"Hukuk sistemi masaya yatırılmalı"

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, dünyanın hiçbir ülkesinde 4 yıllık eğitimen ardından bir yıllık stajdan sonra cübbe giyilerek görev yapıldığının görülmediğini söyledi.

Hukuk sistemi masaya yatırılmalı
08 Kasım 2013 Cuma 19:44 tarihinde eklendi.

Sadullah Ergin, “Fakülteyi bitirdikten sonra doğrudan hakim, savcı ve avukat oluşmasını arzu etmiyoruz” dedi.

Bakan Ergin, Hayat ve Hukuk Derneği'nin kuruluşun 10. yılı sebebiyle düzenlenen "Türkiye’de hukuk ve adalet" konulu panele katıldı. Panelden önce bir konuşmaya yapan Ergin, hukuk eğitimi, hakim ve savcıların mesleki konuları hakkında açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de en can alıcı sorunun insan kaynaklarının nicelik ve nitelik tahkimi sorunu olduğunu belirten Ergin, "İlk masaya yatırmamız gereken hususun hukuk eğitimi olduğunu görüyoruz. Hukuk fakültelerinde öğretim görevlisinin merkezde olduğu bir eğitim sistemi var.

Öğrenci alıcı pozisyonda öğretim görevlisi de bilgi birikimini aktaran verici pozisyonunda. Alınan bilgilerin özümsenmesi ve tatbiki olarak hayata geçirilmesi konusunda maalesef böyle bir altyapımız ve uygulamamız söz konusu değil.

Yeni yeni bazı fakültelerde duruşma salonları yapılması suretiyle tatbiki olarak duruşmalar canlandırılmakta, öğrencilerimizin cereyan edecek olan hadiselere hazırlığı noktasında bir takım gayretler görmekteyiz. Bunlar sevindirici gelişmeler ama yetmez. Bütün bilgileri öğrenciye hukukçu adayına yüklemek amaç olmamalıdır.

Hukukçu bütün bilgileri bilen değil aradığında neyi nerede bulacağını bilen kişi olmalıdır. Bu anlamda bir tek avukatların eğitime ve avukatların mesleğe erişimi konusunda yaklaşmıyorum. Elbette avukatlık mesleği yargının kurucu ana hatlarından bir tanesidir. Savcılar ve hakimlerin yargılama faaliyetlerinde hizmet veren diğer çalışanların top ekün bir kalite tahkimi noktasında bir süreçten geçmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

2012’de Adalet Bakanlığı bünyesinde bir çalışma ekibi oluşturulduğu bilgisine veren Ergin, “Bu çalışma grubu akademisyenlerden, Yargıtay’dan, Danıştay’dan, Barolar Birliğinden ve Anadolu barolarından zaman zaman temsilciler alınması sureti ile çok yoğun bir çalışma yaptı.

Önemli bir takım bulgulara ulaştı. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan 4 yıllık eğitimden sonra 1 yılını stajda cübbe giyilerek avukat olunması. Ya da 2 yıllık bir stajdan sonra hakim savcı olarak cübbe giyilip kürsüye çıkılması mümkün değilken Türkiye’de bunun bu şekilde başlıyor olması en büyük handikabımız. Şuanda pilot olarak uyguladığımız bir çalışma var.

Adalet akademimizde 2 yıllık bir staj dönemimiz var. Bunun bir kısmı adliyelerde ir kısmı akademide geçiyor. Akademideki stajlar hakim savcılarımızı belli adliyelerde hakim ve savcılarımızın yanına yardımcı olarak görevlendirip pratik olarak onların staj esnasında bir miktar mesleki birikim kazanması çalışmamız oldu. Bunun dönüşlerini şuanda ölçüyoruz. Adaylarımıza katkısını tespit etmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

Fakülte eğitiminin başlı başına bir çalışma konusu olduğunu vurgulayan Ergin konuşmasına şöyle devam etti: “Bundan sonraki süreçlerde de fakülteyi bitirdikten sonra, fakülte eğitimi başlı başına bir çalışma konusudur. Hukuk fakültesinin müfredatı eğitim yılı olmak üzere masaya yatırılmıştır. 4 yıllık bir eğitim bugün için hukuk fakülteleri için yeterli midir? Değil midir?

Bu müfredata ilave dersler eklemek gerekiyor mu gerek mıyor mu? Eğitim sisteminde farklı bir metodolojiye ihtiyaç var mı yok mu? Eğitimin ilk birkaç yılından sonra öğrenciler arasında, tekrar bir seviye tespiti ile beraber bunların en iyilerinin hakim, savcı avukat diğerlerinin ise yargı hizmetlerindeki diğer hizmet alanlarına yönlendirilerek eğitim acaba farklılaştırılabilir mi?

Bütün bunlar masanın üzerinde ve bilim heyetinin çalışma konuları arasındadır. Bir takım çıktılar oluşturdu. Önümüze bir takın raporlar gelemeye başladı. Yakın gelecekte bu çıktıları kamuoyu ile de paylaşacağız. Bunu yargının tüm kurucu paydaşlarında yeterince tartışılmasını sağladıktan sonra olgunlaşan sonucu inşallah parlamentomuza taşıyarak önemli radikal adımlar atmanın hazırlığı içerisindeyiz.

Hukuk fakültelerindeki eğitim tahkim edilmesi gerekirse, eğitim yılın artırılması, arkasından fakülteyi bitirdikten sonra doğrudan hakim savcı avukat oluşmasını arzu etmiyoruz. Hakim savcı avukat adaylarımızın kamuda istihdamı ile adliyelerimizde yargılama faaliyetleri içerisinde yoğrularak belli bir süre çalışmaları ondan sonra belli sınavlara tabi tutularak hakim savcı avukat olmak isteyenin bu noktadan sonra ayrıştırılması ve o titri aldıktan sonra kendine öz güveni gelmiş neyi nerede bulabileceğini bilen hakim savcı avukatın ana aksi oluşturduğu yargı mekanizmasından artık korkmamak gerekiyor.”


CİHAN