Işınlanma gerçek mi oldu?

Kara delik bulundu mu? Dünyanın en önemli 5 fizikçisinden biri kabul edilen Prof. John Ellis konuştu.

Işınlanma gerçek mi oldu?
27 Kasım 2011 Pazar 10:16 tarihinde eklendi, 4.433 kez okundu.

 

CERN Dış İlişkiler Direktörü ve dünyanın en önemli 5 fizikçisinden biri kabul edilen Prof. John Ellis, geçen hafta İstanbul’daydı. Evrenin oluşumuna ve kendi varoluş problemlerimize cevap aradık. Onun şikâyetlerini de dinledik: “Tanrı parçacığı, fizikçilerin değil yayıncıların verdiği ad” 
 
CERN Dış İlişkiler Direktörü ve dünyanın en önemli 5 fizikçisinden biri olarak kabul edilen Prof. John Ellis ile röportaj yapmak çok önemliydi. Sonucunda dünyanın da oluştuğu büyük patlamanın deneyini yapan ekipteki en önemli isimlerden biri olan Ellis’ten duymayı umduğum pek çok şey vardı. Mesela evrenin temelini oluşturan o meşhur parçacıklar bulunmuş ve kara delikler oluşmuş muydu? Evrene dair öğrendikleri, merakımızı gidermeye yetecek miydi? Ne yazık ki, henüz ne kara delikler ne de parçacıklar var ortada. Işık hızını geçen bir maddeden söz etmek de imkânsız. Ancak evren hızla genişliyor ve genişlemeye devam edecek, hatta ilerleyen zamanda bilmediğimiz galaksilere bile rastlayabiliriz... Prof. Ellis’e İstanbul’da Bilfen’de katıldığı kongre öncesinde, ayıplanmayı da göze alarak en nahif sorularımızı sıraladık... 
 
Einstein’a göre hiçbir şey ışıktan daha hızlı hareket edemezdi. Ancak bilim adamlarının, atomaltı parçacıkların ışıktan daha hızlı hareket ettiğini ölçtüklerine dair haberler çıktı... 
Henüz ışık hızının geçildiği kanıtlanmadı. Bu durumun tek bir çalışmayla değil, başka bağımsız çalışmalar sonucunda kanıtlanması da gerek. 
 
Işık hızı geçilirse bunun teknoloji ve insan hayatına katkıları ne olacak? Mesela ışınlanma mümkün olacak mı? Sanmıyorum. Belki daha hızlı seyahat edebiliriz ama bunları konuşmak için erken. 
 
Deneylerde evrenin nasıl oluştuğu bulunursa ikinci adım ne olacak? 
Dünyanın oluşumuna ilişkin bütün adımları geri giderek, tek tek öğreneceğiz. Ama her şeyi başlatan parçacık bulunmadı. Geçen hafta çıkan verilerde ilginç sonuçlar var ama pek çok şey hâlâ belli değil. 
 
Diyelim ki parçacık bulundu. Bu durumda insanlar başka bir gezegen yaratabilir mi? 
(Gülüyor...) Kim bilir? 20’nci yüzyılın başında Kuantum fiziğini bulduk, şimdi elektronik endüstrinin temelini oluşturuyor. 
 
Kara delik oluştu mu? 
Hayır bulamadık. 
 
Evren genişlemeye devam edecek mi yoksa bir noktadan sonra büzülmeye mi başlayacak? 
Deneyler sonucu anlaşıldı ki evren genişliyor ve sonsuza kadar değişerek genişleyecek. Onu genişleten şeyin bir enerji olması gerekir. Bazı galaksileri yakından görmeye başlayacağız. Yeni bir Big Bang olmasınıysa beklemiyoruz. 
 
Big Bang’den önce büyük bir boşluk vardı. Peki boşluğun bittiği yer, üzeri, dışı var mı? 
Onu da bilmiyoruz henüz. Yakınlaşıyoruz ama henüz gelemedik. 
 
Boşluğa ilişkin bir fikrinizin olmaması sizi rahatsız etmiyor mu? 
35-40 yıldır CERN’de çalışıyorsunuz... (Gülüyor...) Öğrendikçe bilmediklerinin çok olduğunu anlıyorsun. Fizikçiler için bu çok büyük bir kamçı. Bu konuda fikri olacak kadar akıllı ve zeki olmak isterdim.
 
VATİKAN'LA DÜZENLİ GÖRÜŞÜYORUZ 
Deney sonrası ortaya çıkacak parçacığa “Tanrı parçacığı” adı verilmesi, Tanrı fikrini öteliyor mu? 
Biz fizikçiler tarafından değil kitap endüstrisi tarafından verildi bu isim. Tanrı parçacağı denmesinden utanıyoruz. 
 
Vatikan çalışmalarınıza karşı çıkmıyor mu? 
Onlarla iyi ilişkilerimiz var. Düzenli toplantılarımız oluyor. Aramızda çok farklı din ve mezheplere ait, din üzerine çalışan bilim adamları var ama aramızda din konuşmuyoruz. Bunlar bilimsel sorular. Bu deneyleri dünyanın daha iyi bir yer olması için yapıyoruz. 
 
4 kitapta da evrenin oluşumuna ilişkin açıklamalar var. Onlar hakkında ne düşünüyorsunuz? 
Kitaplar yazıldığında insanların dünyayı anlayacak kadar bilgileri yoktu. Deney yaparken gerideki fikirlere ters düşmüyoruz. 
 
Vardığınız nokta nedir? 
Şu an fizik temelleri açısından dönüşüm yolundayız; daha önce hiçbir insanın yapmadığı deneyleri yapıyoruz. Evrenin nasıl işlediğini anlamaya başlıyoruz. Belki 15 belki 100 yıllık bir sürede bunların hepsi kullanılabilecek. 
 
38 yıldır CERN’de çalışıyorsunuz, özel hayatınızı nasıl yönetiyorsunuz? 
Sabahları saat 09.00 gibi işyerinde oluyorum. Akşam 19.00 gibi çıkmaya çabalıyorum. Ama çok okuyorum. Arkeoloji okuyorum, her tür müzik dinliyorum... Tenis oynuyorum.

Habertürk