Bu kez ziyaret için Silivri'de

Ergenekon davasında hapis cezasına çarptırılan ve geçtiğimiz günlerde tahliye edilen CHP Milletvekili Mustafa Balbay, Silivri Cezaevi'ne bu kez ziyaretçi olarak geldi

Bu kez ziyaret için Silivride
20 Aralık 2013 Cuma 14:48 tarihinde eklendi.

Ziyaret sonrası bir açıklama yapan Balbay, “Hukuk güvenliği hükümeti de etkileyen, gündeminde olan ve yakındığı bir sorun haline gelmiştir.” dedi.

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Basın Konseyi üyeleri ile birlikte Silivri'ye geldi. 4 yılı aşkın süre tutuklu kaldığı cezaevindeki koğuş arkadaşı Tuncay Özkan ile Hikmet Çiçek, Turan Özlü ve Deniz Yıldırım'ı ziyaret eden Balbay, gazetecilere açıklama yaptı.

Balbay, tahliye olduğu gün, "Türkiye’de hukuk güvenliği can güvenliğinden daha önemli bir sorun haline geldi." sözlerini tekrarlayarak şöyle konuştu: “Bu ziyaretin tüm meslektaşlarım adına olmasını sizlerle paylaşmak istiyorum. Tümünü ayrı ayrı ziyaret etmek gerçekten zor. Ben cezaevinden çıkarken de söylemiştim, kapıyı içerde kalan, tartışmalı davaların sanıkları yıllardır tutuklu kalan insanların üzerine kapatmış gibi sorumlu hissettiğimi söylemiştim. İlk gün benim söylediğim söz ne yazık ki daha güncel hale geldi. Demiştim ki Türkiye’de hukuk güvenliği can güvenliğinden daha önemli bir sorun haline geldi. Bugün görüyorum ki hukuk güvenliği hükümeti de etkileyen, hükümetin de gündeminde olan ve yakındığı bir sorun haline gelmiştir. İlk gün vurguladığım gibi ne geçmişe tümüyle sünger çekmek ne de her şeye bir kinle kan davasıyla bakmak ikisinin ortasında bir hukukla Türkiye’nin adalet sisteminin rayında gitmesini sağlayacak bir fırsat var önümüzde. Bazen sorunlar fırsatları beraberinde getirir.”

“ANAYASA MAHKEMESİ KARARINA UYULMAMASI BENİ ÜZDÜ”

Anayasa Mahkemesi’nin kendisiyle ilgili verdiği kararın tutuklu diğer milletvekillerine uygulanmamasını değerlendiren Balbay, “Öteki 5 milletvekili ile ilgili yerel mahkemenin bu karara uymaması beni üzdü. Hukuk Ankara’da ayrı, Silivri’de ayrı, Diyarbakır’da ayrı olmamalıdır. Hukuk Ergenekon davasına ayrı, KCK davasına ayrı öteki davalara ayrı olmamalıdır. Hukukun ortak bir dili olmalıdır. Şuan da Türkiye’de birbirinden çok farklı seyreden konulara baktığımızda ortak paydasının hukukun tartışmalı olduğunu görüyoruz. Hukukun gereğince halkın vicdanına hitap edecek şekilde uygulanmaması olduğunu görüyoruz.” diye konuştu.

Cezaevindeki 6 milletvekilinin serbest bırakılmasını dileyen Balbay, şöyle devam etti: “Bir dileğim de o tartışmalı davaların artık en azından tutuksuz devam etmesi. En son dün 28 Şubat davasıyla ilgili hiçbir tutuklu sanığın kalmaması bence adil yargılama açısından o insanların kendilerini daha sağlıklı savunabilmeleri açısından da önemli bir adımdır. Siz düşünebiliyor musunuz Fenerbahçe- Galatasaray maçındaki kurallarla Trabzonspor-Beşiktaş maçındaki kurallar ayrıdır denebilir mi? Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Ya da maçın ilk yarısında şu kurallar uygulanacak. İkinci yarısında bu kurallar uygulanacak denilebilir mi? Bu olmamalı. Bugün gerçekten hükümetinde karşı karşıya kaldığı, hükümet yetkililerinde yakındığı bu hukuksuzluk ortamını gidermenin başlıca yolu herkesin kabul edebileceği ortak paydaya gelmek.”

Bütün herkesin bir araya gelerek Terörle Mücadele Kanunu ve devlete yönelik suçları kapsayan yasaların netleştirilmesi gerektiğini ifade eden Balbay, “Suçun daha dar ve tanımlanabilir hale gelmesi bile pek çok kişinin cezaevinden çıkmasını sağlayacaktır. En temel hukukun temel ilkesi şüpheden sanık yararlanır ama şu anda son uygulamalarda Türkiye'deki mahkemelerde şüpheden hakim ve savcı yararlanıyor. Bunu ters çevirsek bile pek çok sorun çözülecek diye düşünüyorum.” dedi.

Cezevinde ziyaret ettiği arkadaşlarının moralli olduğunu anlatan Balbay, “Arkadaşları inatla hukuku ve özgürlüğü bekler şekilde buldum. Tuncay Özkan ile koğuş anılarımızı paylaştık birbirimizi özlüyoruz muyuz? Özlüyoruz ama dışarıda özlüyoruz dedik. Herkesin özgürlüğüne kavuşması dileğini paylaştık.” ifadelerini kullandı.

Son gelişmelerle ilgili neler söyleyeceksiniz sorusuna ise Balbay şu cevabı verdi: “Bu davalar, ben bu görüntüleri biliyorum. Sabaha karşı insanları alıyorsunuz, gerçekten o görüntünün kamuoyuna sunulan şekliyle olup olmadığı aylar sonra nasıl ortaya çıkacak. Ben geçmiş davalardan biliyorum. 3 ayrı şekilde ortaya çıkmıştı çok somut görüntüler geçmişteki. Benim dileğim tabi ki yolsuzluklarla mücadele edilsin geçmişte bizde bunları söyledik ama çekiçle sinek ezilmez. 50-60 kişiyi bir araya getirip hepsini aynı torbanın içine koyalım denilemez. 24 saat sonra birkaç kişiyi serbest bıraktılar. Madem bırakacaktınız sabaha karşı 5’te aldınız. Ben yolsuzlukların üzerine gidilmeli ama sabaha karşı 5'te de böyle bir operasyon tartışmalı, operasyon olmamalı diye düşünüyorum. Evrensel bir tanımdır. Sabaha karşı 5'te sütçü olduğuna inanıyorsanız ya da ekmek getiren kişi olduğundan eminseniz demokrasi vardır. Kim olduğunu bilmiyorsanız yoktur. Benim şu anda 'hadi bakalım size de hukuk lazım oldu oh bakalım' böyle bir şey geçmiyor aklımdan. Ben 4 yıl 9 ay cezaevinde kaldıktan sonra ilk gün bile böyle duygularla çıkmadım. Eğer Meclis'te hukukun rayına oturması, adaletin sağlanması için ne gerekiyorsa yapmaya çalışacağım. Bir kişinin yapabilecekleri belli bunu biliyorum. Bir milletvekilini ne yapabilir bir kapıyı diyalog ortamını zorlayabilir. Geçmişte kimi muhalefet yöneticilerinin karşı karşıya kaldığı olumsuzlukta bugün iktidar karşı karşıya. Demek burada bir sorun var. Temel bakışım budur. Hiç kimsenin adil yargılanma hakkı engellenmemelidir diye düşünüyorum. Ve adil yargılanma hakkı insanın can güvenliği kadar önemlidir."


CİHAN