Kanun değişikliği Hayvan Hakları Günü'ne yetişmedi

4 Ekim, 1931 yılından bu yana dünya çapında Hayvan Hakları Günü olarak kutlanıyor. Türkiye'de ise 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu değişiklik taslak metni henüz TBMM’den geçmediği için sahipsiz hayvanları öldürmek ya da işkence etmek hâlâ “kabahat” kapsamında değerlendiriliyor.

Kanun değişikliği Hayvan Hakları Gününe yetişmedi
02 Ekim 2014 Perşembe 10:39 tarihinde eklendi.

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Burcu Dönmez, “Taslağa göre hayvanları kasten öldürmenin cezası, sahipli olup olmadıklarına bakılmaksızın 4 aydan 3 yıla kadar hapis olarak öngörülüyor. Fiilin işkence yapılarak işlenmesi halinde ceza yarı oranında arttırılıyor. Hayvan Hakları Günü’nde, hâlâ hayvanları tam anlamıyla koruyan bir yasamız yok.” dedi.

Türkiye’de son dönemde Eskişehir’de bir kedinin bir üniversite öğrencisi tarafından vahşice katledilmesi, Ayvalık’ta “Deli” isimli köpeğin, yoldan geçerken havladı diye tüfekle vurularak öldürülmesi, İstanbul’da yavru kedilerin akli dengesi yerinde olmayan bir kadın tarafından öldürülmesi gibi olaylar, duyan herkesin kanını dondurdu. Zanlılar, şikayet üzerine gözaltına alındı ve idari para cezaları kesilerek serbest bırakıldı. Hayvan hakları hukuku üzerinde çalışmalar yapan Yrd. Doç. Dr. Dönmez, 4 Ekim Hayvan Hakları Günü’nde, Türkiye'nin hayvanları tam anlamıyla koruyacak ve kamu vicdanını tatmin edecek bir kanuna sahip olmadığını söyledi. Mevcut kanuna göre yalnızca sahipli hayvanların “mal” olarak değerlendirildiğini ve öldürülmeleri halinde Türk Ceza Kanunu’ndaki “mala zarar verme” suçundan işlem yapılabildiğini belirten Dönmez, “Sahipsiz bir hayvanı öldürmenin ya da işkence yapmanın cezası, yalnızca Kabahatler Kanunu’na göre idari para cezası olarak öngörülüyor. Yasa değişikliğinin taslak metninde, sahipli ya da sahipsiz olmasına bakılmaksızın hayvanları kasten öldürmenin cezası, 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası olarak öngörülüyor. Fiilin işkence suretiyle işlenmesi halinde ceza yarı oranında arttırılabiliyor. Hayvanlara işkence yapmak, cinsel ilişkide bulunmak suçlarına da hapis cezası öngörülüyor ancak uygulamaya baktığımızda, genellikle üst sınırdan ceza verilmediğini görüyoruz. Hükmün açıklanması geri bırakılıyor, ceza erteleniyor ve bu suçu işleyenin sabıkasına işlenmiyor. Yasa bu haliyle bile çıksa hayvanı öldürenin yanına kâr kalma ihtimali oldukça yüksek.” şeklinde konuştu.

'SEÇENEK YAPTIRIM VE AĞIR PARA CEZALARI ÇÖZÜM OLABİLİR'

Taslakta hayvanların mal değil, can olarak değerlendirilmesi gibi sevindirici gelişmeler olduğunu ancak mevcut yunus parklarının kapatılmasının öngörülmediğini, yalnızca yenilerinin açılmasının engellendiğini kaydeden Burcu Dönmez, “Taslak yasalaşsa bile davanın açılmasının veya cezaların ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, ağır olmayan para cezaları ne kadar caydırıcı olabilir ki? Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, psikolojik acı çektirmek, aç ve susuz bırakmak, sokağa terketmek, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak gibi suçlara yine idari para cezası öngörülüyor. Kamu vicdanını rahatlatmak açısından seçenek yaptırım imkanları var. Hayvanlara karşı suç işleyenler hayvan koruma derneğinde çalıştırılabilir, kamu hizmeti yaptırılabilir, psikolojik tedavi görmesi istenebilir. Önemli olan insanlara hapis cezası vermek değil. Böylece bu insan empati kurabilir ya da alt sınırı 20-25 bin TL olan ağır para cezaları verilebilir. Bu rakamlar caydırıcı olacaktır. Böylece kamu vicdanı da rahatlar.” dedi. 


CİHAN