Ergenekon sanığından müthiş iddia

Birinci ''Ergenekon'' davasıyla birleştirilen Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılması dosyasının tutuklu sanığı Boğaç Kaan Murathan, ''Benim bildiğim kadarıyla Sedat Peker ile İlhan Selçuk'un arasında bir husumet yoktu'' dedi.

Ergenekon sanığından müthiş iddia
05 Aralık 2011 Pazartesi 18:38 tarihinde eklendi, 2.935 kez okundu.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Murathan, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in "1.Ordu Komutanlığı'nda tanıdığın kimse var mı-" sorusuna, "1.Ordu Komutanlığı'ndan 'Erdem' adında bir albayı tanıyorum. Otel sahibi olan arkadaşım Yaşar Babataş sayesinde tanışmıştık. Onun haricinde molotofkokteyli atma olayında itham edilen Bedirhan Şinal ve arkadaşlarını tanımam" diye cevap verdi. 
    
Tutuklandığı ilk günlerde, tutukluluk sebebini bilmediğini söyleyen Murathan, "Biz ilk olarak Metris Cezaevi'ne götürüldük. Ergenekon tutuklusu olduğumuzu bilmiyorduk, sonradan öğrendik" diye konuştu. 
    
Tutuklu sanık Bedirhan Şinal'ın "Molotofları Taksim'de bir gece kulübünde bana verdin mi-" sorusuna Murathan, "Bahsedilen gece kulübüne hayatım boyunca hiç gitmedim. Ben Anadolu yakasında oturuyorum, o nedenle daha çok Ortaköy'de bulunan gece kulüplerine giderdim. Ancak evlendiğim 2004 yılından sonra oralara da hiç gitmedim" dedi. 
    
Tutuklu sanık Mehmet Zekeriya Öztürk, iktidar ve AK Parti'nin yanında yer aldığını iddia ettiği basının kendisini infaz ettiğini, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisini siyasi malzeme haline dönüştürmesine müsaade ettiği" gerekçesiyle Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese hakkında reddi hakim talebinde bulundu. 
    
Duruşmaya verilen arada talebi değerlendiren heyet, Öztürk'ün, "somut bir delile dayandırmadığı için" talebinin reddi yönünde karar verdi. 
     
-Hayrettin Ertekin'in iddiası- 
     
Öte yandan, duruşmada tutuklu sanık Hayrettin Ertekin, avukatları aracılığıyla gazetecilere el yazısıyla yazdığı bir açıklama iletti. 
    
Ertekin, açıklamasında şunlara yer verdi: 
    
"Hastanede unutulmam ve benim taksi ile cezaevinin bulunduğu kampüs girişindeki jandarma nizamiyesine gelmem doğrudur. Taksi parasını benim cebimden ödediğim de yanlıştır. Üzerimde 175 TL yoktu. Ödemeyi jandarma komutanı 3 kişiden toplayarak taksiciye ödemiştir. Ben, kalp sintigrafı, film ve gerekli tetkikler için İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Bölümü'ne 2 defa götürülmüştüm. İkinci gidişimde bu olay vuku buldu. Jandarmaya söz verdiğimden hiç kimseye açıklama yapmadım. 
    
CHP Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Süheyl Batum, bu konuyu TBMM kürsüsünden dile getirmiştir. Anlatımları doğrudur. Benim avukatım dahi bu konuyu bilmemektedir. Habersiz bir açıklama yapıp yalanlaması düşündürücüdür. Belki de iyi niyetli olarak bilmeden birilerini korumuştur. Bu konuyu aynı gün koğuş arkadaşlarım, Jandarma Bölük Komutanı, hastane röntgen teknisyeni, plakası bende bulunan Düzceli taksi şoförü ve tanık olarak dinleteceğim ismi saklı 2 kişi bilmektedir."