KCK davasında avukatlara suç duyurusu

Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK davasında, duruşmalara katılmadıkları ve yargılamayı etkiledikleri gerekçesiyle avukatlar ve baro yönetimi hakkında 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nce suç duyurusunda bulundu.

KCK davasında avukatlara suç duyurusu
03 Ağustos 2011 Çarşamba 14:58 tarihinde eklendi.

 

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK davasında, “yargılamayı engelledikleri” gerekçesiyle sanık avukatları ve mahkemenin talebine rağmen avukat görevlendirmeyen Diyarbakır Baro Başkanlığı yönetimi hakkında suç duyurusunda bulundu.
 
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 25. duruşmasına sanıklar katılmazken, avukatlar Mehmet Emin Aktar ve Selçuk Kozağaçlı hazır bulundu.
 
Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, sanıklardan Muharrem Erbey'in avukatı tarafından verilen dilekçede, müvekkilinin savunma yapmak istediğinin belirtildiği, bunun üzerine cezaevine sanık Erbey'in duruşmada hazır edilmesi için yazı gönderildiğini belirtti. Başkan Yılmaz, buna rağmen sanık Erbey'in 4 günlük rapor alarak duruşmaya katılmadığını söyledi.
 
Mahkeme Başkanı Yılmaz, baronun kullandığı Otomatik Avukat Atama Sistemi'nde (OCAS) şuanda işlem yapılamadığını, bunun da tutanakla kayıt altına alındığını bildirdi.
 
Menderes Yılmaz, OCAS üzerinden sadece 6 avukata duruşmaya katılmaları için tebligat gönderebildiklerini sözlerine ekledi.
 
Bu arada Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, mahkemenin talebine karşılık hazırladıkları 5 sayfalık yazılı dilekçeyi mahkeme heyetine sundu. Dilekçede, mahkemenin baroya gönderdiği yazıdaki dil ve üslubun, hukukçu nezaketini zorlayan ve sorunlu bir ifade tarzı ile kaleme alındığı belirtildi.
 
Dilekçede, “Avukatlık mesleğinin niteliği ile baroların görev ve yetkileri çerçevesinde değerlendirildiğinde yazıdaki üslup kabul edilebilir bir üslup değildir. Tekrar hatırlatmakta yarar görüyoruz; savcılar ve hakimler avukatların üstleri olmadıkları gibi barolar da mahkemelerin isteklerini değerlendirmeden yerine getiren 'kalemleri' değildir” denildi.
 
Duruşmada söz alan Baro Başkanı Aktar, avukatlık mesleğine saygı gösterilmediği taktirde duruşmaya katılmayacaklarını belirterek, “Bizler duruşma salonunun eksiğini tamamlayan aksesuar değiliz. Bu davada sanıkları savunan yaklaşık 300 avukat var. Mesleğin saygınlığını zedeleyeceğime burada sanık olmayı tercih ederim” dedi.
 
Avukat Selçuk Kozağaçlı da avukatların davadan çekilmediğini, adil bir yargılama yapılmasını istediklerini söyledi.
 
Tozlu sandalyelerin avukatlığını yapmak istemediklerini anlatan Kozağaçlı, şöyle dedi:
 
“Müvekkillerimizin bulunmadığı bir yerde neden yama yapalım. Bu dava hukuksal olarak bu şekilde yürütülemez. Öncelikle mahkeme, bizimle hukuksal sorununu çözsün. Avukatlar celseden çekilmişse meslek onurları bunu zorunlu hale getirdiği içindir. Sanıkların getirilmediği, sorgunun alınmadığı, anadilde savunmanın yapılmadığı, dosyanın yaklaşık 3 yıldır kapsam ve mahiyetinin anlaşılmadığı bir ortamda bizi bu salonda tutmak mümkün değildir. Bizi tehdit ederek bu sorunu çözemezsiniz. Yargılamanın devam etmesini istiyorsanız müvekkillerimizi toplu halda duruşmalara getirin. Salon bunun için yeterlidir.”
 
Kozağaçlı, yaşanan krizin aşılmasının en kolay yolunun tutuklu müvekkillerinin tahliye edilmesi olduğunu sözlerine ekledi.
 
Mahkemenin söz verdiği Cumhuriyet Savcısı ise avukatların eleştirisine karşılık, kamunun ve halkın savunucuları olduklarını, hakkı gasp edilenler için hiçbir menfaat temin etmeden görevlerini yerine getirdiklerini anlattı.
 
Mahkeme heyeti, verdiği kısa bir aranın ardından tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi.
 
Mahkeme heyeti ayrıca, “yargılamayı engelledikleri” gerekçesiyle sanık avukatları ve OCAS üzerinden yapılan görevlendirmeye rağmen duruşmaya katılmayan 6 avukat ile mahkemenin talebi üzerine sanıklar için avukat görevlendirmeyen baro yönetimi hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasını da kararlaştırdı.
 
Mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi. Duruşmayı, bazı BDP milletvekilleri de izledi.
 
İSTENEN CEZALAR
 
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 7 bin 578 sayfalık iddianamede, aralarında bağımsız milletvekili seçilen Selma Irmak ve Kemal Aktaş ile YSK tarafından milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle'nin de bulunduğu 104'ü tutuklu 152 sanık hakkında “devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma', “terör örgütü üyesi ve yöneticisi olma” ve “terör örgütüne yardım ve yataklık etme” suçlarından 15 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları isteniyor.
 
Hakkında yakalama kararı bulunan terör örgütü PKK'nın sözde Avrupa sorumlusu Sabri Ok'un ilk şüpheli olarak yer aldığı iddianamede, kapatılan Demokratik Toplum Partisinin (DTP) 28 yöneticisi ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in de aralarında bulunduğu 12 belediye başkanı, 2 il genel meclisi başkanı ile 2 belediye meclisi üyesi de zanlılar arasında bulunuyor.
 
Davada 26'sı kadın 104 tutuklu sanık arasında Batman Belediye Başkanı Nejdet Atalay, Diyarbakır'ın Kayapınar Belediye Başkanı Zülküf
 
Karatekin, Şırnak'ın Cizre Belediye Başkanı Aydın Budak, Şanlıurfa'nın Suruç Belediye Başkanı Ethem Şahin ve Viranşehir Belediye Başkanı Leyla Güven, Mardin'in Kızıltepe Belediye Başkanı Ferhan Türk'ün yanı sıra kapatılan DTP'nin eski genel başkan yardımcıları Kamuran Yüksek ve Bayram Altun ile eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Ali Şimşek, İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey, eski Dicle Belediye Başkanı Abdullah Akengin, eski Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, eski Viranşehir Belediye Başkanı Emrullah Cin, eski Ergani Belediye Başkanı Nadir Bingöl, DİSKİ Genel Müdürü Yaşar Sarı, Ramazan Dede ve Abbas Çelik bulunuyor.