"Fransızlar sesini yükseltsin"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Sarkozy'nin Fransası, parlamentoda tarih yazmaya kalkışarak çok tehlikeli bir sürecin kapısını zorlamaktadır. Onun için biz Türkiye olarak, Fransa'da filizlenmekte olan bu zehirli sarmaşığın daha fazla sulanmaması için Fransız dostlarımızın, Fransa halkının sesini yükseltmesini bekliyoruz'' dedi.

Fransızlar sesini yükseltsin
30 Ocak 2012 Pazartesi 21:49 tarihinde eklendi, 1.041 kez okundu.

Recep Tayyip Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında vatandaşlara seslendi. 
    
Büyük umutlarla ve büyük heyecanlarla girilen 2012 yılının ilk ayının yoğun bir tempoyla yaşandığını ve geride bırakıldığını belirten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ocak ayı içinde yine hummalı bir çalışma içerisinde olduklarını, Türkiye'nin kalkınması, milletin refahının artması, bir önceki yıl elde edilen istikrarlı büyüme periyodunun ve başarıların sürdürülmesi için yoğun bir gayret gösterdiklerini ifade etti. 
    
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan kararına ilişkin Fransa'da alınan kararı da değerlendirdi. Fransa Ulusal Meclisinin ardından Fransa Senatosunda da bir oylama yapıldığını hatırlatan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti: 
    
"Maalesef, tarihte aydınlanmanın öncüsü olmakla övünen bir devlet, bugün karanlık ortaçağ zihniyetinin hortlamasına öncülük ediyor. İkinci dünya savaşından sonra, Avrupa içinde bir daha çatışma yaşanmaması için birlik kurmayı esas alan Fransa, bugün ayrımcılığın, ırkçılığın, çatışmanın dilini kullanıyor. Aydınlanma Çağı'ndaki Fransa, aklı merkeze alan bir Fransa'ydı. Sarkozy dönemindeki Fransa ise dogmaları, önyargıları, hezeyanları temel alıyor. 
    
Biz bu konuda söylenecekleri daha önce söyledik, Fransa'ya gerekli uyarılarımızı yaptık. 'Parlamentoların görevi tarih yazmak değildir' dedik. 'Bu işi tarihçilere, bilim adamlarına havale edelim' dedik. Ne var ki Sarkozy, yaklaşan seçimlerde birkaç bin oy devşirme uğruna, Avrupa değerlerini ayaklar altına almaktan çekinmemiştir. 
    
Daha önce de söyledim, Fransa Ulusal Meclisinde ve Senatoda kabul edilen bu teklif, bizim için tamamen yok hükmündedir. Sarkozy'nin Fransası, parlamentoda tarih yazmaya kalkışarak çok tehlikeli bir sürecin kapısını zorlamaktadır. Onun için biz Türkiye olarak, Fransa'da filizlenmekte olan bu zehirli sarmaşığın daha fazla sulanmaması için Fransız dostlarımızın, Fransa halkının sesini yükseltmesini bekliyoruz. Bu aşamada, yasa teklifine karşı oy kullanan senatörlerin, Anayasa Konseyine başvurmaları için gerekli girişimleri sürdürüyoruz. İnanıyorum ki, Fransa'daki aklıselim, Sarkozy'nin öncülük ettiği bu ırkçı ve ayrımcı gidişata, bu Türkiye düşmanlığına dur diyecektir. Türkiye büyük bir ülkedir ve büyüklüğüne yakışır bir şekilde hareket edecektir. Gelişmenin seyrine göre tavır takınacak, yaptırımlarımızı etaplar halinde uygulamaya koyacağız." 
    
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle: 
    
-Türkiye'nin ekonomisini büyütmek, itibarını arttırmak, bizim için milli bir davadır. Bizim cumhuriyetçiliğimiz, bizim vatan sevdamız, millet sevdamız bunu gerektiriyor. 
    
-Biz başkaları gibi, vatan sevdası adına, mikrofonlar ve kameralar önünde sözlü şov peşinde değiliz. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. 
    
-Bizim şovumuz eserlerimizdir. Bizim şovumuz Türkiye'nin dört bir yanında tıkır tıkır işleyen şantiyelerdir. Bizim şovumuz 81 vilayetimizde inşa ettiğimiz toplu konutlardır. Barajlar, duble yollar, hastaneler, okullardır. 
    
-2013'ün 29 Ekiminde MARMARAY'ın devreye girmesiyle, İstanbul trafiği önemli ölçüde rahatlayacak; ciddi bir akaryakıt tasarrufu sağlanacak ve en önemlisi de ciddi ölçüde zaman tasarrufu sağlanmış olacak. 
    
-Proje tamamlandığında, Üsküdar-Sirkeci arasındaki mesafe sadece 4 dakikaya inmiş olacak. Söğütlüçeşme'den Yenikapı'ya 12 dakikada, Bostancı'dan Bakırköy'e 37 dakikada, Gebze'den Halkalı'ya 105 dakikada ulaşmak mümkün hale gelecek. 
    
-Şu anda benim Konyalı vatandaşım, kardeşim, Eskişehirli vatandaşım, kardeşim bugün nasıl ki hızlı tren hizmetinden, bu konforlu ulaşım imkanından yararlanıyorsa, aynı şekilde, 10 yıl içerisinde Karslı hemşehrilerim, Antalyalı hemşehrilerim, Diyarbakırlı hemşehrilerim, Edirneli hemşehrilerim de bu nimetten yararlanacaklar. 
    
-Biz, ham hayaller peşinde koşmuyoruz. Yapamayacağımızı vaat etmiyoruz. Hayalleri gerçeğe dönüştürüyoruz. İnşallah, demiryolu ve karayolu ulaşımında, Türkiye'yi Avrupa'da parmakla gösterilen bir ülke haline getireceğiz. 
    
-İnşallah, cumhuriyetimizin 100'üncü yılına, yani 2023 yılına kadar, doğudan batıya, kuzeyden güneye 10 bin kilometre hızlı demiryolu, 4 bin kilometre de konvansiyonel demiryolu yapacağız. 
    
-Bizden önceki hükümetler, demiryollarının yapımı için bir çivi dahi çakmazken, milletimizin yüksek hızlı tren özlemini kursaklarda bırakırken, biz demiryollarını milli bir dava olarak kabul ettik. Bunun gereğini yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. 
     
-Öğretmen atamaları- 

     
-Şubat ve ağustos aylarında öğretmen alımlarını gerçekleştireceğimizin müjdesini vermek istiyorum. Ancak esas alımları şubat ayından ziyade ağustos ayında gerçekleştireceğiz. 
    
-İktidarımızdan önce, eğitim, bir siyasallaşma aracı olarak görülüyor ve geçmiş hükümetler bu kadroları siyasal amaçları doğrultusunda kullanıyorlardı. Biz, eğitimin önündeki en büyük tehlikelerden birinin siyasallaşma olduğuna inandık. Bu inançla, diğer pek çok alanda olduğu gibi, öğretmen atamalarında da objektif kriterleri benimsedik. Suiistimale, kayırmacılığa, partizanlığa son verdik. 
    
-Bizim için eğitim, her şeyin önünde geliyor. 
    
-Eğitim alanında yaptıklarımızın tamamını sıralamaya başlasak bir değil, birkaç Ulusa Sesleniş programı gerekir. 
    
-12 Eylül 2010 Halkoylaması, yargı için bir milat niteliği taşıyor. Bu, doğrudan doğruya milletimizin tasdikiyle, halkımızın onayıyla gerçekleştirilmiş bir hukuk reformudur. Bunu aziz milletimiz başardı. Yani, sizler başardınız. Yargıya millet eli değdi. Yargı, bir hizbin, dar bir anlayışın, bir grubun arka bahçesi olmaktan çıktı, milletin yargısı haline geldi" 
    
-Tutukluluk meselesine ilişkin yeni bir çerçeve çizdik. Tutuklamanın alternatifi olarak, adli kontrol tedbirinin kapsamını genişletiyoruz. Ayrıca, tutuklama kararının verilmesini zorlaştırıyoruz. Kuvvetli suç şüphesi, tutuklama nedenlerinin varlığı, tedbirin ölçülü olup olmadığı artık güçlü şekilde gerekçeli olacak. 
    
-Özel yetkili mahkemelerde savunma hakkının kullanımını genişletiyoruz. 
    
-Türkiye ileri demokrasi alanında mesafe aldıkça, Türkiye'nin sosyal ihtiyaçları gerektirdikçe, hukuksal reformlar da kesintisiz bir biçimde sürecektir.