"En önemli sorun pakette yok"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, "Türkiye’nin gerçek ihtiyacı olan konularda herhangi bir ses yok" dedi.

En önemli sorun pakette yok
06 Ekim 2013 Pazar 18:25 tarihinde eklendi.

Türkiye’de yıllardır tartışılan bir Alevi olayımız var, bir Alevi gerçeği var. Cemevleri ile ilgili geçmişte AK Parti Genel Başkanı bunları ‘cümbüş evi’ olarak nitelemiştir.

Sürekli olarak Alevi yurttaşlarımız ibadethanelerinin yasal bir çerçeveye kavuşması konusundaki talepleri canlı bir şekilde dile getirirken, Türkiye’nin en önemli sorunu için pakette her hangi bir düzenlemeden söz edilmemektedir." dedi.

Keskin, bir partilinin cenaze töreni için geldiği Amasya'da CHP İl Başkanlığı'nda partililerle bir araya geldi. Burada Demokratikleşme Paketi’ne yönelik eleştirilerde bulunan Kesin, "Aslında demokrasi paketi diye getirilen şey Türkiye’nin ihtiyaçlarına yanıt verecek bir yaklaşım değildir. Önce demokrasi paketi diye takdim edilen anlayış AK Parti'nin demokrasi konusunda geçmişte de gerçekleri yansıtmadığını ortaya koymaktadır. AK Parti'nin genel başkan sözcüleri toplumun karşısına çıkışta hep ileri demokrasi, sürecine geldiğimizi iddia ede gelmişlerdir. Şimdi ortaya çıkan yeni düzenleme ile Türkiye’nin ileri demokrasi sürecince olmadığını bizzat kendileri ikrar etmişleridir." diye konuştu.

Türkiye’nin demokratikleşmesi için önce kafaların değişmesi gerektiğini vurgulayan Keskin, "Demokrasi paketinden bahseden Başbakan, demokrasi paketi diye nitelediği düzenlemeyi kamuoyuna yansıtmak için düzenlediği basın toplantısına bazı gazetelerin muhabirlerini ve temsilcilerini davet etmeyerek ne kadar demokrat olduğunu ortaya koymuştur.

Bir Başbakan düşünün kendisine muhalif olan gazetelerin temsilcilerini, muhabirlerini basın toplantısına çağırmıyor ve onların gelmesini engelliyor. Türkiye’nin gerçek ihtiyacı olan konularda herhangi bir ses yok. Türkiye’de yıllardır tartışılan bir Alevi olayımız var, bir Alevi gerçeği var.

Cemevleri ile ilgili geçmişte AK Parti Genel Başkanı bunları ‘cümbüş evi’ olarak nitelemiştir. Sürekli olarak Alevi yurttaşlarımızın da ibadet hanelerinin yasal bir çerçeveye kavuşması konusundaki talepleri canlı bir şekilde dile getirirken Türkiye’nin en önemli sorununda pakette her hangi bir düzenlemen söz edilmemektedir." ifadelerini kullandı.

"SARIGÜL HEM KENDİSİ, HEM DE ARKADAŞLARI CHP’YE BAŞVURACAKTIR"

Mustafa Sarıgül’ün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığına yönelik soruyu da cevaplayan Keskin, "İstanbul’da başka adaylarımızda var biliyorsunuz. Mustafa Bey dün beraber siyaset yaptığı arkadaşlarımızı topladı ve onlarla bir çalışma sürdürdü.

O toplantıda zaten Mustafa Bey kendisinin Cumhuriyet Halk Partisi’nden yana koyduğu tercihinin doğru olduğuna ilişkin bir eğilim çıktı.

Beraber çalıştığı arkadaşları da Sayın Sarıgül’ün Cumhuriyet Halk Partisi’nden aday olmasına ilişkin bir anlayışı somutlaştırdılar. Öyle sanıyorum ki önümüzdeki günlerde Sarıgül, hem arkadaşlarının hem de kendi anlayışının gereği Cumhuriyet Halk Partisi’ne başvuracaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin koyduğu kurallar doğrultusunda oda adaylığını hayat geçirecektir. Böyle bir görüşmemiz var mevcut ilişkiler sürüyor." dedi.

"MEDYA İKTİDARIN MÜFREZE KOLU HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR"

Demokrasilerde insanların vazgeçilmez temel haklarından birisi de bilgi ve haber alma özgürlüğü olduğuna işaret eden Keskin, "Demokrasi ile yönetilen toplumlarda yurttaşların, siyasal iktidarın, muhalefet partilerinin yaklaşımlarının tasarruflarını değerlendirmelerini sağlıklı tespit edebilmek için bilgi edinme ve haber alma özgürlüğünün yaygın bir şekilde uygulanması ile özdeştir.

Bu iktidarın Türkiye’ye getirdiği en büyük olumsuzluklardan birisi demokrasilerde yurttaşların vaz geçilmez haklarından olan bilgi edinme ve haber alma özgürlüğü de maalesef Türkiye’de işlemez hale getirilmiştir. Medya bugün yurttaşın bilgi edinme, haber alma özgürlüğüne hizmet eden konumdan uzaklaştırılmıştır.

İktidar bir yandan kamu kaynaklarını kullanarak önemli medya kuruluşlarını yandaşların hakimiyetine sokarken, öbür taraftan da bazı medya kuruluşlarına talimatlar vererek kimin köşe yazısı yazıp yazmayacağına karar verecek yaklaşımlar ortaya koymuştur.

Çok sayıda Türkiye’nin önemli köşe yazarlarının gazetelerden uzaklaştırılmasını sağlamış bu hoyrat uygulamayı o kadar ileri götürmüştür ki gazetelerin yaptığı haberlerin formatlarını bile yönlendirme gayreti içerisine girmiştir.

Bugün yurttaşlar maalesef ülkemizde objektif bir şekilde yayın yapan görsel ve yazılı basın organlarından haber alma özgürlüğünü rahat bir şekilde kullanamaz hale gelmişlerdir. Medya iktidarın müfreze kolu haline dönüşmüştür. Siyasal iktidarın talimatlarını, buyruklarını, taleplerinin gereklerini yerine getiren, iktidarın borazanı konumuna gelmiş.

Çok sayıda medya kuruluşu var ama hepsi tek yönlü yayın yapar hale gelmişlerdir. Medyanın böylesine kısıtlı hale geldiği, vatandaşın bilgi edinme ve haber alma özgürlüğünün kuşa çevrildiği bir süreçte o ülkede demokrasiden bahsetmeye olanak yoktur.

Bu uygulamalar demokrasiyi, ileri demokrasi iddialarına rağmen Türkiye’de arka sokaklarda ucuz tezgahlarda satılan defolu bir mala dönüştürmüştür." eleştirisinde bulundu.


CİHAN