Genelkurmay Başkanı'ndan önemli açıklamalar

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Efes tatbikatında yaptığı açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetleri daima sorunların öncelikle diyalog yolu ile çözümünden yana olmuştur.

Genelkurmay Başkanından önemli açıklamalar
31 Mayıs 2016 Salı 14:09 tarihinde eklendi.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Efes tatbikatında yaptığı açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetleri daima sorunların öncelikle diyalog yolu ile çözümünden yana olmuştur. Ancak Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülkemiz ve bölgenin huzur ve güvenliğini bozan ihlallere duyarsız kalması, bunlara müsaade etmesi beklenemez. Türk Silahlı Kuvvetleri bölgemizde ve dünyada, barış ve istikrarın sağlanması için kurulan ittifaklara da destek sağlamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki ittifaklar kurulurken verilen sözler ve varılan mutabakatlar, karşılıklı bir ahittir" dedi.
 
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, TSK'da tarafından Efes Birleşik Fiili Atışlı Tatbikatı'nda açıklamalarda bulundu.
 
Genelkurmay Başkanı Akar, yaptığı açıklamada güçlü ordunun temel vasfının savaşı başlamadan bitirmek olduğunu söyleyerek, "Öncelikle ifade etmek isterim ki; bir orduyu güçlü yapan en önemli unsur; nitelikli insan gücüdür. Bunu sağlayan da şüphesiz eğitimdir. Askeri eğitim ve öğrenim süreci içinde tatbikatlar, eğitimin zirve noktalarıdır. Zaten Atatürk'ün de ifade ettiği gibi; “Harpte başarı sağlamak için askerlerin ve subayların savaşta sahip olmaları gereken vasıf ve üstünlüklerin barışta onlara kazandırılması' gerekir. Diğer bir ifade ile 'Barışta ter dökmeyen, savaşta kan döker.' Risk ve tehditlerin sürekli değiştiği günümüz güvenlik ortamında, ülkemizin her türlü tehlikeden uzak tutulabilmesi, diğer millî güç unsurlarının yanı sıra, Türk Silahlı Kuvvetlerinin de güçlü olmasını zorunlu kılmaktadır. Ancak güçlü bir ordu; etkin, caydırıcı ve saygın olabilir. Bir ordu için en büyük başarı savaşlarda zaferler kazanmaktan ziyade, savaşa meydan vermemektir. Çünkü yine Atatürk'ün dediği gibi; 'Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.' Bu nedenle, güçlü bir ordunun esas varlık sebebi; barış ve kriz dönemlerinde caydırıcılık sağlamak, savaşı başlamadan bitirmektir. Bu anlayışı en veciz bir şekilde atalarımız 'Hazır ol cenge, ister isen sulh-u salah.' diyerek ifade etmişlerdir" dedi.
 
"GÜNÜMÜZÜN HAREKÂT ORTAMI KARMAŞIK VE ÇOK BOYUTLUDUR"
Akar, birçok dost ve müttefik ülke ile Türkiye'nin birlikte ortak bir terör sorunu olduğunu dile getirerek şunları kaydetti, "Dost ve müttefik ülkeler olarak benzer tehditlerle mücadele ediyoruz; hepimiz terörizm, sınır güvenliği, yasadışı göç ve benzeri güvenlik sorunlarıyla karşı karşıyayız. Bunun yanı sıra, günümüzde vekâlet (proxy) savaşlarının modern ve güncel uygulamalarını da görmekteyiz. Böyle bir dönemde icra edilen bu tatbikat; birliklerimizin ve personelimizin birbirini tanıması, eğitim ve tecrübe paylaşımı için uygun bir ortam oluşturmuştur. Bu ve benzeri tatbikatların, katılımcı ülkelerin birlikte çalışma ve harekât icra etme kabiliyetine büyük katkı sağladığı ve sağlayacağı da aşikârdır. EFES Tatbikatının başka bir yönüne daha değinmek istiyorum. Günümüzün harekât ortamı karmaşık ve çok boyutludur. Bu ortam millî güç unsurlarının birbirlerini tamamlayacak ve destekleyecek şekilde kullanılmasını diğer bir ifade ile 'kapsamlı yaklaşımı' zorunlu kılmaktadır. Harekâtın başarısı, harekât ortamındaki asker ve sivil bütün kurum ve kuruluşların işbirliği, diyalog ve koordinasyon içinde çalışmasına bağlıdır. Bu tatbikatta; 'kapsamlı yaklaşım' da sivil kamu kurumları, hükümet dışı organizasyonlar ve medya temsilcilerinin katılımıyla başarıyla uygulanmıştır."
 
"GÜVENLİĞİMİZİN GERÇEK TEMİNATININ İSE TEKNİK VE TEKNOLOJİNİN ÜRETİLMESİ OLDUĞU DÜŞÜNÜLMEKTEDİR"
 
Akar, şöyle devam etti, "Türk Silahlı Kuvvetleri, en öncelikli görevi olarak, terörle mücadele harekâtını, siyasi direktif doğrultusunda büyük bir azim ve kararlılıkla sürdürmektedir. Asker, polis, korucularımızın omuz omuza ve ölürsem şehit, kalırsam gazi inancıyla yürüttüğü bu mücadelede hiçbir sivil ve masum vatandaşımızın zarar görmemesi için azami gayret ve dikkat sarf edilmektedir. Mücadelemiz, etnik ve mezhep ayrımı yapmadan tüm vatandaşlarımızın güvenliği sağlanana ve terör bitene kadar devam edecektir. Bu vesileyle, aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor, değerli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri, karada, denizde ve havada ülke sınırlarımızın güvenliğini sağlamak için gerekli her türlü tedbiri almaktadır. Yasadışı sınır geçişlerini engellemek maksadıyla özellikle Suriye ve Irak hudutları ile Ege Denizi'ndeki birliklerimiz ve varlığımız; personel, teknoloji ve kaynaklar bakımından takviye edilmiştir. Ülkemizin güvenliğini doğrudan ilgilendiren ve sınırlarımızın hemen ötesinde meydana gelen gelişmeler de yakinen takip edilmekte ve her türlü tedbir alınmaktadır. Bu operasyonel faaliyetlerimizin yanı sıra; Askerî yeteneklerimizi, sistemik ve sistematik bir şekilde bulunduğumuz çağa ve koşullara uyumlu hâle getirmek ve her yönüyle millî bir ordu olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonunu öncelikle yerli imkânlarımızla gerçekleştirmek hedeflenmektedir.
 
Ancak her türlü teknik ve teknolojinin kazanılmasının ötesinde, güvenliğimizin gerçek teminatının ise teknik ve teknolojinin üretilmesi olduğu düşünülmektedir. Bu hedef doğrultusunda; Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç ve sorunları, harp sanatı ile harp silah, araç ve gereçlerindeki gelişmeler, kaynak ve personel miktarındaki azalmalar ve bölgemizdeki krizlerden alınan dersler çerçevesinde geliştirilen 'TSK-2033 Türk Silahlı Kuvvetleri Kurumsal Gelişim Projeleri'ne yönelik çalışmalarımız da yoğun bir şekilde devam etmektedir."
 
"TSK DAİMA SORUNLARIN ÖNCELİKLE DİYALOG YOLU İLE ÇÖZÜMÜNDEN YANA OLMUŞTUR"
Üstün nitelikleri haiz kahraman ve fedakâr personeli ve milli kaynaklarla her geçen gün daha da geliştirilmekte olan imkân ve kabiliyetleri ile etkin, caydırıcı ve saygın bir ordu olan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin öncelikli hedefi; ülkemizde, bölgemizde ve dünyada güvenlik, huzur, barış ve istikrara katkı sağlamaktır. Türkiye, komşularıyla dostane ilişkiler geliştirilmesi ve sorunların çözülmesi için diplomatik ve askerî iletişim kanallarını her zaman açık tutmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri daima sorunların öncelikle diyalog yolu ile çözümünden yana olmuştur. Ancak Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülkemiz ve bölgenin huzur ve güvenliğini bozan ihlallere duyarsız kalması, bunlara müsaade etmesi beklenemez. Türk Silahlı Kuvvetleri bölgemizde ve dünyada, barış ve istikrarın sağlanması için kurulan ittifaklara da destek sağlamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki ittifaklar kurulurken verilen sözler ve varılan mutabakatlar, karşılıklı bir ahittir. Türk Silahlı Kuvvetleri; gücünü sadece sahip olduğu silahların cins ve miktarından değil, bağrından çıktığı asil milletimizin ordusuna duyduğu güven ve sevgisinden almaktadır. Sahip olduğu tarihi ve kültürel değerlerin bilincinde olarak Türk Silahlı Kuvvetleri, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı ile şehit kanlarıyla sulanmış, bayraklaşan vatan topraklarının bütünlüğünün ve güvenliğinin teminatı olmaya devam edecektir. Bu tatbikatı planlayan ve başarılı bir şekilde icra edilmesini sağlayan, üstün bir gayret ve disiplin anlayışı ile tam bir koordinasyon içinde çalışan; katılımcı ülke personelini, sivil kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerini ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını kutluyor, kendilerine teşekkür ediyorum. Tatbikatı izlemek üzere aramızda bulunan başta Zatı Devletleri olmak üzere tüm konuklarımıza ve dost ve müttefik ülkelerin temsilcilerine de katılımlarından dolayı saygı ve şükranlarımı sunuyorum.

DHA