Helikopterin düşmesine kaza demişti

BBP'nin kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun avukatı Kemal Yavuz ile bacanağı Rafet Aslanoğlu, kitabında 6 kişinin hayatını kaybettiği helikopterin düşmesinin kaza olduğunu ve olayın cemaat tarafından istismar edildiğini belirten eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'ya tepki gösterdi.

Helikopterin düşmesine kaza demişti
28 Nisan 2015 Salı 11:42 tarihinde eklendi.
BBP'nin kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun avukatı Kemal Yavuz ile bacanağı Rafet Aslanoğlu, kitabında 6 kişinin hayatını kaybettiği helikopterin düşmesinin kaza olduğunu ve olayın cemaat tarafından istismar edildiğini belirten eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'ya tepki gösterdi. Yavuz, "Bu olayı sadece bir yapıya karşı var olan husumeti sebebiyle bir değerlendirmede bulunuyor. Bunun kabulü mümkün değildir. Böyle bir yargıda bulunamaz" dedi.
 
Devrimci Karargah Örgütü'ne yardım etmek suçundan 15 yıl 4 ay hapis cezası alan ancak Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararının ardından Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi'nin kararıyla 4 yıl Silivri Cezaevi'de tutuklu kaldıktan sonra geçen yıl tahliye edilen eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, 'Cemaat'in İflası/Hoca'nın Ayağının Kaydığı Yer' adıyla satışa çıkardığı ikinci kitabında Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün cemaat tarafından istismar edilen kaza olduğunu öne sürdü. Muhsin Yazıcıoğlu'nun avukatı Kemal Yavuz, cemaate karşı var olan husumeti nedeniyle değerlendirmede bulunduğunu öne sürdüğü Avcı'ya tepki gösterdi. Yavuz, Avcı'nın kitabında yer alan ifadelerin dosyadaki delillerle uyuşmadığını belirterek, "Üzülerek öğrendim. Hanefi beyin bu kanaate nereden vardığını da anlayabilmiş değilim. Muhsin Yazıcıoğlu'nun şehadet süreciyle ilgili gelişmeleri, dosyadaki delilleri çeşitli çevreler diğerine karşı kullanıyor. Biz başından itibaren bu dosyanın, bu şekilde birinin diğerine karşı kullanılmasına hassasiyetimiz var. Sayın Hanefi Avcı'nın da günümüzde modaya uygun olarak her şeyi cemaat üzerine yıkılması konusunda bir yaklaşım sergilediği düşüncesi hasıl oldu. Çünkü söylediklerinin dosya kapsamındaki delillerle uyuşan bir tarafının olmadığını çok rahatlıkla ifade edebilirim" dedi.
 
Yavuz, Avcı'nın cemaatle olan husumeti nedeniyle Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili değerlendirmede bulunduğunu ifade ederek şöyle devam etti:
 
"Dosyadaki delillere bakıldığı taktirde; gerek oradaki 8 kişinin tutuklanması konusundaki deliller itibariyle ve gerekse bu olayın kaza olmayıp bir sabotaj olduğuyla ilgili delillerin hiçbirinden haberdar olmadan bir kaza hükmü veriyor. Bu kaza hükmünü verebilmesi için en azından bir bilgisinin olması gerekir. Kendisi Emniyet Müdürlüğü yapmış, istihbarat alanında da başarılı bir geçmişi var. Ama buna rağmen bu olayı, sadece bir yapıya karşı var olan husumeti sebebiyle bir değerlendirmede bulunuyor. Bunun kabulü mümkün değildir. Muhsin Yazıcıoğlu'nın olayı, bir kaza değildir, suikasttır. Bunu kaza olarak nitelendirebilmesi için kendisinin kaza olduğunu ispat edilen bir vasıtayı, delili, belgeyi ortaya koyması lazım. Böyle bir delil var mı yok."
 
Davanın kendi mecrasında hukuki zeminde yürümesini istediklerini söyleyen avukat Kemal Yavuz, şunları söyledi:
 
"Dosyadaki delillerden haberdar olmadan bir kazayı suikasta çevirdiler, cinayete çevirdiler gibi, sanki olmayan bir şey söyleniyormuş gibi bir yorum yapması, bir istihbaratçıya yakışan bir hal değildir. Bunun bilinmesi lazım. Yargıda bulunmasındaki haksızlığı ifade etmeye çalışıyorum ben. Böyle bir yargıda bulunamaz. Kitabının reklamını yapmak isteyebilir, başka şeyler yapabilir, çeşitli profesyonellikler yapabilir bunlar bizim konumuz değil. Bizim konumuz, bizim dava dosyamızdaki delillerin muhalifi olarak bir kanaat sahibi olması, bir hükme varması ve bu hükmü de kullanıyor olması. Dosyanın ehemmiyeti içerisinde bulunduğu delillerle kimsenin ilgilendiği yok. Yani Hanefi bey gelse, delilleri bizimle paylaşsa, bizim de değer verdiğimiz bir istihbaratçı. Gelse delilleri bizimle paylaşsa, 'Evet bu kazadır bana göre. Şu deliller sebebiyle ben bunu böyle söylüyorum' dese biz bunu takdirle karşılarız. Ama bunu, bir kitabın yayınında, oradaki bütün deliller, onca olay yok sayılarak, sabotaj olduğu sabit olan bir olayı getirip bu şekilde kazaydı cinayete dönüştürdüler diye bir diğerine karşı kullanıyor olması bizi ilgilendiren."
 
YAZICIOĞLU'NUN BACANAĞI: OLDUKÇA MANİDAR
 
Yazıcıoğlu'nun bacanağı Rafet Aslanoğlu ise, Hanefi Avcı'nın 6 yıl aradan sonra olayın kaza olduğunu göstermek amacıyla kitap yazmasını manidar bulduğunu söyledi. Aslanoğlu, Hanefi Avcı'nın aileden ve adli makamlardan olayla ilgili bilgi ve belge istemediğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
 
"Silahlı bir terör örgütüne yardım yapmaktan Yargıtayca cezası onanmış bir kişinin Muhsin Yazıcıoğlu'nun şehadetinden üzerinden 6 yıl geçtikten sonra birden bire bu olayın kaza olduğunu göstermek için kitap yazması oldukça manidar. Ne oldu da Hanefi Avcı birden bire bu olayın kaza olduğuna insanları ikna etmek için yazı yazdı. Oysa ortada yüzlerce delil, bulgu bu işin suikast olduğunu gösteriyor. Bugüne kadar Hanefi Avcı, ne bizden, aileden, ne de adli makamlardan dosyayla ilgili, dosyanın içeriğiyle ilgili hiçbir belge ve bulgu istememiştir. Bu suikast, Muhsin Yazıcıoğlu'nun şahsında Türk milletine, devletine yönelik yapılmış bir suikasttır. Dolayısıyla bu işin kaza olduğunu ikna etmeye çalışanların kimlerle bağlantısının olduğu, kimlere hizmet ettiği de açıkça ortadadır. Bunu yüce Türk milletinin takdirine bırakıyoruz."

DHA