Büyük depremin ayak sesi mi ?

Tekirdağ açıklarında meydana gelen 5.2’lik depremi değerlendiren uzmanlar, sarsıntının ana fay üzerinde olduğunu ve önceki sarsıntılarla birlikte, İstanbul’u tehdit eden büyük depremi haber verdiğini söyledi

Büyük depremin ayak sesi mi ?
27 Temmuz 2011 Çarşamba 08:05 tarihinde eklendi, 1.194 kez okundu.

 

Tekirdağ’da Marmara Denizi açıklarında önceki akşam meydana gelen 5.2 büyüklüğündeki depremin, büyük İstanbul depreminin beklendiği ana fay üzerinde olduğunu belirten bilim adamları, bunun önemli bir uyarı olduğu görüşünde.
 
Yerbilimciler, geçtiğimiz iki yıl içinde Silivri açıklarında meydana gelen 4.4, Saros Körfezi’nde meydana gelen 5.3 büyüklüğündeki depremlerden sonra, önceki akşam da Tekirdağ açıklarında yine ana fay üzerinde 5.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğine dikkat çekerek, “Ana fay oldukça aktif. Bütün bu depremler büyük depremin habercisidir” diyor.
 
İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi’nde kırılması beklenen fayın Tekirdağ ile Adalar arasında olduğunu belirterek, “Burada 110 kilometre uzunluğunda bir fay var. Ama 50 kilometrelik bölüm tamamen suskun. Depremi biz burada bekliyoruz. Bu ana fay üzerindeki çatırdamalar da bölgenin gerilmekte olduğunu bize gösteriyor. Bu çatırdamalar, büyük tehlike öncesi uyarılardır” dedi. Görür, 5.2 büyüklüğündeki depremin, büyük deprem beklenen Orta Marmara fayının batısında olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:
 
“Bu deprem, Tekirdağ çukurluğu ile Orta Marmara çukurluğunun arasında Batı Marmara sırtı dediğimiz yerde oldu. Yani ana fay üzerinde. Silivri açıklarında bulunan Orta Marmara çukurluğu ile Adalar’a kadar olan 50 kilometrelik kesim kilitlenen kesimdir. Yani burada büyük bir enerji birikimi vardır. Burada ne bir gaz çıkışı, ne bir sıcak su çıkışı ne de mikro deprem yoktur. Bu kesimde hiçbir hareket, kıpırtı, enerji çıkışı olmamaktadır. Bu da, bu hat üzerinde büyük miktarda enerji birikimin olduğunu göstermektedir. Bu deprem, bu suskun yani kilitlenen fayın yakınlarında meydana gelmiştir. Biz büyük deprem beklerken böyle küçük depremler de olabiliyor. Bunlar uyarı depremleridir. Bunları böyle tanımlamak gerekir.”
 
'GEREĞİNİ YAPTI'
Milliyet'in haberine göre, Görür, bilimin üzerine düşen görevi yaptığını, tehlike konusunda çok önceden alarm verildiğini belirterek, “Bilim görevini yerine getirdi ama yerel yönetimler ve 1999’dan sonraki hükümetler bugüne kadar ne yaptı? Maalesef ciddi hiçbir şey yapılmadı. Valilik hala İstanbul’u depreme hazırlıyor. Bu iş artık yılan hikayesine döndü. Okulları, hastaneleri takviye etmek yeterli değil, bazı semtleri tahliye etmek gerekiyor. Bu kadar uyarıya rağmen hâlâ kitlesel bir hareket yok. Aman bizi yatıştırın diyen bir anlayış var. Büyük felaket gelecek. Önemli olan o gün gelmeden gerekeni yapmak” diye konuştu.
 
'ZAMANINI BİLEMİYORUZ'
İTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz de önceki akşamki depremin Marmara Denizi’ndeki ana fay üzerinde olduğunu ve dikkate alınması gerektiğine işaret ederek, “Buradaki fay aktif bir faydır. Bu tür depremler kaçınılmazdır. Bu deprem büyük deprem beklenen ana fay üzerindedir” değerlendirmesini yaptı.
 
Tüysüz, Marmara Denizi içindeki ana fayın büyük deprem beklentisinin kırılma yeri olarak tahmin edilen Orta Marmara çukurluğunda kilitli bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Bu fay uzun zamandır suskun, hareket etmiyor. Biz buna kilitlenmiş fay diyoruz. Kilitlenme olduğu zaman fayın iki tarafında düzensizlikler var demektir. Fayın iki tarafı yapışık biçimde duruyor. Tam kırılma her an olabilir. Zamanını bilemiyoruz. Bu depremin öncü mü, artçı mı olduğunu bilmemiz de mümkün değil. Depremin bu fay üzerinde geleceğini artık biliyoruz ama zamanını bilemiyoruz.”
 
TEK PARÇA MI, İKİ PARÇA HALİNDE Mİ?
Marmara Denizi’nde fayın tek parça mı, iki parça olarak mı kırılacağı hâlâ gizemini koruyor. Aynı proje grubu içinde yer alan, ancak fayla ilgili farklı görüşleri bulunan Fransız yer bilimci Prof. Xavier Le Pichon ve İTÜ’den Prof. Dr. Celal Şengör’ün başını çektiği birinci grup, fayın tek parça halinde kırılacağını, Fransız yer bilimci Prof. Rolando Armijo ve geçtiğimiz yıllarda yaşamını yitiren Prof. Dr. Aykut Barka’nın başını çektiği ikinci grup ise fayın iki parça halinde kırılacağını ileri sürüyor.
 
Birinci grubun tezine göre, Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) devamı olan Kuzey Marmara Fayı (KMF) İzmit Körfezi’nden Saroz Körfezi’ne kadar tek parça halinde uzanarak Marmara Denizi’ni boydan boya kesiyor. Bu tek parçanın bir seferde kırılması halinde depremin büyüklüğü 7.6’yı bulabilecek.
 
İkinci grubun tezine göre ise Kuzey Marmara Fayı’nın Orta Marmara, diğer adıyla Merkez Çukurluğu’nda sıçrama yaptığını, bu nedenle tek parça devam etmediğini, depremin büyüklüğünün ise 7.2 olacağını ileri sürüyor.
 
İkinci gruba göre büyük deprem, Orta Marmara Çukurluğu ile Yeşilköy açıklarındaki 50 kilometrelik fay üzerinde meydana gelecek. Çünkü bu grup, Mürefte ile Orta Marmara çukurluğundaki 60 kilometrelik fayın 1912’de, Adalar fayının 1963’te, İzmit Körfezi’ndeki fayın da 1999’da enerjisini boşalttığı görüşünde. Bu gruba göre tek kırılmayan bölge, Orta Marmara Çukurluğu (Marmara Ereğlisi-Silivri açıkları) ile Yeşilköy açıkları arasındaki bölüm.
 
Birinci gruba göre, KMF (Kuzey Marmara Fayı) jeolojik oluşum faaliyetlerini durdurmuş ve 1200 metre derinliklere kadar ulaşan Tekirdağ, Merkez ve Çınarcık çukurlarını 200 bin yıl önce boydan boya kesmiş ve bu çukurların kenarlarında toplam 4 kilometrelik bir öteleme yapmış. İkinci gruba göre ise Marmara Denizi’nin çukurlarını yaratan bu jeolojik gelişim günümüzde de sürmekte.
 
GÜNDOĞDU: ÖNCÜ DEMEK İÇİN ERKEN
İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu da meydana gelen depremin kırılması beklenen fay zonu içinde olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Teknik olarak baktığımızda birinci olarak kırılması düşünülen fay zonunun içinde meydana geldi. İkinci özelliği doğrultu atımlı bir karaktere sahip. Yani kırılması düşünülen fay zonunun karakteriyle benzer. Öncü müdür dememiz için bir hayli süre geçmesi gerekiyor. Ancak izleyebildiğim kadarıyla bir sıradışılık yok. Birkaç gün sonra iyice kendini belli edecektir.”
 
UZMANLARA GÖRE TEHLİKEDE 6 OLASILIK VAR
 
Hangi fay kırılırsa hangi büyüklükte deprem olur?
 
Prof. Dr. Naci Görür, beklenen Marmara depremiyle ilgili 6 olasılığa dikkat çekiyor. Bunlar şöyle:
 
- Kuzey Marmara fayının batıda kalan (Tekirdağ Mürefte’den Adalar’a kadar uzanan) ve en tehlikeli fay olan 110 kilometrelik fayın 60 kilometresi, 1912 Şarköy depreminde kırılmışsa, depremin büyüklüğü muhtemelen 7 civarında olacak. Göstergeler ve tahminler, bu fayın 1912 Şarköy depreminde kırıldığı yönünde. Ancak toplanan verilerle yapılan bilimsel çalışmalar, bu kırığın 1912 yılında mı yoksa daha eski yıllardaki depremlerde mi kırıldığı konusunda henüz kesin bir yanıt verebilmiş değil.
 
- Ancak bu fay 1912 Şarköy depreminde kırılmamışsa depremin büyüklüğü 7’nin üzerinde olacak.
 
- Eğer Adalar’ın güneyinde kalan (Adalar’dan İzmit Körfezi ağzına kadar olan) 65 kilometrelik fay kırılırsa, depremin büyüklüğü en fazla 7 olacak.
 
- Çınarcık Çukurluğu’nun güneyindeki normal fayların harekete geçmesi durumunda ise bölgede büyüklüğü 6 civarında deprem olacak.
 
- Depremi, Kuzey Marmara çukurluğu içerisinde beklerken, doğanın bir oyununa gelip Kuzey Anadolu fayının bu yörelerden geçen güney kolu üzerinde görmek de mümkündür. Marmara’nın kuzeyi yani İstanbul’un bulunduğu alan, güneye yani Bursa, İznik Mudanya’nın bulunduğu alana oranla daha şanslı. Çünkü araştırmalar Marmara’nın güney blokunda kuzey bloka oranla daha fazla stres biriktiğini ve daha çok deformasyona uğrayacağını gösteriyor. Güney blok kuzey bloka göre daha şiddetle sarsılacak.