Burhan Kuzu'dan internet yasağı savunması

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, Meclis Genel Kurulu'nda dün görüşülerek kabul edilen yeni internet yasa tasarısıyla ilgili değerlendirmede bulundu.

Burhan Kuzudan internet yasağı savunması
07 Şubat 2014 Cuma 20:46 tarihinde eklendi, 1.080 kez okundu.

Sanal alemde denetimin zorluğuna dikkat çeken Kuzu, “Bu alanı da yol geçen hanı gibi görmemek lazım, yani önüne gelen bir twit attım kaçtım Maraş’a, ne güzel beni bulsunlar bulabilirlerse, böyle bir şey yok. Bence bunlara çok fazla takılmamak lazım." dedi.

Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde Elbistan Genç Girişimciler ve İşadamları Derneği tarafından akşam düzenlenecek ‘Türkiye’de kuvvetler ayrılıkları ve çözüm önerileri’ konulu konferansa katılmak için şehre gelen Kuzu, Vali Şükrü Kocatepe’yi makamında ziyaret etti. Burada gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kuzu, tutukluluk süresinin 5 yıla indirilmesi ve Meclis'te dün gece kabul edilen internet erişimi ile ilgili maddelerin değerlendirmesini yaptı.

Sanal dünyayı ruhlar ve cinler alemine benzeten Kuzu, “İnternet konusu denetimi zor bir alan çünkü yazdığı anda işin bitti. Bir tarafa kopyalıyor ondan sonra yayınlıyor, zaten ondan sonra sen çırpın dur. Gezi olaylarından sonra bu alana girdik, ruhlar alemi midir, cinler alemi midir, nedir bilmiyorum, sanal bir şey, nerede olduğunu bile bilmiyorsun. Yazıyoruz gidiyor bir yere. Tepkisi sonradan çıkıyor tabi, duyanlar oluyor demek ki. Buna tabi prensip olarak karşı olmak doğru olmaz.

Dünya çünkü çok yaygın bir alan hele Avrupa gençliği bizde de hakeza bu alanda şu anda 32 milyon insanlar dolaşıyor, büyük bir alan. Ama bu alanı da yol geçen hanı gibi görmemek lazım yani önüne gelen bir twit attım kaçtım Maraş’a, ne güzel beni bulsunlar bulabilirlerse, böyle bir şey yok. Şu anki yargılamayla alakalı sorunlar var, niye var, bu gün yargılamak isterseniz belli bir suç işlemiş, hakaret, küfür filan, Amerika’daki merkezden izin almanız gerekiyor, bir hayli sıkıntı. Şimdi onlarla da görüşerek yeni bir birim kuruluyor, diyelim ki insanın özel hayatını mahveden görüntü yayınlanıyor, hemen onu kısa zamanda konuyla alakalı birimin el atması ve durdurması. Ama elbette ki bunun devam etmesi için mahkemenin kararı gerekiyor ayrıca. Ama kısa durdurmalarda ben bunu çok önemsiyorum.” diye konuştu.

    İnternette denetimin önemini eski CHP Lideri Deniz Baykal’ın başına gelenlerle örneklendiren Kuzu, “Mesela Deniz Bey’in hadisesi gündeme geldiğinde ben o gün Meclis'teydim. Bizzat şahit oldum, Sayın Başbakan hemen Binali Bey’i çağırdı, ‘dedi ki derhal bu rezilliği durdurun.’ koşarak gitti ama o günün şartları daha zordu. Alan sürekli gelişiyor, o açıdan sansür, ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasıdır. Bence bunlara çok fazla takılmamak lazım. İnsanların özel hayatı çok önemli, bu konuda hassas olmamız lazım, bence konuyu sansür olarak görmememiz lazım.” şeklinde konuştu.

Kuzu, tutukluluk sürelerinin 5 yıla indirilmesiyle ilgili olarak da büyük davalar haricinde, Türkiye’nin tutukluluk konusunda Avrupa standartlarının yakaladığını belirterek, uzun tutukluluk meselesi bugünün sorunu olmadığını belirtti.
    
"AK PARTİ İLE TUTUKLULUK ORANLARI DÜŞTÜ"

Tutuklulukla ilgili daha ağır şartların getirildiğini kaydeden Kuzu şöyle konuştu: “Anayasa'da tutukluluk süreleri yok. Tutukluluk konusunda anayasada işte yakalamayla alakalı süre var, yani poliste geçen süre var. O süreyle ilgili olarak 48 saati en çok ama toplu suçlar için ise 4 güne kadar; bu 15 gündü eskiden, biz bunu 4 güne indirdik.

Tutukluluk daha başka bir şey, daha uzun sürebiliyor. Bununla alakalı Türkiye’de maalesef uygulamada sorunlar var. Ama bir şeyin altını çizmek istiyorum; biz hükümet olduğumuzda, yani 2002 yılı öncesindeki iktidar olduğumuz rakamı vereyim: İçeride yatanların yüzde 70'i tutuklu, yüzde 30’u mahkum. Halbuki gelişmiş ülkelerde durum bunun tam tersi.

Yani içeride yatan 100 kişinin 30'u tutuklu, 70’i mahkumsa normal sayılıyor oradaki standart, bizimki tam tersiydi. Şuan rakamı vereyim; belki şaşıracaksınız. Tutuklu sayısı şuanda yüzde 22. Yani Avrupa’da yüzde 27-28 olan yerler var, bizde fevkalade ama bu Ergenekon, Balyoz gibi kimi davaları kenara bırakırsak bunu böyle söylüyoruz. O davalarda tutukluluk ayrı bir durum.

Biz bununla alakalı son günlerde eleştiri alıyoruz, 'İşte efendim tutukluluk süresini 10 yıldan 5 yıla indiriyorsunuz, kendinize sıra gelince diye.’ Böyle birşey yok. Süre indirimi var, Anayasa Mahkemesi iptal etti süreyi. 10 yıllık süre çok dediği için, bir defa zaten mecburuz. İkinci bir husus ondan da öte biz tutukluluk konusunda süreden öte, şartlarını çok netleştirdik.

Daha ağır şartlara bağladık tutuklulukla alakalı. Ama mahkemelerimiz maalesef uygulamada bunu dikkate almıyorlar. Biz de gidip de mahkemeye 'Biz kanun çıkardık, bunu tutukla ya da bırak' diyecek bir konumumuz olamaz. Çünkü yasama, yürütme, yargı ayrımında böyle bir şey yok.

Demek ki siz ne yazarsanız yazın, kanunları uygulayan hakimler, savcılar ve idare dikkate çok fazla almaz bir yorumla başka tarafına geçerse çok sonuç alınamıyor. Bu manada tutuklulukla alakalı artık en son gelecek süre 5 yıl olacak. Yani 5 yıl dolduğu an otomatik olarak bırakılacaksın. Bir de 2 yıllık tutukluluk ayrıca var. Onu mevcut bir sene arttırabiliyorsun. Bu 5 yıllık süre toplu, büyük davalar için. Zor yani.

Orada da tutukluluk elbette ki yurtdışına kaçma yasağı vesaire koyarsın, belli zaman imza kararı getirirsin dışarıdan yargılarsın. Çünkü cezaya dönüşünce kötü olur. Bir adamı siz 10 sene içeride tuttunuz. Sonunda bir delilde sıkıntı varmış; 'Beraat' dediniz. 10 yıl sonra 'Özür dilerim, pardon' deseniz bu, bir şeyi çözmez. Aileler yıkılmış, dağılmıştır, çocuklar perişan olmuştur vesaire.

Çünkü sen kararı verdiğin zaman bu adam neticede yatacak. Yani tutuklamamak buna ek bir şey getirmiyor. Ama nedir; özgürlüğünü kesinleşene kadar kullanmış oluyor. Biz bunu önemsiyoruz. O yüzden de zannediyorum Salı günü Adalet Komisyonu'nda bu mesele görüşülecek. Bir paket de benim komisyonumda ayrıca var. Orada da çok önemli şeyler var.” 


CİHAN