Erdem Başçı, Erdoğan'dan ne istedi ?

Suudi Arabistan yolunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel örgüt, faizler, Merkez Bankası ve PKK’ya yapılan ‘silah bırak’ çağrısına ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Dink cinayetinin ‘kasti işlendiğini’, ‘ihmal’ ile ilgisinin bulunmadığını söyleyen Erdoğan, paralel örgüt üyelerinin ‘bol bol’ yurtdışına kaçmakta olduğu bilgisini verdi

Erdem Başçı, Erdoğandan ne istedi ?
02 Mart 2015 Pazartesi 07:38 tarihinde eklendi.
Paralel örgütle CHP bağlantısı ve suikast iddiasına ilişkin çalışmalar ne yönde?
 
Güvenlik teşkilatlarımız kendi üzerine düşeni yapıyor. Biz onlara müdahale etmek durumunda değiliz, nasıl kararlar verirlerse onlara uymak durumundayız. Bazı durumlarda üzülmüyor değiliz. Bazılarıyla senelerdir birarada olduğumuz için böyle bir zanla da olsa burada hakikaten ailem için de üzücü şeyler ortaya çıktı. Hatta kendileri (Sümeyye Erdoğan) “Baba değiştirmeyelim, aramızda bir hukuk var, onlar da rahatsız olduklarını anlatıyorlar” dediler. Ben de kızlarımın insani noktadaki hassasiyetleri nedeniyle hak veriyorum. Onlar diyorlar ki, bunun kesin tespitini yapamadığımıza göre tamamını değişmesi gerekiyor, fakat bu bir sürgüne gönderme gibi cezalandırma değil. Farklı yerlerde görevlendirme şeklinde halletmiş bulunuyoruz.
Suikast iddiaları ne olacak?
 
Savcılık medyada çıkan haberleri görmezlikten gelemez, bir anlamda suç duyurusu niteliğindedir. Adımların biz de takipçisiyiz, onlar da takipçisi.
 
‘YALNIZ DEĞİLSİNİZ, BİZ DE GÖRDÜK’
 
Paralel yapı ile mücadelede kendinizi tek başınıza mı hissediyorsunuz?
 
Bir mücadelenin derinliğini ortaya koymak zorundayım, onu yapıyorum. Ne kadar önem verdiğimi ortaya koymak için bunu söyledim. Bu olaya her mücadeleye her şeyini koyan, elinin ucuyla değil, gövdesini koymak durumundadır. Biz o zaman bu mücadeleyi evelallah kazanırız. Birçok kurumdan insanlar da tam aksini söylüyorlar. ‘Yalnız değilsiniz. Bu mücadelede varız, ne denli haklı bir mücadele olduğunu geç de olsa gördük, görüyoruz. Sonuna kadar yürüyeceğiz’ diyorlar.
 
AKTÖRLER ORTAYA ÇIKIYOR
 
Fethullah Gülen’in iadesi konusunda ABD ne yapacak?
 
Gülen ile ilgili ABD’ye ilettiğimiz bakışımız, duruşumuz aynen devam ediyor. Türkiye’den bol bol kaçıyorlar bunlar, kaçışlar başladı. Mahkemeler kararlarını verecek. Bunların içinde sınırdan kaçarken veya yakalananlar olduğunda zaten yasalarımızın gereği neyse bu muamele yapılacaktır. Ne kadar yurtdışında kalırlar bilemiyorum. Devam eden mahkemelerde, içeride rakamlar her geçen gün artıyor... Her geçen gün yargı çok daha farklı belgeler elde ediyor. İşte Hrant Dink meselesinde bile son gelişmeler enteresan. İşin aktörleri ortaya çıkmaya başladı. Bunların sinir uçları tespit edilecek diye düşünüyorum.
 
İHMAL YOK KASIT VAR
 
Ramazan Akyürek ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Paralel Yapı’nın Dink cinayetindeki rolüyle ilgili iddialar var.
Ben hukukçu değilim ama ihmal diye bir şeyi görmem mümkün değil. O hadisede, kasti olarak işlenen bir cinayet var ortada. İhmalle ilgisi yok. Bu işin bağlantıları ortaya çıktıkca daha da aydınlanacak bu mesele.
Haziran seçimlerine yönelik bir kalkışma olabileceği iddia edildi? Güvenlik Yasası bununla mı ilgili?
Biz bazı şeyleri duyuyoruz, ama altından neler çıkacak görmemiz lazım. Gezi ile ilgili benzer şiddetli şeylerde artık bu ülkede devlet, iktidar bu işlere öyle çok sıcak bakmaz. Devlet kargaşaya müsaade etmez. Demokratik hak kullanacaksan bunu nasıl kullanılacağı bellidir. Yakıp yıkma vb. şu anda İç Güvenlik Yasası önümüzdeki birkaç hafta içinde çıkması halinde önleyici tedbirler olarak geliyor. Bunların gelmesiyle birlikte çok daha farklı bir Türkiye’ye gideceğiz.
 
Laf yetiştirme faizi düşür
 
Faiz direnişini sürdüren Merkez Bankası’nın paralel yapıyla bağı mı var?
 
Merkez Bankası’ndaki arkadaşlarımızın paralel yapıyla ilişkili olduklarına doğrusu ihtimal vermiyorum. Alttakımlarda bu tip insanlar var mıdır yok mudur? Bunların incelemesi yapılıyor. Fakat üst makamda karar alma mekanizmasındaki arkadaşlar için böyle bir şey söylemem. Böyle bir şey buraların bağımsızlık noktasındaki ilkeleriyle de çelişir. Ben cumhurbaşkanı olarak eleştirimi yaparım. Buna kimsenin de müdahale etme yetkisi yok. Ortada bir gerçek var, faizler düşmezse yatırıma şiddetle ihtiyacı olan Türkiye yatırım yapamaz. Nitekim bakın şu anda özel sektörün ciddi bir yatırım zaafı var. Yatırım yarışı yok, bir duraklama içindeyiz. Bizim burada hızlanmamız gerekiyor. Ekonomik krizin dünyada olduğu bir dönemde biz birşeye çok dikkat ettik. Neydi o? Yatırımları hiç kesmedik, eleştiri de aldı ama biz hiç hız kesmedik. Faizler düşerse bu yatırımlar devam eder. Bizim de şu anda hayat iksirimiz yatırımlardır. İşsizlik sorununu çözmek için buna ihtiyacımız var. Merkez Bankası sadece benim görevim enflasyon ve fiyat istikrarı derse, bir defa kendi görevini anlayamamış demektir. Merkez istikrar, büyüme ve kur hareketlerini takip etmek durumundadır. Ama sen sene içinde 3-4 kere enflasyonu revize etmeye kalkarsan burada bir yerde su kaçağı var demektir. Ama sen ne yapıyorsun, Cumhurbaşkanı’na ve aleyhte konuşanlara laf yetiştiriyorsun. Yarın ‘kur yine sıçradı’ diyecekler, tamam da tedbiri al. Bu konuda Merkez hassas ve tedbirli olmak zorundadır. Bu işi Batıcı güçlerin verdiği kararlara göre hareket etmekle sürdüremez, faiz lobisinin verdiği talimatlarla hareket edemez. Faiz lobisi alkışlıyor diye bir karar alamazsınız. Amerika’nın Japonya’nın Avrupa’nın faiz oranları ortadadır. Bütün bunlar ortadayken bize ne oluyor, bu kadar yüksek faiz? Eğer komisyonları falan katarsak, 14-15’lerin bile üzerine tırmanıyor.
 
BAKTIM AYNI DURUMDALAR
 
Erdem Başçı ile görüşecek misiniz? Merkez Bankası Başkanı ile kamuoyu önünde tartışmasanız diye bir görüş var.
 
Bu arkadaşı çağırıp konuşmadığımı kim söylüyor? Bugünlerde yine bir talebi var, çağırıp konuşacağız tabii. Ama onun bağlı olduğu sayın bakanla (Ali Babacan) bunu konuştuk. Ama bakıyorum ki aynı durumdalar. Şimdi burada bu uyarılar yapıldığı halde artık biraz kendine çekidüzen ver. Bakın çok ilginçtir ne dedi; “Ayın 4’ünde Para Kurulu’nu toplayıp faizin düşüşünü gözden geçireceğiz” dedi. Ne oldu, bir gün kala vazgeçti. Neymiş, enflasyonda beklenen düşüş olmamış. Birileri çıkıp farklı şeyler söylüyor. Ben de farklı şeyler söylüyorum. Ben mecbur muyum birilerinin söylediğini söylemeye? Ben diyorum ki, faiz sebeptir enflasyon da neticedir. Bu da benim tezim. O ise enflasyon sebeptir, faiz neticedir diyor. Nereye bağlıyor, enflasyona bağlıyor. Eğer enflasyon düşerse faizi düşürecekmiş. Bu demek senin yanlış yolda olduğunun alametidir... Bu milletle, girişimciyle, yatırımcıyla dalga geçmenin anlamı yok.
 
Merkez Bankası ile ilgili mevzuat değişebilir mi?
 
Şimdi o artık hükümetle ilgili bir konu. Hükümet bir adım atarsa ki biz de bazı şeyler söyleriz. Ben de birikimimle müşterek bir çalışma içinde olmak isterim.
 
Suriye’de oyuna gelmeyiz
 
Suriye’nin toprak bütünlüğü bundan sonra sözkonusu olabilir mi? Türkmenlerin durumu ne olacak?
Biz buralar bölündü, bölünüyor bunları arzu etmeyiz. Ciddi bir yönetim boşluğu olduğu ortada. Rusya ve İran’ın destekleriyle ayakta durmaya çalışıyor. Ciddi manada lojistik destek kaybediyor. Biz birilerinin planladığı şekilde uluslararası hukuka ters bir adım içinde olmak istemeyiz, böyle bir şey sözkonusu değil. Fakat batıda Bayırbucak Türkmenleri’nin hukukunu korumak gibi bir görevimiz sözkonusu. Suriye’nin bölünmesini arzu etmeyiz.
 
İmralı ile Kandil kopuk
 
Yapılan son açıklamalardan sonra çözüm sürecinde hangi aşamadayız?
 
Yalçın (Akdoğan) Bey ile yapılan toplantı ile Demirtaş’ın söyledikleri birbiriyle çelişiyor, ben örtüşen bir yan göremedim. Demirtaş adeta orada hükümeti hesaba çeker bir tavır içinde. Yani hükümet ona göre silahları bırakacakmış. Silahları bırakması gereken bölücü terör örgütü. Burada güvenlik güçlerimizin silah bırakma gibi bir şeyi olamaz. Onlar, güvenliğin ve huzurun teminatıdır. Fakat görünen o ki şu anda İmralı ile Kandil arasında ciddi bir kopukluk var ve ayrıca siyasi hareket olarak da parti içinde bir bölünmenin olduğu ortaya çıkıyor. İmralı’ya gidip gelenlerin yaptığı açıklamalara baktığımız zaman, İmralı silahların bırakılmasını istiyor. Fakat partinin başındaki zatın yaklaşımı çok daha farklı, o adeta “hükümetin uygulamasına bakacağız” diyor. Hükümetin uygulamasına ne bakacaksınız? Hükümet zaten çözüm sürecinin adeta garantörü.
 
İKİSİ BİRBİRİNİ TUTMUYOR
 
Kandil ayak mı diretiyor?
 
Şu anda Kandil ile İmralı’nın farklı olduğu çok açık, net ortada. Açıklamaları onları bağlar. Kandil’i de, HDP’yi de bağlıyor. İmralı kendi üstüne düşen görevi yapmış oluyor. Açıklanan 10 madde var, Demirtaş’ın açıklamaları var. İkisi de birbirini tutmuyor. Gelinen durum huzur ve güvenliğe tehdittir. Bunların her biri aktördür. Bunları görmezden gelemeyiz. Kim bu ülkede çözüm sürecinden yana, kim ülkenin huzuruna refahına destek vermek istiyor. Bunları gözden geçirmek gerekir.
 
Hükümet hangi istikamette devam edecek sürece?
 
Hükümet hangi istikamette devam ediyorsa öyle devam edecek. Bunu cumhurbaşkanlığı makamında olan bir kişi olarak konuşmuyoruz. Bu makama geldik diye çözüm sürecinin dışında değiliz. Hükümetle Genelkurmayımızla bunları zaten haftalık rutin toplantılarımızda görüşmek suretiyle sevk ve idare ediyoruz. Milli Güvenlik Kurulu’nda ve önümüzdeki hafta yapacağımız Bakanlar Kurulu toplantısında da zaten ağırlıklı konu bu.
 
Mısır tutukluları serbest bıraksın
 
Mısır ile ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye’nin beklentileri nedir?
 
Yeni bir açıklaması olmuş (Sisi’nin) ‘Türkiye bizim içişlerimize karışmasın’ diyor. Bir defa, bizim Mısır halkıyla en ufak sorunumuz yok. Burada yüzde 52 oyla gelmiş olan bir cumhurbaşkanına karşı darbe yapılmıştır. Biz de buna karşı sesimizi yükseltiyoruz. Şu anda bu tür gelişmeler dünyada tüm ülkeleri ilgilendirmektedir. Şu anda denilebilir mi, Rusya ile Ukrayna arasında bir süreç yaşandı. Ukrayna’ya karşı Avrupa Birliği, Amerika sessiz kalınabiliyor mu aynı şey Libya’da olduğu sessiz kaldılar mı? Oraya girip çıkmadılar mı? Mısır’ın içişlerine karışmayız. Demokratik taleplerimiz var. Burada zulüm içinde olan Mursi başta olmak üzere, siyasi tutukluların serbest bırakılması gerekir. Aynı zamanda bu insanlara siyaset yapma hakkı vermeleri gerekir. Bu Mısır’ın huzuru için gereklidir. Beklenti de budur. Şu anda ekonomik olarak büyük destekler alıyor olmasına rağmen, düzlüğe çıkmış değiller. Biz de arkadaşlarımıza “Alt düzeyde çalışmaya devam edebilirsiniz” diyoruz, bizim bu ülkeye pres yapma gibi bir düşüncemiz olmamıştır.
 
Beşiktaş’ı izlerim
 
Bir Fenerbahçeli olarak Beşiktaş’ın başarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Beşiktaş’ın bu başarısı her türlü takdirin üstündedir, rastgele alınmış bir galibiyet değil. Beşiktaş eze eze bir galibiyet aldı. Hele hele Dembaba’nın üst direkten dönen topu gol olsaydı o zaman çok daha neşeli olacaktı. Olayı farklı süsleyecekti. Netice çok daha iyi olurdu ama yine de Beşiktaş çok ciddi başarı elde etti. Başarılar diliyorum. Beşiktaş’ın Türkiye’de oynayacağı maçına gidip izleyebilirim.
 
Yeni Şafak