"Büyük zorluklar geride kaldı"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Büyük zorluklar geride kaldı, büyük mesafeler aldık. Yeniden insanlığın hizmetine koşacağız, yeniden kanatlanacağız ve kurulan tuzaklara Allah'ın izniyle düşmeyeceğiz'' dedi.

Büyük zorluklar geride kaldı
18 Aralık 2011 Pazar 08:02 tarihinde eklendi.

Arınç, Mevlana'nın 738. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Etkinlikleri kapsamında Mevlana Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen Şeb-i Arus töreninde yaptığı konuşmada, ulu bir zatın düğün merasiminde aynı hissiyat üzerine toplandıklarını söyledi. 
    
Arınç, Hazreti Mevlana gibi bir ruh mimarının huzurunda söz söylemenin hiç kolay olmadığını, hele yeni bir söz söylemenin imkansız olduğunu söyledi. 
    
"Hazreti Mevlana'nın bizi davet ettiği bu kutlu düğün gecemizde tüm insanlık adına kendimizi öz eleştiriye tutmalıyız. Çok hatamız var, çok kusurumuz, çok ayıbımız var. Şehitlerin, velilerin diyarı bu manevi coğrafyanın hakkını veremiyoruz" diye konuşan Arınç, "Tüm gayretimize rağmen insanlığa karşı yükümlülüklerimizi yerine getiremiyoruz. Yeni nesillerimize sahip çıkmakta güçlük çekiyoruz. Onları ebedi karanlığa sürükleyen tuzakları yeterince bertaraf etmekte zorlanıyoruz. Bizler imtihanın çok zorlaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Başarmak için bütün gücümüzü toplamak, kalbimizi, gönlümüzü, vicdanımızı yeniden keşfetmek zorundayız. Bir büyük İslam medeniyetinin çocuklarıyız biz. Ama tarihle ecdadımızla övünerek sorumluluklarımızdan kurtulamayız" dedi. 
     
-"Kardeşliğimizi daima yücelteceğiz"- 
     
Arınç, insanlığın İslam'ın evrensel mesajını duymaya ihtiyacı olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: 
    
"İslam'ın nezdinde bir insanı öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir. Evet öyledir. Demek ki her Müslümanın asli görevi insanlığı diriltmektir. Öyleyse neden her Allah'ın günü İslam beldelerinden acı haberler alıyoruz. Materyalist felsefe, 'insan insanın kurdudur' diyor. Buna karşılık İslam, her insanın, her kadının, her erkeğin, her kavmin Allah'ın mesajına muhatap olduğunu, fitneden, şiddetten arınmamız gerektiğini söylüyor ve bütün insanlığın haklarını güvenceye alıyor. Bugün sadece kendimizin değil, bütün insanlığın hukukunu savunmak gibi bir görevimiz var. Allah'a hamd olsun ki tarih ve talih milletimizin yeniden yüzüne gülmüştür. Aşkla, aklı selimle yolumuza devam edeceğiz. Birbirimizi anlamaya daha çok gayret edeceğiz. Fitneye karşı daima uyanık olacağız. Güç ve kuvvete boyun eğmeyeceğiz. Siyasetimizi, ticaretimizi, kültürümüzü, ilmimizi, irfanımızı, güçle ve kuvvetle tamamlamayacağız." 
    
"Büyük saldırılara uğradık büyük badirelerden geçtik, maneviyatımızı kırmak, kardeşliğimizi yaralamak istediler. Aramıza duvarlar ördüler, uzun zamanlar birbirimizin sesini duyamadık, ama artık Allah'a şükür ki sesimiz bütün dünyada yankılanıyor" diye konuşan Arınç, kibrin, gururun, aç gözlülüğün, saldırganlığın faturasının iki cihan harbi olduğunu ve sonunda dünyanın iki kutba ayrıldığını belirtti. 
     
 -"Yolumuz aşk ve muhabbet yoludur"- 

     
 Arınç, kin ve nefret üretmek, kan dökmek, can almak, fitne uyandırmak, çatışma, kavga ve cinayetin bir uygarlık göstergesi olamayacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
    
"Biz insanı, eşref-i mahlukat olarak gören bir inancın mensuplarıyız. Bizim kitabımızın bize mutlak emri şudur; 'Yeryüzünde bozgunculuk yaparak, karışıklık çıkarmayın.' Bu inançla dünyanın neresinde bir mazlum varsa onun yanındayız. Bunun için medeniyet kavramının çatışmalardan arındırılmasını savunuyoruz. Biz güç ve kuvveti değil, hak ve adaleti esas alıyoruz. Gücü kutsayanlar, silahı kutsayanlar, parayı kutsayanlar hiçbir insani değer üretemezler. Hazreti Mevlana'nın öğüdüne uyarak, her günü yeni bir gün bilerek, yeni şeyler söyleyerek, mutlaka öğrenerek, tecrübelerimizden, başkalarının tecrübelerinden mutlaka yeni dersler çıkararak, yolumuza devam edeceğiz." 
    
"Bu güzel gecede sadece bu salondaki insan sayısı kadar değiliz. Bu gece, milyonlarca insanın gözü ve gönlü burada. Bu geceyi Şeb-i Arus'u, bir dua ve niyaz günü olarak idrak eden herkesi sevgi ve muhabbetle selamlıyorum" diye konuşan Arınç, dünyanın ve ülkemizin dört bir köşesinden buraya 8 asır evvel tutuşan ve gün geçtikte aydınlığı artan bir kandilin aşk ışığında buluşmak için geldiklerini vurguladı. 
    
Bir halk aşığının, sohbet ve sema meclisinde hep birlikte Kabe-i Muazzama'ya yönelmek için geldiklerini dile getiren Arınç, şunları kaydetti: 
    
"Burada Medine-i Münevvere'nin mübarek kokusunu duymak için geldik. Bu gece, bize Kur'an'ın yolunu gösteren, bizi Resulullaha çağıran Hazreti Mevlana'nın miras bıraktığı temiz aynadan suretimize ve siretimize bakacağız. Allah'a yürüdüğü geceyi vuslat gecesi, düğün gecesi olarak isimlendiren bir aşığın, gerçek bir aşığın kulluk bilincini yüreklerimizde duymaya geldik. Unutmayalım ki, bizler burada bir gösteride değiliz. Törenlerden bir törende de değiliz. Biz muhabbet ve zikir meclisindeyiz. Sema başta olmak üzere burada bütün semboller, bütün göstergeler bize sadece Allah'ın sıfatlarını ve tecellilerini hatırlatacaktır. Mevlana'yı anlamak onun nasıl bir kul olduğunu ve bize nasıl bir örnek olduğunu anlamaktır." 
    
Arınç, Allah dostlarının en önemli hasletlerinden birinin de Allah'ı hatırlatmaları olduğunu ifade ederek, "Hazreti Mevlana'nın ön adı Muhammeddir. O muhabbetin dili evrenseldir. Bu memleket baştan başa bu muhabbetle yoğrulmuştur. Burada bütün renkler, bütün desenler, bütün kokular, birbirinde erimiş ve bir olmuştur" dedi. 
     
-"Bu ebedi kaynak Mevlana'nın 'kölesiyim' dediği Kur'an-ı Kerim'dir"- 
     
"Aramıza sevgisizliğin ve nefretin girmesine izin vermeyeceğiz" diye konuşmasını sürdüren Arınç, şöyle devam etti: 
    
"Bize bu yolu gösteren büyüklerimize sonsuz hürmet içinde olacağız. Onun için burada sevgiyle yoğrulmuş bu zikir meclisinde hepimiz aynı duygular içindeyiz. İnsan olmamız hasebiyle yükümüz ağırdır. Allah'a kulluk yaparak yükümüzü hafifleteceğiz. Kul olmak beşer aşamasından insan olma aşamasına çıkmaktır. Kul olmak, bütün köleliklerden azat olmaktır. Bu topraklarda yüzyıllardır kurulan meclislerin bize verdiği mesaj budur. Kur'an-ı Kerim'de yüce rabbimiz bize bildirdi ki, 'kalpler ancak ve ancak Allah'ın zikriyle mutmain olur, teskin olur. Bugün birey olarak, toplum olarak, insanlık olarak büyük sınavlardan geçiyoruz. Çoğu kez verdiğimiz sözü unutuyoruz, birbirimizin kalbini kırıyoruz, birbirimize üstünlük yapıyoruz. Modern dünyanın bütün müspet gelişmelerine rağmen çatışma, kavga ve rekabet duygusu kontrol altına alınamıyor. Bütün sanatkarlar, bütün edebiyatçılar ve şairler esasen Hazreti Mevlana'nın işaret ettiği sevginin, muhabbettin kaynağını aramaktadır. Bu ebedi kaynak, Mevlana'nın 'kölesiyim' dediği Kur'an-ı Kerim'dir." 
    
Törenlere, Ürdün Başbakanı Avn El Hasavne, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, milletvekilleri, yerli ve yabancı turistler katıldı.