Gizli tanıktan yeni iddialar

Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde 18 Nisan 2007'de 1'i Alman 3 kişinin boğazlarının kesilerek öldürülmesiyle ilgili davanın 71'inci duruşmasında, hem sanık hem de gizli tanık olan İlker Çınar'ın dinlenmesine devam edildi.

21 Mayıs 2013 Salı 20:28 tarihinde eklendi.

Çınar, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kurulduğu iddia edilen Türkiye Ulusal Strateji ve Harekat Dairesi'nin (TUSHAD) talimatıyla misyonerler arasına girmek için kağıt üzerinde Hıristiyan olduğunu, 2005 yılında saha çalışması yapmak için tekrar Müslüman olduğunu ileri sürdü.

 
Malatya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma öncesi, Adliye önünde geniş güvenlik önlemleri alındı. Sabah erken saatlerde, Adliye'ye getirilen sanıklar, jandarma ekipleri tarafından tutuklu girişinden içeri alındı. Duruşma, sanık ve müdahil avukatların yerlerini almasıyla başladı.

Davanın bugünkü 71'inci duruşmasında, davanın hem sanığı hem de gizli tanığı olan İlker Çınar'ın görüntüsü net olmadan, sesi salona verilerek dinlenmesine devam edildi. 7 günden bu yana mesai saatleri içinde aralıksız ifade veren Çınar, yayınevi cinayetlerine ilişkin yine birçok iddiada bulundu.
 
Zirve Yayınevi cinayetlerinin, TUSHAD bünyesindeki 3. Hücre yapılanması tarafından işlendiğini öne süren Çınar, Malatya eski Jandarma Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger ve ekibinin katliamı planladığını iddia etti. Cinayetler öncesi düzenlenen çalıştaylarla misyonerlerle ilgili sahte belgeler üretildiğini, bunlarda Genelkurmay Başkanlığı ve devletin manipüle edildiğini savunan Çınar, böylece 18 Nisan 2007'de işlenen cinayetlerin 27 Nisan 2007 e-bildirisine malzeme yapıldığını vurguladı.
 
Davanın sanıklarından emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un, kendisine yönelik iddialarına da değinen Çınar, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmak için ifade verdiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını anlatarak, "TUSHAD ve bunun gibi örgütler, hükümetleri kontrol altına almaya çalıştı. Bunu yapamayınca itibarsızlaştırmaya ve yıkmaya çabaladı. Bu yapılar, kendilerini TSK gibi gösterip hedef şaşırtmaktadırlar. Benim derdim TSK değildir, TSK içine sızmış yapılardır" dedi.
 
TSK'da işe başlama tarihiyle ilgili 6 Mayıs 2011'de gönderdiği cevap yazısına dikkat çeken Çınar, "Orada, işe başlama tarihim 28 Ağustos 1992 ama Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın 25 Mayıs 2011 tarihli hizmet belgesinde ise işe giriş tarihim 26 Ağustos 1992'dir. İkisi de aynı kurum. Genelkurmay Başkanlığı'na TUSHAD ilk sorulduğunda 1999'dan sonra böyle bir yapının olmadığı söyleniyor. İkinci yazıda 1999'dan önce de olmadığı söyleniyor. Bir defa daha sorsak hiç olmadı diyecekler" ifadelerini kullandı.
 
İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi araştırma görevlisi sanık Ruhi Abat'ın, jandarmanın haber elemanı olmamasına ilişkin sanık ifadelerine de değinen Çınar, "Abat, haber elemanı olmayabilir ancak TUSHAD koordinasyonundaki Beyaz Kuvvetler Komutanlığı'nın personelidir" dedi.
 
Mehmet Ülger'in, "Ruhi Abat benim dini görevlerimi yerine getirmem için vardı" şeklindeki ifadesinin de gerçeği yansıtmadığını anlatan Çınar, Ülger'in demagoji yaptığını söyledi. İlker Çınar, "Sanık Murat Göktürk her şeyi açıklayacaktı, ekarte ettiler" diye konuştu.

DHA