Şu açık ve net; Erdoğan,  yeni yolculuğundaki kompartımanda, Gül'ü yanında  görmek istemiyor.

Bu, ihanet değildir, tercihtir. 

Ve, Erdoğan'ın buna hakkı vardır. 

Bu yol ayrılığı yeni değil,  geçmişi var.

Gezi olaylarındaki farklı yorumlar,  bu makas değişikliğinin görünen yüzü oldu.

Gül,  Erdoğan'ın söylem ve eylemlerinin karşısında oldu.

Erdoğan, "olayların arkasında dış güçler var" derken, Gül,  Norveç ziyaretinde, "olayların arkasında dış güç aramak SIĞLIKTIR" karşılığını verdi.

Bu bile tek başına, neyin ne olduğunu anlatmaya yeter bir durumdur.

Erdoğan çok güçlü,  o gücün karşısında takoz olmaya kalkanların sonu, bertaraf olmaktır. 

Gül, "partime döneceğim" diyerek hamle yaptı. 

Erdoğan'ın karşı atağı,  Ak Parti Olağanüstü Genel Kurulu'nu, Cumhurbaşkanlığı devir teslimin bir gün öncesine alarak karşılık verdi.

Bugüne değin hep hafta sonları yapılan genel kurul, ilk kez hafta içine alındı. 

Bu tavır,  Gül'e açık mesajdır.

Kartlar hala açılmadı, ama Erdoğan'ın elinin güçlü olduğu besbelli

Kim ne derse desin, AK Parti'de Erdoğan ne isterse o olur.

Gezi olaylarında, 17 Aralık'ta Erdoğan'ı tek başına bırakanların, bugün tek kelime söz söylemeye hakkı yok.

Erdoğan yoluna yeni isimlerle, nitelikli ve kimlikli gençlerle yürüyecek. 

Eski isimlerin emeklilik hayatları hayırlı olsun.