektiğine inananlardanım. Seçilen isimler gerçekleri çarpıtmaya, gerçekleri kavratmamaya yönelik'' diye konuştu 
 
Seminer İletişim Platformu Derneği Başkanı Ali Yeşildal'ın Fatih Uğur ve Emre Bağce'ye teşekkür plaketi vermesiyle son buldu.