Kanserden sonra yeniden doğdu!

Harun Kolçak 'Yeniden Doğuyorum' albümüyle kanserden sonra sevenleriyle buluşacak.

Kanserden sonra yeniden doğdu!
04 Nisan 2012 Çarşamba 10:25 tarihinde eklendi, 1.421 kez okundu.

 

"Gir Kanıma", "Yanımda Kal", "Ağlat Beni", "Müptelayım Sana", "Elimde Değil", "Gitme Seviyorum"... Bu sözler size birini anımsattı mı? Anımsatmış olmalı... Harun Kolçak... Özellikle yaptığı duygusal parçaları hâlâ dillerde ve unutulmaz... Ayrıca şanslı doğan isimlerden biri. Çünkü doğar doğmaz kendisini sanatın içinde bulmuş... Şimdi altı yıldır yokluğunun acısını Yeniden Doğuyorum albümüyle çıkarıyor...
 
Siz önemli isimlerle çalıştınız. Kendinizi şanslı hissediyor musunuz?
 
Çok şanslı hissediyorum. Erkin Koray, Zülfü Livaneli, Emin Fındıkoğlu, Onno Tunç var... Daha çok kişi var... Onno Tunç orkestrasına girdiğimde Sezen Aksu ile tanıştım. O yıllar okul gibiydi. Bas gitar çalıyordum, vokal yapıyordum. Sezen Aksu sesimi beğeniyordu. Aşkın Nur Yengi'nin ilk albümünde bir düet oldu. Beni şarkı söylemeye Sezen Aksu ikna etti yoksa benim niyetim yoktu...
 
Herkes denk düşmüş ama...
 
Dünya standartında bir bas gitaristim. Değerli isimler benimle çalışmaktan keyif aldılar. Şans tabii ama iyi bir bas gitaristim...
 
Babanızın katkıları nasıl oldu?
 
Beni çok destekledi. İlk gitarımı da o aldı. Hiçbir zaman "Üniversite bitir" gibi telkinlerde bulunmadı. Anneciğim de destekledi. O da klasik Türk müziği korolarında özlemini giderirdi. Anneannem de udunu çalardı. Udu bende duruyor. Öyle gelişti... Çok şanslıyım. Müzisyenler genelde alçak yerlerden yukarı doğru giderler, ben direkt öyle iyi bir ailede doğdum.
 
Ben de isterdim böyle bir ortamda olmayı aslında. Geçen birine kaydımı doldurdum yolladım, "Şu anki popçulara taş çıkarırsın" dedi. Ama tabii bu saatten sonra zor..
Ama konuşma tonundan belli. Sesin çok berrak, yapabilirsin...
 
YENİDEN DOĞDU
 
Yok sanmam artık... Neyse albümümüze dönelim. Yeniden Doğuyorum geldi... Altı yıldır neden yoktunuz?
 
Bir süre bir grup kurdum. Müzisyenliğimi çok özlemiştim. Bir süre rock barlarda dinleyici kitlesiyle buluştum. Gönlümü doyurdum. Sonra tatsız bir süreç başladı. Annemin vefatı, prostat kanseri oldum. Tedavisi uzun sürdü. Sağlığıma kavuşunca, kendimi toparlayınca albüm yapma zamanı geldi diye düşündüm. Tufan Taş ve Mert Ekren ile yollarımız kesişti. Aramızda iyi bir sinerji oluştu. Çıkış parçamın söz ve müziği Mert Ekren'e ait. Bu acı süreçleri yaşamasaydım bu kadar çok özlenen, 90'lı yılların o sound kokusunu yansıtan bir albüm çıkmazdı. Albümün yapımcılığını üstlendim. O yılların havalarını daha çağdaş bir soundla aktardık albüme. Çok da güzel oldu
 
Tepkiler nasıl?
 
Twitter'dan bakıyorum. Müzikten anlayan bir insanın bu albümü beğenmemesinin imkanı yok.
 
Kaç parça var içinde?
 
10 tane
 
Parçaların ilginç öyküleri var mı?
 
Yeniden Doğuyorum... Sözleri benim bestesi Garo Mafyan'ın. Çok sıcak bir parça oldu. Kaybetmem diye bir parçam var. Hastalığım sırasında yazdığım bir parça. Hayata insanı bağlayan, ayakta durmayı anlatan bir şarkı. "Yalnız kalıyor insan, acı da çekiyor ama..." diye devam eden bir şarkı. Fatih Erdemci'nin Ben Ölmeden Önce'sini cover yaptım. Erdemci de vokal yaptı. Aysel Gürel ile son görüşmemizde hastanede verdiği sözler vardı. Vefatından sonraki Çınar albümüne kondu o şarkı. Yeterince kitlelere ulaşamadı. Ben de albümün kapanış parçası olarak o parçayı albümüme taşıdım.
 
"İlk albümüm gibi kokuyor" demiştiniz...
 
Ona siz karar vereceksiniz. Bugüne kadar dinlettiğim hiçbir kişiden "İyi olmuş ama.." diye bir cümle kurmadı. Özgür Aras, menajerim, dinledi... O inandı bana. Herkes çok inanarak çalıştı albümde. Beğenmeyen elbette olacaktır, olmalıdır. Çok içime sinen bir albüm yaptım...
 
Albümün sırrı nedir?
 
Altı yıldır yaşadığım acılar... Acılar adam ediyor, büyütüyor. Yaşamı sorguluyoruz. Albümün yapımcılığını üstlenmem durumu var. Kimse bana karışmadı. Ben ne istersem o oldu.
 
Albüm hazırlamak nasıl bir süreç?
 
Bir günde çıkan albümler de vardır ama bizim gibiler için böyle bir şey söz konusu değil. Sabah 05:00 sıralarında, Tufan Taş'la konuştuğumuz günler yaşadık. Öyle günler yaşadım ki... Mutfağa gidip, telefonla konuşurken Tufan'la kahve koymuşum fincana, üzerine demlikten çay koymuşum. Üzerine süt ve su koymuşum. Tadınca, "Bu ne?" dedim. Tufan'a söyledim, "Biz biraz uyuyalım" dediği günler oldu. Sabahlara kadar çalıştık.
 
Albümün hazırlanması ne kada sürdü?
 
Teknik açıdan 5 ay sürdü hazırlık. Ama çok güzel bir yorgunluk oldu
 
Artık gelsin konserler
 
Çok özledim...
 
KANSER HASTALARINA TAVSİYELER
 
Sağlığınız nasıl bu arada?
 
Şükür ki şu anda çok iyi. Altı ayda bir onkoloğumla görüşüyoruz. Kan değerlerimin ölçülmesi gerekiyor. Tehlikeli değerler hızla düştü. Ben zaten o dönemi unuttum. Aklımda bile değil. Bir yerimde acı veren bir çıban çıktı da geçti gibi düşünüyorum. Moral çok önemli. Bırakın o rahatsızlığı grip olduğumuzda bile moral önemli. Allah'tan manevi öğretilere olan ilgim de bana yardımcı oldu. Olumlu düşünmeye çalıştım, olumsuzluk yaratacak kişilerle bağlarımı kopardım. Komedi kanallarını izledim. Oflayan puflayan kimseyle görüşmedim. O anda ben önemliyim. Ben hayatta olmalıyım ki çevreme, aileme katkım olsun. Tırnak içince 'bencillik' yapmak gerekiyor... Ben hastalığımı uzun süre sakladım. Twitter'ı da öyle kullanıyorum. "Başım ağrıyor, trafik sıkıştı" diyenler var. Niye yazıyorsunuz? Hastaysanız Twitter başında ne işiniz var? Gir yatağa, al ilacını. Eski dedikodular açıldı, "Harun şöyle", "Harun böyle" denmeye başlandı. O dedikodular beni yıpratmıştı zamanında, şimdi yıpratamaz, canlı yayına katılıp açıklamıştım. Sevgisiz yaşıyoruz, birbirimizi katlediyoruz, hayvanları katlediyoruz. İnsanları yeniden ümitsizlik enjekte etmenin anlamı yok.
 
Et tüketmiyor musunuz hâlâ? Ben de tüketemiyorum, vücudum atıyor...
 
Deniz ürünleri yiyorum artık. Ama kırmızı et denedim. Ama ateşleniyorum, istifra ediyorum. Buna kimse inanmaz ama isteyen inanır isteyen inanmaz. Umrumda değil. Geçenlerde gene denedim, yerlerde süründüm. İstifra etmek için banyoya sürünerek gittim. Arkadaşlarım da "Biz seni gördük, bedenin istemiyorsa yeme kardeşim" dedi...
 
Magazin dünyasının ortamlarında değilsiniz...
 
Bizde magazin denilince kişilerin birbirleriyle girdiği kavgalar akla geliyor. Benim çalıştığım ortamlarda böyle şeyler yoktu. Tabiatımda böyle bir şey yok. İnsanların onu izlemesi beni utandırır. Huzuru seven bir adamım ben. Huzurumu niye bozayım ki? Beni kendi hayatım, ailemin, sevdiğim arkadaşlarımın hayatı ilgilendirir. Kim ne yaparsa yapar...
 
Twitter'da aktifsiniz...
 
Çok seviyorum Twitter'ı. Hastayken yürüyemiyordum. Twitter'a girmeye başladım. Moral oldu. Albümü alanlar olumlu mesajlar yazmışlar. Moral veriyor bana. Bana yazanlara cevap yazıyorum.
 
Sezen Aksu ile düet olur mu?
 
Öyle bir talep gelse seve seve koşarım...
 
Genç görünmenizi neye borçlusunuz?
 
İçimdeki enerjiyle ilgili sanırım. Doğal kozmetikler kullanırım. Aloe Vera yetiştiriyorum evden. Onu keserim içinden bir madde çıkar. Onu cildime sürerim. Argan yağını saçıma ve tenime kullanıyorum. Yoğurt yemeyi çok seviyorum. Günde 1 kilogram yerim. Yatmadan önce yerim. İçine pekmez ya da bal koyarım. Saat 19:00'dan sonra yemek yememeye çalışırım. Sağlıklı beslenmem gerekiyor. Beyaz ürünler yasak, şeker- un ve tuz... Onlar zaten zararlı. Mecbur kalınca insanlar yiyorlar ama yenmemeli. Kilo vermem gerek. Tedavide 96 kiloya çıktım. Şimdi doktor kontrolünde 83 kiloya indim. Yavaş yavaş gidecek...
 
İnsanlara tavsiyeleriniz nasıl stres atmak için?
 
Bencil olmak gerekiyor biraz ve biraz da vurdumduymaz olmalı. Geçen gün biri bana geldi, "Harun sana şu kişi şunu söyledi" dedi. "Yüzüme söylemediği sürece sorun yok" dedim...
 
Kanser tedavisi görenler ne yapsın?
 
Morallerini yüksek tutmalılar. Morallerini bozacak kişilerden, televizyon haberlerinden uzak dursunlar. Rahatsız edecek ortamlardan çıkmalılar. Ben bunu yaptım. Safralarını atan balon gibi. İyileşeceğime inandım. İlk başta tahliller önüme konduğunda böyle değildim. Birkaç hafta ruh gibi dolaştım. Ama öyle ya da böyle zaten öleceğiz. O bilince geldikten sonra çok değiştim, çok olumlu bir adam oldum. Herkere daha farklı yaklaşıyorum. İyi bir adam oldum. Çıkıntılarım vardı, törpülendim. Geçen gün bir arkadaşım, "Eskiden yanında tedirgin olurduk. Şimdi rahatladık" dedi. Empati kurmayu eskiden beceremiyordum şimdi bunu öğrendim. İnsanları üzmeden, kırmadan yaşamayı öğrendim. (HT Magazin/ Begüm Çelikkol)