Günleri mezar kazmakla geçiyor

İstanbul'daki mezarlıklarda 158 kişi mezar kazmakla görevli. Kentte günde 250'ye yakın kişi toprağa veriliyor.

Günleri mezar kazmakla geçiyor
29 Mart 2012 Perşembe 12:00 tarihinde eklendi, 2.206 kez okundu.

 

Ailelerinin rızkını kazanmak için bu işi yapan işçiler, arkadaşları arasında 'mezarcı' olarak anıldıklarını söylüyor.

Onları en çok üzense genç yaşta vefat edenleri anne-babalarının gözü önünde toprağa vermek.
Mezarlıklarda çalışan mezar kazıcıları, şehrin gürültülü temposundan uzakta sıra dışı bir mesleği icra ediyor.

Nafakalarını mezarlıklardan kazanan işçiler, en çok çocuk ve genç insan cenazelerinden etkilendiklerini belirtiyor. Zincirlikuyu Mezarlığı'nda mesai sabah 08.00'de başlıyor. İşçiler, mezarlık içindeki 20 metrekarelik konteynerde iş elbiselerini kuşanıyor önce.

Kural gereği ilk gelen çayı demliyor. Bardaklar yıkanıyor servis için. Mütevazı bir kahvaltı eşliğinde yapılan kısa sohbetin ardından 'çavuş' adıyla anılan kıdemli personel, o gün gelecek olan cenazelerin listesini ve nerelere defin yapılacağını paylaşıyor meslektaşlarıyla. Mezar kazıcıları kazma küreklerle kazacakları alana doğru yola çıkıyor.
 
Zincirlikuyu, İstanbul'un büyük mezarlarının başında geliyor. Yetkililer, mezarlıkta yeni yer olmadığını, işçilerin daha önceden satın alınan yerleri kazdığını aktarıyor. Haftada bir gün izin yapan kazıcılar, defin işlemi sırasında herhangi bir ücret almıyor. Mezar yeri açmak, güç kuvvet kadar tecrübe de gerektiriyor. Kazıcılar, her mezarın 2 metre boyunda, 80 santim genişliğinde olması gerektiğinin altını çiziyor. Dini hassasiyetlere de dikkat edilmesi gerekiyor. Besmele çekmek, cenazenin sırtına yumuşak toprak koymak, kıbleye çevirmek, üzerine tahtaları düzgün yerleştirmek gibi detaylara dikkat etmek gerekiyor. Her gelen tabut, mezarlığa yeni bir hüzün getiriyor. Mezar kazıcıları, işleri bittikten sonra bir köşeye çekilip onlar için bu sahneler artık sıradan bir durum olsa da zaman zaman onlar da kapılıyor bu duygu seline. Kazı, gözyaşı ve yorgunluğun ardından akşam saat 16.30'da bitiyor mesai.
 
Akrabasının tavsiyesi üzerine mezar kazmaya başladığını söyleyen 45 yaşındaki İsmet Dedeoğlu, 5 yıldır bu işi yaptığını söylüyor. Dört çocuk sahibi olduğunu dile getiren Dedeoğlu, kazıcılığa başlamadan önce mesleğinin çiftçilik olduğunu ifade ediyor. Dedeoğlu, işe başlamadan önce, "Allah'ım, bana toprakla uğraşacağım bir iş ver." diye dua etmiş.
 
Mezarın şekline göre kazma süresinin değiştiğini ifade eden Dedeoğlu, defin işlemi sırasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Çocuklarla gençlerde etkileniyoruz. Ağlayanlarla ağladığımız oluyor. Vefat eden çocuk olunca annesi babası ağlıyor, insan ister istemez üzülüyor. Akşam eve gidince de etkisinde kalıyoruz. Mezarı kazarken manevi bir gücü var sanırım, taş da olsa toprak da olsa anlamıyorsunuz kazarken. Bakıyorsunuz, mezar bitmiş."
 
Günde bir ya da iki mezar kazdıklarını kaydeden Dedeoğlu, arkadaşları arasında lakaplarının 'mezarcı' olduğunu söylüyor. Dedeoğlu, başından geçen ilginç olayları şöyle anlatıyor: "Bir gün 'mezar yeri kazılacak' dendi. Bir baktım, cenazeye gelenlerin çoğu akrabamızdı. Ölen amca çocuğuydu. Cenazeyi defnederken ağlamaya başladım. Eşim ve çocuklarım, zamanla bu mesleğe alıştı. Eşim, ilk zamanlar 'eve ölü toprağı getirme' diye bana kızıyordu."
 
Zincirlikuyu'da mezar kazıcıları ortalama her gün iki ya da üç mezar kazıyor. Bazı günler bu sayının 7'ye çıktığı oluyor. Yoğunluğa göre kazıcılara takviye de yapılıyor. Tatil dönemlerinde izne çıkanlar olunca bir kişiye günde 3 mezar düşüyor. Ancak birbirlerini pek yalnız bırakmıyorlar. Mezarın hazırlanma süresi çalışılan yere göre değişiyor. Eğer taşlık ve sert bir yerde kazı işlemi yapılıyorsa dört ya da beş kişi bitirmek için çaba harcıyor. Yaş ortalamaları 40 olan mezar kazıcılarının çoğu ilkokul mezunu. İnşaat işinde çalışmış olanı da var, çiftçilik yapmış olanı da.
 
46 yaşındaki Asım Demirci ise 4 yıldır mezar kazıyor. Daha önce inşaat işçiliği yaptığını söyleyen Demirci, "Şu ana kadar bin 500'ün üzerinde mezar kazmışımdır." diyor. İlk başlarda psikolojik olarak etkilendiğini kaydeden Demirci, babasının mezarını da kendisinin kazdığını söylüyor: "Babamın mezarını ben kazdım. Annemi ve babamı ben defnettim. Bu işi yapmadan önce bana mezar kazacağımı söyleselerdi inanmazdım. İnsanın nereden ekmek yiyeceği belli olmuyor."