Erdoğan, işte böyle gençlik istiyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çekmeköy Belediyesi ve Marmara Üniversitesi tarafından ortak düzenlenen Siyer-i Nebi Yarışması Ödül Töreni'ne eşi Emine Erdoğan ile birlikte katıldı

Erdoğan, işte böyle gençlik istiyor
19 Nisan 2015 Pazar 11:30 tarihinde eklendi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çekmeköy Belediyesi ve Marmara Üniversitesi tarafından ortak düzenlenen Siyer-i Nebi Yarışması Ödül Töreni'ne eşi Emine Erdoğan ile birlikte katıldı
Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç ile Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in de katıldığı ödül töreninde konuşan Erdoğan, "Bu yarışmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Siyer-i Nebi Yarışması'na katılarak o eşsiz insanı, Peygamberimizi anlatan, o aşkı, ruhu, azmi içtenlikle yüreklerinde hisseden tüm eser sahiplerini kutluyorum, tebrik ediyorum" diye konuştu.
 
"MOLOTOF KOKTEYLİYLE DOLAŞAN GENÇLİK İSTEMİYORUZ"
 
Erdoğan, "Ellerine kalemi alarak, Nur Peygamberini, Güllerin Elçisini kağıda aktaran bu gençliği gördükçe ülkem adına, milletim adına ne kadar gururlandım bilemezsiniz. Biz işte böyle bir gençlik istiyoruz. Elinde döner bıçaklarıyla dolaşan bir gençlik istemiyoruz. Molotof kokteyliyle dolaşan gençlik istemiyoruz. Demir bilyeler atacak sapanlarla dolaşan gençlik istemiyoruz. Biz saygıyı, sevgiyi, özellikle de sevgili Peygamberimizin izinde bulan bir nesil istiyoruz. Kitabını, peygamberini bilen, inancını yaşayan, tarihine, kültürüne özellikle de vukufiyeti olan bir gençlik, bu ülkenin bekasının teminatıdır. Var olma sorumluluğunu, Allah'ın yeryüzündeki halifesi olma bilincini iliklerine kadar hisseden bu gençliği gördükçe gelecek için daha çok umutlanıyorum. Gençler, siz bizim gururumuzsunuz. Siz bu ülkenin, bu milletin, ümmetin göz bebeğisiniz. Allah gayretinizi mübarek kılsın. Niyetinizi menziline ulaştırsın" dedi.
 
"KUR'AN-I KERİM DERSLERİNİ, SİYER-İ NEBİ DERSLERİNİ OKULLARDA TÜM ÇOCUKLARIMIZIN ÖĞRENEBİLMELERİNE İMKAN SAĞLADIK"
 
Erdoğan, "Bir gün tüm faniler bu dünyadan çıkıp gidecek. Ebedi alemde bizi iki şey yalnız bırakmayacak. Biri imanımız, ikincisi dünyada yaptığımız ameller, hizmetler. Biz işte bu anlayışla hareket ederek Kur'an-ı Kerim derslerini, Siyer-i Nebi derslerini okullarda tüm çocuklarımızın öğrenebilmelerine imkan sağladık. Bunlar yasaklanmış mıydı? Yasaklanmıştı. Şimdi imam hatip okullarımızda böyle bir sıkıntı var mı? Yok. Orta, lise, hepsinde. Düz okullarda da yine aynı şekilde seçmeli olarak bu derslere girme imkanımız var mı? Var. Biz, siz gençlere güzel bir gelecek bırakmak, ülkemizi dünyada müstesna bir yere taşımak, milletimizin rızasını kazanmak için çabalıyoruz. Ama hepsinden öte Allah'ın rızasını kazanmaktır" diye konuştu.
 
 
"BUNLARA EN GÜZEL DERSİN VERİLECEĞİ MAHAL DEMOKRASİLERDE SANDIKTIR"
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençler başta olmak üzere milletin desteğinin her zaman yanlarında olduğunu da gördüklerini ve bildiklerini ifade ederek, "Ama birileri çıkıyor Kur'an'a meydan okuyor, birileri çıkıyor sevgili Peygamberimizin o yoluna, sünnetine meydan okuyor. Bunlar bunu yaparken ne yazık ki demokrasiden, özgürlükten bahsediyor. Herhalde bunlara milletimiz gereken dersi vakti geldiğinde, gerekli yerde verecektir. Bu ülkede kimse kalkıp da 'Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli' ifadelerine yasak getiremez, asla yasak koyamaz. Bu tür çevreler var mı? Var. 'Ezan seslerinden rahatsız oluyoruz' diyenler var mı? Var. Ben o zaman diyorum ki işte bunlara en güzel dersin verileceği mahal demokrasilerde sandıktır. Burada gereken dersin verilmesi lazım" diye konuştu.
 
"BİZİM DİNİMİZ İSLAMDIR, İSLAM"
 
Hazreti Muhammed'in veda hutbesinde "Ey müminler, size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir" dediğini de hatırlatan Erdoğan, "Bizler eğer rehberimizin izinden hakkıyla gidiyor olsaydık, coğrafyamızda bunca zulüm yaşanmaz, bunca kan akmaz, bunca gözyaşı dökülmezdi" dedi.
Irak'ta, Yemen'de, Suriye'de ve Libya'da Müslümanın Müslümanı öldürdüğünü belirten Erdoğan, tek farklarının mezhep olduğunu söyledi. Bir süre önce bir ziyarette bir ülkenin en üst düzeyde yöneticisine, "Benim dinim Sünnilik değil, inanıyorum ki sizin dininiz de Şia değildir" dediğini ifade eden Erdoğan, "Bizim dinimiz İslamdır, İslam. Olaya buradan bakmamız lazım. Biz burada belirleyici olarak dinimiz İslamı aldığımız zaman bu sapkınlıklardan kurtuluruz. Ama alamazsak bu felaketler devam edecektir. Şu anda 2 milyon insan misafirimiz. Bize geliyor Batı ne diyor; 'Çok başarılısınız, tebrik ederiz, 2 milyon insanı burada ağırlıyorsunuz'. Gelen para da onlardan 250 milyon dolar. Harcadığımız para 5,5 milyar dolar. Biz açık kapı politikasıyla bu bombalardan kaçan insanları dışarı etmedik. Niye? Biz bu sevgili Peygamberin ümmetiyiz de onun için. İnsanlık onun yolunu suya hasret canlılar gibi gözledi. Dünya içinde bulunduğu karanlıktan çıkmak için o kutlu Nebi'yi aşkla, özlemle, hasretle bekledi. Ondan önce insanlık ne yapacağını bilemez hale düşmüştü. Adaletsizlik, acı, kan, gözyaşı, zulüm her yeri sarmıştı. Tüm yeryüzü huzur, bereket, güvenlik derdine düşmüş, beşeriyet sevgiye, şefkate, merhamete aç bir hale gelmişti. Alemlerin Efendisi dünyayı şereflendirdiğinde her anlamda insan sömürüsü tüm hızıyla sürüyordu."
 
 
"TEL ÖRGÜLERLE AYRILMIŞ RUHLAR İSLAM DÜNYASINI SARMIŞ DURUMDA"
 
Erdoğan, bu coğrafyada, hiçbir dönemde kavmiyetçiliğin, mezhepçiliğin, zalimliğin bugünkü kadar prim yapmadığını belirterek, "Adını doğru koymak lazım, İslam dünyası bugün bir fetret dönemi yaşıyor. Suni sınırlar, parçalanmış kalpler, tel örgülerle ayrılmış ruhlar İslam dünyasını sarmış durumda" diye konuştu. "Zannetmeyin ki zulüm payidar olur, bu fetret dönemi ilanihaye devam eder" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Müslümanlar elbet Rahmet Peygamberinin yolunu, izini yeniden bulacak. Bu konuda hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Unutmayın, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Gençler, bu hadisi şerifi sindirmiş bir millet olarak, bir insanın ölümünü, bütün insanlığın ölümü olarak kabul ediyoruz. Hangi ad altında olursa olsun, bizleri bilinmeze, kaosa itmek isteyenlere karşı yekvücut olacak, buna dimdik karşı duracağız. Gazze'de, Suriye'de, Irak'ta, İslam adına, din adına kelleler, başlar kesiliyorsa, Müslümanın itibarına, şerefine her gün lekeler sürülüyorsa, onun mirasına layık olamamışız, ilkelerini sürdüremiyoruz demektir" Erdoğan konuşmasının ardından dereceye girenlere ödüllerini takdim etti. Ardından da Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nden ayrılarak Üsküdar Kısıklı'daki konutuna geçti.

DHA