"Bugünkü anayasa istikrarı bozuyor"

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, siyaset adamları olarak istikrarın bir ülke için ne kadar önemli, vazgeçilmez ve kalkınma çabaları açısından da oksijen kadar bir ülkenin ihtiyacı olduğunu vurguladıklarını söyledi.

Bugünkü anayasa istikrarı bozuyor
15 Şubat 2012 Çarşamba 18:40 tarihinde eklendi.

Cemil Çiçek, Anadolu Ajansı Haber Akademisi'nin sosyal etkinlikleri kapsamında gazeteci adaylara hitap etti. Cemil Çiçek, konuşmasında istikrardan kastın, ''bir partinin Mecliste tek başına iktidar olabilmesi, tek başına hükümeti kurabilmesi ve tek başına yeterli çoğunluğa, yani 276 ve daha yukarı sahip olması'' anlamına geldiğini söyledi. Cemil Çiçek, koalisyonlarla iş yapma alışkanlığı, kültürü olmayan bir toplumda her 3-4 ayda bir hükümet değişikliğinin beraberinde pek çok sorun getirdiğine işaret ederek, şunları söyledi: 
    
''Demin anayasa değişikliği için bir istatistik verdim. 30 yılda 17 defa. Bugün hükümette 61. Hükümet var. Cumhuriyet kurulduğundan beri 88-89 sene olduğuna göre 89, 61. Demek ki anayasa değişikliğine paralel Türkiye'de de hükümetler değişmiş. 11 günlük hükümetler var. Ben kendi öz geçmişimde pek fazla kullanmam ama 11 günlük Sağlık Bakanlığım var. Hatırlamadım bile. Türkiye'nin en temel, en sorunlu alanı olan bu tarih itibarı ile 11 günlük sağlık bakanı ne yapacak. 11 günlük hükümetler var. 3 aylık hükümetler var. 3,5-4 aylık koalisyon pazarlığı sürüp, pazarlık süresinden daha kısa ömrü olan hükümetler var. Onun için Türkiye istikrarı özlemiştir. Buna sıkça vurgu yapılmıştır. Kalkınma çabaları açısından istikrarın ne kadar önemli olduğunu yaşadıklarımızdan görüyoruz.' 
    
Siyasi istikrar açısından tek partinin iktidar olmasının Türkiye'nin koalisyon pazarlıkları yerine önünü görebilmesi imkanını sağladığına dikkati çeken Cemil Çiçek, ''Ama istikrardan kasıt sadece sayısal çoğunluk değildir. Buna ilaveten bir defa hukuk istikrarı gerekiyorsa, işte Türkiye'de hukuk istikrarının bozulmasında en temel faktörlerden biri bugünkü Anayasadır. Çünkü en temel yasada siz 13-14 ayda bir değişiklik yapıyorsanız, bu değişikliğe uygun mevzuat değiştireceksiniz. Her gün mevzuatın değiştiği, hep bir senede bir anayasaya uygun olarak uyum yasalarının çıkarıldığı bir toplumda, kim neyi nasıl görecek, neye göre karar verecek, neye göre tercihler yapacak, neye göre yatırımını yapacak-'' 
     
-''Kuralları parlamentolar verir''- 
     
Anayasasının, Türkiye'de hukuk istikrarının bozulmasında ya da temin edilememesinin en önemli faktörlerinden biri olduğuna vurgu yapan Cemil Çiçek, şunları kaydetti: 
    
''Onun içindir ki gerek yapılış tarzı itibarı ile gerekirse 30 yılı aşan uygulamadan ortaya çıkan sonuçlara baktığınızda, gerek meslek örgütlerinin, gerek sivil toplum örgütlerinin, gerek siyasi partilerin yeni bir anayasa yapılması konusundaki talepleri haklıdır ve doğrudur. 30 yıl boyunca bu anayasanın yürürlükte kalması ayrıca değerlendirilmesi gereken bir husustur. Bir başka açıdan baktığımızda şunu görmek mümkün: Tabii bir ülkenin bir çok sorunu var, her ülkenin var. Sorunlar olmazsa yönetimlere ihtiyaç olmaz, sorunlar olmazsa kurumlara ihtiyaç olmaz. İhtiyaçlar, kuralları ve kurumları doğurur. Bir süre evvel ortaya koyduğumuz kurallar, bugünün ihtiyaçlarına cevap vermiyorsa onları değiştirmek gerekir. Parlamentoların en önemli varlık sebebi budur çünkü kuralları parlamentolar verir.'' 
    
Cemil Çiçek, ''Son 10-12 seneyi yaşayan insanlar olarak, Türkiye'de zaman zaman gerilim konusu var. Türkiye'de zaman zaman kutuplaşmalara, gergin ilişkilere sebebiyet veren, Türkiye'de zaman zaman bir parti tek başına iktidar olmasına rağmen 'Ne oluruz, nereye gidiyoruz, yarın ne olacak-' sorularının arka arka sorulmasına sebebiyet veren bir kısım sorunlar, bu anayasadan kaynaklanıyor'' dedi. 
    
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Anadolu Ajansı'nın geriye dönük son bir aylık haber akışına bakıldığında siyasi partilerin birbirlerine yönelik sözleri, salı günleri yapılan Grup Toplantıları ve tartışma programlarında tartışılan konulara bakıldığında bunun önemli bir kısmının anayasadan kaynaklandığına işaret etti. 
    
Cemil Çiçek, ''Mesela birkaç misal vereyim, aklıma geldiği için. Mesela tutuklu milletvekilleri. 12 Haziran'dan bu yana gündemde. Anayasal sorundur. Neden- 83. madde var. İstisnalar getirdiği 14. madde var. 14. madde, 83. madde bunun hukuk hayatımıza yansıması bir problem olarak karşımızda duruyor. Bir kısım işleri yapmak isteseniz bile bu maddelerde değişiklik gerekiyor. Kamu görevlisinin yargılanması; adli mahkemelerde mi olacak, Yüce Divan'da mı yargılanacak- Bunu tartıştık. Bir milletvekili evi olduğu ifade edilen yerde arama yapılıyor. Milletvekili aranır mı, aranmaz mı-'' diye konuştu. 
     
-''Biz, öyle bir anayasa yapalım ki...''- 
     
Bu tartışmaların doğrudan ya da dolaylı olarak anayasanın yazılış tarzından ve o günkü bakışından kaynaklandığını dile getiren Cemil Çiçek, şunları dile getirdi: 
    
''Şunu görmemiz lazım: Her yasal düzenleme, düzenlemenin yapıldığı tarihteki şartların ya da düşüncelerin, fikirlerin, önceliklerin ürünüdür. Anayasalara bakarak ne önce ne sonra oradan bir sonuç çıkarabilirsiniz. 82 Anayasası için söylenen o günün şartlarında böyle düşünülmüş ama aradan geçen süre içinde dünyada, bölgede ve Türkiye'de çok şey değişti. Önceliklerimiz de değişti. 82'de güvenlik öncelikli Türkiye vardı, 80 öncesi yaşanan sıkıntılardan dolayı. Güvenlik öncelik, güvenliği esas alan özgürlükleri de önemli ölçüde kısıtlayan ya da feda eden anlayışla yapılmıştır. Bu anayasa yapılırken, 82 Anayasası, soğuk savaşın en kızgın bir şekilde devam ettiği bir dünya vardı. İki kutuplu bir dünya. Böyle bir ortamda devlet şöyle oluyor, devlet böyle oluyor... Devletle fert arasındaki dengenin kurulmasında devlete öncelik veren bir anlayış vardı.'' 
    
Cemil Çiçek, anayasasının yapıldığı tarihte kamuoyuna yansıyan demeçlere, Danışma Meclisi tutanaklarına bakıldığında siyaset kurumunun çok önemli sorumluluğu olduğuna dair söylemler bulunduğunu anımsatarak, ''Türkiye, 12 Eylül darbesini yaşamış. İfade edilenleri söylüyorum: Darbeye gidişte siyaset kurumunun çok önemli sorumluluğu var, iki büyük parti bir araya gelememiş, Türkiye'nin ihtiyacı olan yasalar çıkarılamamış, dolayısıyla siyaset kurumu devleti yönetmekte ehil değil, yaparsa yanlış yapar, mutlaka siyasetin vesayet altında tutulması lazım. Onu kendi haline bırakırsanız, bu siyaset kurumunun nereye gideceği belli olmaz. Bunlar tencereyi her defasında kirlettiler, kirletiyorlar. 
    
O halde biz öyle bir anayasa yapalım ki devlet öncelikli, güvenlik öncelikli olsun ve siyaset kurumunu da kendi başına karar alma imkanlarını büyük ölçüde kısıtlayan, sıradan bir iş ve işlemin bile mutlaka bir yerden denetlenmesi gerektiğini, nihai kararın, bir başka yerden verilmesini, siyasetçiler değil, oradan verilmesine imkan veren, fırsat veren ve siyaset alanını olabildiğince daraltan bir anayasa yapıldı.'' 
    
Cemil Çiçek, gelinen noktada ''bu anayasanın Türkiye'ye dar geldiğini'' savunarak, ''Öncelikler değişti. Ya güvenlik ya özgürlük değil, ikisini dengede tutan bir anlayış. Yani güvenliğin alternatifi özgürlük, özgürlüğün alternatifi güvenlik değil. Ya da biri diğerinin olumsuz bir şekilde etkilenmesine imkan verecek iki kavram değil. Güvenlik tek başına özgürlüğü sağlamakta bir engel teşkil eder. Özgürlükler açısından büyük bir problem oluşturur. Onun için özgürlük güven dengesini doğru dürüst yerli yerine oturtacak, fertler devlet içindir, fertlere, vatandaşa, topluma, millete ne diyorsak, ona hizmet için oluşmuş bir aygıttır, bir örgüttür. Yani bunda kutsanacak bir şey varsa, esas olan toplumdur, milletin kendisidir. Esas olan ferttir'' ifadesini kullandı.