"KCK yapılanmaları da bir paralel yapıdır"

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Ankara'nın Polatlı ilçesinde düzenlenen AK Parti İlçe Kongresi'ne katıldı.

KCK yapılanmaları da bir paralel yapıdır
15 Kasım 2014 Cumartesi 15:09 tarihinde eklendi.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, son dönemde paralel yapı kavramının moda olduğunu belirterek, "12 yıldır AK Parti iktidarına saldıran bütün bu yapıların hepsi aslında paralel bir yapı. Derin devlet yapılanmaları, çeteler, devlet gücünü kullanarak iktidarları etkisizleştirmek isteyen yapılar, onlar da paralel yapıydı.

KCK terör örgütünün yapılanmaları bölgede, alternatif bir otorite devlet yerine geçecek alternatif bir otorite üretme çabaları bunlar da bir paralel yapıdır. Ve işte vesayetçi odaklar, yeşil Ergenekon, din kisvesi altında olursa veya etnik görünümde veya ideolojik görünümde bütün bu paralel devlet yapılanmaları illegal yapılanmalar vesayetçi odaklar, darbeci odaklar, bunların hiçbirine müsaade etmeyiz, müsamaha göstermeyiz, hepsiyle mücadele ederiz, demokrasiyi hukuku koruruz, milletin iradesini koruruz." dedi.

HEM TAVAF YAPTIK HEM ŞEYTAN TAŞLADIK

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Ankara'nın Polatlı ilçesinde düzenlenen AK Parti İlçe Kongresi'ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Akdoğan, "Biz hizmet üretirken Türkiye'nin dünyadaki itibarını yükseltmek için mücadele ederken bir yandan da türlü türlü oyunlar tuzaklar kuruldu." dedi. Akdoğan, "Çetelerle mafyalarla kanlı odaklarla darbelerle darbe teşebbüsleriyle kapatma davalarıyla üzerimize geldiler. Bir yandan üretmenin mücadelesi içinde olduk. Diğer yandan bunlarla mücadele etme zorunda kaldık. Yani hem tavaf yaptık hem şeytan taşladık diyelim. Ama yılmadılar, nasıl biz yılmadıysak, kararlı olduysak, şer odakları da durmadı. Biri gitti, biri geldi. Türlü türlü oyunlarla karşımıza çıktılar." diye ekledi.

"İÇERİDEKİLER, DIŞARIDAKİLER BÜTÜN DÜNYA BİR ARAYA GELDİ, ERDOĞAN'I DEVİREMEDİ"

Akdoğan, "türlü türlü oyunlar" diye tarif ettiği hadiseleri ise şöyle sıraladı: "En son süreçte baktığımızda MİT müsteşarımıza yönelik saldırıdan itibaren başka odaklar devreye girdi. Gezi Olayları planlandı. Türkiye'nin Cumhuriyet tarihinin en büyük projelerini hayata geçirdiğimiz dönemde üçüncü köprü ve havalimanı, Marmaray'ı açtığımız dönemde Gezi olayları ile hükümet etkisizleştirilmek istendi. Çözüm süreci başladı, PKK Türkiye'yi terk edecek, eylemsizlik yapacak mı, yapmayacak mı tartışmaları olduğu dönemde, bir takım mahfiller hemen hareket geçti. İşte Gezi olayları üzerinden bu süreç tersine çevrilmek istendi. Arkasından 17 Aralık komplosunu yaşadık.

Her türlü yöntemi devreye aldılar, her türlü kirli yöntemi hiçbir hak hukuk tanımadan, ahlak edep tanımadan, her yolu denediler. Ama olmadı. 30 Mart seçimleri için, hepsi bir araya geldi. İttifak yaptılar. Yine olmadı. 10 Ağustos'ta çatı aday çıkardılar, bir araya geldiler. Yine olmadı. İçeridekiler, dışarıdakiler bütün dünya bir araya geldi. 'Erdoğan'ı devirirsek herşeyden kurtuluruz' dediler, deviremediler. Niçin deviremediler? Bu millet milletin adamlarına sahip çıktı. Kendi iktidarına iradesine sahip çıktı. Tek oyunda eksik olan milletti. Millet de AK Parti'nin yanındaydı. Bu yüzden netice alamadılar. Çünkü millet sizin yanınızdaysa milletin hayır duası sizin yanınızdaysa siz haklıysanız kimse sizinle baş edemez. Ve baş edemediler. Bundan sonra da edemeyecekler."

VESAYETÇİ ODAKLAR, YEŞİL ERGENEKON VE PARALEL YAPILAR

Bütün saldırıları püskürttüklerini dile getiren Yalçın Akdoğan, "Milletin emanetine iradesine sahip çıktık. Bütün bu yapılanmalara karşı, son dönemde paralel yapı kavramı, biliyorsunuz moda oldu. Ama 12 yıldır AK Parti iktidarına saldıran bütün bu yapıların hepsi aslında paralel bir yapı. Derin devlet yapılanmaları, çeteler, devlet gücünü kullanarak iktidarları etkisizleştirmek isteyen yapılar, onlar da paralel yapıydı. KCK terör örgütünün yapılanmaları bölgede, alternatif bir otorite devlet yerine geçecek alternatif bir otorite üretme çabaları bunlar da bir paralel yapıdır. Ve işte vesayetçi odaklar, yeşil Ergenekon, din kisvesi altında olursa veya etnik görünümde veya ideolojik görünümde bütün bu paralel devlet yapılanmaları illegal yapılanmalar vesayetçi odaklar, darbeci odaklar bunların hiçbirine müsaade etmeyiz, müsamaha göstermeyiz, hepsiyle mücadele ederiz, demokrasiyi hukuku koruruz, milletin iradesini koruruz. Hiç kimse seçilmiş iktidarları ben yönetirim sevdasına kapılmasın. Geçti, o dönemler.

Artık hükümetler emanete, milletin emanetine sahip çıkıyor. Eski Türkiye'de kaldı bunlar. Kimse bu vesayetçi odakları darbeci anlayışı yeniden hortlatamaz. Yeni Türkiye'de bunların hiç birine yer yok. Bu bir mücadele arkadaşlar. Siyaset sadece hizmet etmek değil, bir mücadele yapmak, işte siyaset bu yüzden zor iş. Sizin yaptığınız iş kolay iş değil. Bir taraftan milletin derdiyle dertleniyorsunuz. İşte onun yoluyla suyuyla uğraşıyorsunuz. Nasıl sofrandaki ekmeği daha da artırabilirim diye uğraşıyorsunuz ama öbür taraftan da milletin hakkını hukukunu gasp edenlere çalanlara karşı ve size karşı milletin adamlarına ve iktidarına karşı tezgah kuranlara kumpas kuranlara karşı bir mücadele vermek gerekiyor. Bu yüzden mücadele zor bir iş." ifadelerini kullandı.

LİBERAL DEMOKRAT ÇEVRELER PKK'NIN HAMİLİĞİNE SOYUNDU

Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle Doğu'da, Güneydoğu'da siyaset yapan arkadaşlarımızın işi de kolay iş değil. Bakın orada terör örgütü dibinde ot bitirmiyor. Batıda bir takım liberal demokrat çevreler onların hamiliğine soyunmuş durumda. Onların muhibliğine soyunmuş durumda. Peki onlar var oldukları yerde en ufak bir farklılığa tahammül ediyorlar mı? Kobani olaylarında gördük. Farklı düşünen kim varsa, kendilerini desteklemeyen kim varsa, esnafı işadamlarını partileri hepsini hedefe koydular, hepsine saldırdılar.

Bunlar Baasçı zihniyet. Bu zihniyet problemli arkadaşlar. Bunun hangi etnik kökenden olduğu, mezhepten olduğu, ideolojik anlayıştan olduğunun önemi yok. Bu zihniyet hastalıklı bir zihniyet. Farklılığa tahammül etmeyen bir zihniyet. 'Kobani, Kobani' diyorlar. Orada, farklı olan herkesi kaçırdılar. İlk olarak oradan farklı düşünen Kürtler kaçmak zorunda kaldı. Herkese, her türlü zulmü yapıyorlar. Bölgede şu anda, Kürt vatandaşımıza kim zulmediyor? Hizmet götüren, yatırım götüren, şefkat elini, merhamet elini uzatan devlet. Ama zulmeden, baskı yapan, oy kullanmaya giderken yolunu kesen, iş makinesini yakan, yatırımları engelleyen terör örgütü. Bunu çok iyi görmemiz gerekiyor. İşte mücadele dedim ya, bu mücadeleyi hep beraber vermek zorundayız. Biz Kürtleri kimsenin zulmü altında bırakamayız, kimseye ezdirmeyiz. Her türlü vatandaşı korumak bizim görevimizdir ve namus borcumuzdur. Hem çözüm süreci devam edecek hem kamu düzeninden asla taviz vermeyeceğiz."

"ÇÖZÜM SÜRECİ SEÇİME ENDEKSLİ DEĞİL"

Yalçın Akdoğan, konuşmasının sonunda da çözüm sürecine ilişkin değerlendirmede bulundu: "Şu anda devam ettirdiğimiz çözüm süreci de tabi burada seçime endeksli bir süreç yürütmüyoruz. Bu hepimiz için önemli. Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü bekası açısından önemli. Akan kanın durması lazım. Gözyaşının dinmesi lazım. 10 binlerce insanımızı kaybettik, yüz milyarlarca dolar imkanımız heba oldu. Birileri bu terör üzerinden siyaseti baskı altına aldı. Türkiye'yi karıştırmak için maniple etti. Bu sorundan kurtulmamız gerekiyor. Bu bir ayak bağı. Ve bu konuda samimi olarak hep biz çaba gösterdik. Seçimlere de endekslemeden bir an önce netice alalım diye elimizden gelen gayreti gösterdik. Ama ne oldu? Hep birileri ne zaman süreç sonuca yaklaşsa devreye girdi.

Reşadiye saldırısı oldu. Sabotajlar oldu, Oslo süreci sabote edildi, Silvan saldırısı oldu. Hep bir karanlık el devreye girdi. Son Kobani olaylarında da gördük. Yine birileri karıştırmaya çalışıyor. Ama biz iyi niyetle milletimiz için ülkemizin bütünlüğü için her bir vatan toprağı her bir santimetre karesi için bu süreci devam ettireceğiz. Ama vatandaşımıza sahip çıkarak kamu güvenliği ve düzenini koruyarak. Bu sorunlardan artık kurtulmamız gerekiyor. Bunlar yeni Türkiye'ye yakışmıyor. El birliği ile bu süreci götüreceğiz. Üstümüzde büyük bir sorumluluk var. Bu taşın altına her bir kardeşimin samimiyetle elini koymasını istiyorum. Bugüne kadar bir çalışıyorsak artık iki çalışacağız. Bu seçim sadece AK Parti'nin geleceği için değil Türkiye'nin mukadderatı için bölge mazlumlarının geleceği için, çünkü bölgede sıkıntı oldu mu herkes Türkiye'ye kaçıyor, Suriye'de herkes kuzeye doğru kaçıyor, Irak'ta olduğunda Türkiye'ye sığınıyor, bu çalkantı içinde istikrar abidesi bir Türkiye var. Kaçanlar Türkiye'ye hasmane bir tutum besler veya beslemez, Kürt ya da Arap Müslüman ya da Hristiyan, ama kaçan Türkiye bayrağı altına geliyor, burada huzur var, bunu yüceltmemiz gerekiyor. Bu yüzden hepinize büyük görev ve sorumluluk düşüyor."

Akdoğan ardından partisinin Kızılcahamam ilçesindeki programına katılmak üzere Polatlı'dan ayrıldı.


CİHAN