Eski yazarından şok suçlama

Star yazarı Elif Çakır, üç yılını geçirdiği Taraf'ın genel yayın yönetmenini topa tuttu.

Eski yazarından şok suçlama
06 Eylül 2012 Perşembe 09:06 tarihinde eklendi.

 

Sen utanabilir misin Ahmet Altan!
 
Ahmet Altan, Alev Er ve Yasemin Çongar’ın liderliğinde “taraf olmayan bertaraf olur” sloganıyla yayın hayatına başlayan Taraf ekibinin arasına ben de katıldım.
 
Türkiye’nin demokrasi rayına oturabilmesi adına önemli bir yere sahip olduğuna, hiçbir baskıdan tehditten korkmayan, bunlara aldırış etmeyecek kadar cesur insanların toplandığı bir yer olduğuna inanarak... 
 
Bu ülkede kimsenin yaptığını artık yanına kâr bırakmayacak ve tüm kurumlarıyla demokrasinin işletildiği, kimsenin inancından, kimliğinden, ırkından, fikrinden dolayı  ötekileştirilmeyeceği özgür bir Türkiye hayalini kuran insanların toplandığı bir yer olduğunu düşünerek... 
 
Uzun lafın kısası, Kürt’üyle Türk’üyle, dindarıyla laikiyle, Ermenisi’yle Yahudi’siyle, Alevi’siyle Sünni’siyle birlikte yaşayacağımız bir ülke neden olmasındı?
 
***
 
İşte o Taraf’ta üç yılı aşkın bir süre “çorbada tuzum olsun” diyerek yazdım. Ama şimdi bu “Taraf” o “Taraf” değil. Beş yılda mutasyona uğradı sanki. Birileri genetiğiyle oynadı ve uzunca zamandır karşımızda bambaşka bir gazete var... 
 
Orhan Miroğlu’nun artık tarafta yazmayacağını biliyorsunuzdur.
 
Aylardır ötekileştirerek, görmezden gelerek, yazılarını saklayarak psikolojik baskı uygulatan Ahmet Altan “vuruş ve karakter” fazlalığının arkasına sığınarak Orhan Miroğlu’nun “PKK’nın yaptığı dezenformasyona ilişkin sert eleştiriler” içeren yazısına sansür uyguladı, yayınlamadı.
 
Dün de Taraf’ın başyazarı Altan “Sansür ve Taraf” başlığıyla bir yazı kaleme aldı ve gazetesinde “kutsal kişiliklerine” dokundurtmamak için çalıştırdığı “altın makası”ını dokunduğu kişilerin gözlerinin içine baka baka “bu gazetede hiçbir zaman sansür olmadı” yalanını söyledi.
 
Buradan kendisini utandırmak istemiyorum ama telefon açarsa kendisine bir değil, beş değil kaç sansür uyguladığını bir bir anlatırım.
 
Orhan Miroğlu meselesi “vuruş ve karakter, sansür”e indirgenecek kadar basit bir mesele değil. Miroğlu da zaten bu yaşadığının bardağı taşıran son damla olduğunu, Taraf’ın miadını doldurduğunu söyledi.
 
Orhan Miroğlu, artık neredeyse PKK’nın sözcüsü konumuna gelen Taraf’ın aksine  PKK’nın şiddetine açıkça tavır koyan, PKK’nın uyguladığı şiddetin meşru Kürt halkının haklarıyla bağdaşmadığını dolayısıyla sol ve liberal çevrelerin PKK’nın silahlı mücadelesine sunduğu toleransların PKK’yı cesaretlendirdiğini yazıyordu.
 
Miroğlu, Kürt halkının çocuklarını dağa çıkması için kuryelik yapan BDP’lilere “dağda sizin çocuklarınız ölmüyor, niye sizin çocuklarınız dağda değil” diye soruyordu; “dağa destan” yazıp eli silahlı teröristlere “iyi çocuklar” demiyordu.
 
“Müslümanlar ve üç seçimdir oy verdikleri AK Parti’yi alın bir tarafa koyun, Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesinden geriye ne gelir Allah aşkına?” diyerek sürekli AK Parti düşmanlığı yapanlara “Kemalist ve büyük katliamlara hedef olmuş Kürt halkını yönetenlerin vicdanına dönüp neden bir şey söylemiyorsunuz?” hatırlatmaları yapıyordu.
 
Ahmet Altan, iki gündür ekranlarda konuşan Miroğlu’nun sözlerine açıklama getirmek yerine, yandaş medyayı sansürcülükle suçladı, “iktidar sahiplerinin karşısında sebilhane bardağı gibi dizilenler” diyerek, kendisinin başka “iktidarlar” karşısında nasıl secdeye vardığının üzerini kapatmaya çalıştı.
 
Altan’ın yazısını acı bir tebessümle okudum. Özellikle “sansür uygulayacak olsaydık, Miroğlu’nun Şerafettin Elçi’yle ilgili yazdığı yazıya uygulardık. Beni en çok utandıran yazıdır” dedi.
 
Miroğlu’nun 9 Şubat 2012 tarihindeki “Kürdistani Şerafettin” başlıklı yazısını biliyorum. “O yazıdan utanıyorum” sözlerini okuyunca Miroğlu’nu aradım.
 
Orhan ağabey “Şaşırmamak lazım Elif! Son iki yıldır Taraf’ın yayın çizgisi PKK’nın şiddetini görmezden gelen ancak sürekli başbakanı ve hükümeti hedef alan bir kampanyaya dönüştü. O kadar ki, Altan Gaziantep katliamını dahi hükümeti eleştirmeden yazamadı. Şerafettin Elçi’ye gelince: Elçi bir röportaj verdi ve PKK’nın kendi halkını katletmesine ‘hainleri öldürüyor’ PKK içinde ve dışında binlerce sivilin, aydının, siyasetçinin öldürülmesinin sebebi ihanettir’ diyerek sahip çıktı. Elçi’nin bu sözlerine Türk ve Kürt aydınları suskun kaldılar. Saygı duyduğum bir isim olmasına rağmen bu dehşetengiz sözlere karşı çıkmaktan kendimi alıkoyamadım. İki aydır işkence yapmaktan suçlanan polis memurunun yakasına yapışan Altan, PKK sadece hainleri öldürür diyen Elçi’ye vicdanın sesini dinleyerek cevap veren benden utanç duyuyor. Bu sabah o yazıyı okuyunca Altan’a ‘Sana acıdım. PKK bundan sonra öldüreceği her ‘hain’e senin için de bir kurşun sıkacaktır’ diye bir mesaj attım. Altan’ın o yazısını bir bir Kürt aydını olarak Türk aydınları adına da üzülerek okudum” dedi.
 
***
 
Ahmet Altan utanç duyuyormuş. Neden? PKK’nın yaptığı katilamları meşru gören ve “hain” olarak niteleyen Şerafettin Elçi’ye “Bu sözleri söylerken vicdanın sızlamıyor mu” diye soran Miroğlu’ndan.
 
Tam da bunun için Orhan Miroğlu için “artık mutasyona uğrayan ve PKK’nın sözcüsü konumuna gelen Taraf”tan ayrılmak bir kayıp değil asla... 
 
Sorun AK Parti’nin ne olursa olsun iktidardan gitmesi mi, gerekirse bir terör örgütüne destek bile verilebilir. PKK ortalığı kana bulamış, Kürt ya da Türk, 100 milyon nüfuslu Türkiye’nin 65 milyonu öldürülmüş kimin canı yanar?
 
Nasıl olsa mevzubahis AK Parti’yi iktidardan düşürmekse, gerisi teferruat...    
 
Elif ÇAKIR / STAR GAZETESİ