Ne olacak şimdi?

 

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’na aday olursa, ki olacak, ardında nasıl bir Ak Parti bırakacak.

Daha doğrusu, Ak Parti’yi kime emanet edecek?

‘’İnlerine gireceğim’’ dediği ‘’paralel yapı’’ savaşının komutanlığına kimi getirecek?

Bence, Ahmet Davutoğlu o isim.

 

Peki, Cumhurbaşkanı Gül ne olacak?

Bu sorunun yanıtı, Gül’ün ‘’Siyasetle ilgili gelecek planım yok’’ sözünün içinde saklı.

Bu demek değil ki, Gül, Cumhurbaşkanlığı sonrası evine çekilecek, torun sevecek.

Ak Parti içinde bir görev alacağını sanmıyorum.

Ya parti kurar ya da mevcut bir partiye monte olur.

Peki, kardeşler arasına ne girdi de böyle oldu.

 

Gezi olaylarında Cumhurbaşkanı Gül’ün ‘’yumuşak’’ üslubu ve Gezicilerin sırtını sıvazlayan tavrı, Erdoğan’ı üzdüğü biliniyor.

Ama çok daha yakın bir tarihte, Norveç’te Gül’ün, ‘’Türkiye’deki olayların arkasında dış güçler aramak, üçüncü dünya söylemi’’ sözleri, Erdoğan’ın her yerde altını çizdiği, ‘’Dış güçler Türkiye’yi karıştırmak istiyor’’ iddiasına yanıttı.

Geçen hafta TÜSİAD’ın toplantısına katılıp, Erdoğan’ın ‘’hasım’’ ilan ettiği TÜSİAD üyelerine,
‘’Herkes işine baksın’’ deyip omuz vermesi, Erdoğan’la Gül arasındaki düşünce boşanmasının mahkeme ilamı gibiydi.

Kim ne derse desin, Ak Parti demek, Erdoğan demek.

Parti içinde bu güç karşısında direnebilecek kimse yok.

O kişi Abdullah Gül olsa bile.