"Kendimizi daha iyi anlatmamız gerekiyor"

CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan başkanlığında, Ankara Milletvekili Levent Gök ve Balıkesir Milletvekili Namık Havutçu ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, parti meclis üyeleri Emel Yıldırım, Hüseyin Yaşar ve Halit Toraman ile Tunceli ve Elazığ'da yaptıkları incelemeleri tamamladı.

 

Ankara dönüşü öncesi Elazığ'da İl Başkanlığı'nda düzenledikleri basın toplantısında gezi ve incelemeleri hakkında bilgi veren CHP'li Oyan, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu barış ve demokrasi konusunda hangi ana ilkeleri ve hangi ana programa sahip olduğunu açıkladık, bunu kendi aramızda tartıştık, görüş alış verişinde bulunduk, aynı çerçevede Tunceli’de de bunu yaptık.

Daha sonra sahaya çıktık; gerek derneklerle, gerek sivil toplum kuruluşları ile vatandaşlarla temaslarda bulunduk. Bir geniş özet verirsek bu temaslardan biz çok mutlu olduk. Bir kere şunu gördük; kendimizi daha iyi anlatmak için bu temasları artırmamız gerekiyor. Sadece bir el sıkmanın dahi ne kadar iyi olduğunu gördük" dedi.

 

Oyan, iktidarın yıprandığını ifade ederek, "Bugünkü iktidar büyük ölçüde yıpranmış iktidardır. 11 yılın yıpranmışlığının ötesinde şimdiye kadar kendisini sahte bir demokrat olarak tanıtmasının bu günlerde maskesinin düştüğünü görüyoruz. Dolayısıyla biz CHP olarak bu süreçte kendimizi daha, iyi daha kolay anlatmak için fırsatın elimize geçtiğini düşünüyorum" diye konuştu.

 

Kürt sorunun çözümü konusunda, süreci devam ettiren AK Parti ve BDP'ye de çağrıda bulunan Oyan, sorunun Misaki Milli sınırları içerisinde çözülmesi gerektiğini, bunun dışındaki çözümerin ülkeyi, barışa değil, savaşa götüreceğini savundu. Oyan, şöyle konuştu:

 

"Bir sorun çözeceksek önce Türkiye içinde bakacağız meseleye. Kürt sorununu, Türkiye sınırları içersinde çözeceğiz, çözmekle yükümlüyüz. Başka ülkelerden tekmil alacak, başka ülkelerden nasihat alacak bir ülke olamayız. Ya da başka ülkelerin taşeronu olamayız.

O yüzden de ben buradan sadece iktidara değil, BDP'li arkadaşlarıma da seslenmek istiyorum; Bu ülkenin sadece ve sadece Misakı Milli sınırları içersinde çözülmesi için adım atınız. Öbür türlü barışa değil, savaşa götürür, bölge bazında savaşa götürür.

Ey AKP'liler, ey BDP'liler, bu meselede, bu çözümde uzlaşalım. Şunu unutmayın; AKP'nin Türkiye’deki bu despot yönetiminin, daha da despotlaştırmak için atacağı adımlara, 'bize çözümü versin biz ona başkanlığı veririz, biz ona başkanlık sultasını veririz, biz ona diktatörlüğü veririz' biçiminde bir çözüm olamaz. Sadece kendi tek meselesi yüzünden odaklanmış bir ilişki üzerinden çözüm olmayacağını, BDP'nin de bölge partisi değil de, Türkiye partisi olduğu zaman, ancak ülke sorunlarını çözebileceğini kavrayabileceğini söylüyorum."

 

"ANAYASA MAHKEMESİ KARAR ALDI, SAVCILARI GÖREVE ÇAĞIRIN"

 

Çatışmalı dönemde işlenen failli meçhul dosyalarının tekrar açılması ve düşüncelerinden dolayı tutuklu bulunanların bırakılması gerektiğini ifade eden Oyan, şöyle devam etti:

 

"İçerde, haksız yere tutuklu olanların derhal bırakılmaları gerekir. Bakın Cemil Çiçek, 3 parti ile görüştü. Partiler ne dedi? 'Biz masadan kalkmayız' dediler. Şimdi AKP Genel Başkanı Başbakan’ın önüne masayı yıkma götürülecek. Biz buna karşıyız ve şunu söylüyoruz; eğer iktidar uzlaşmak istiyorsa, uzlaşma adımları atarsa, uzlaşmak mümkündür.

Uzlaşmayı yapacak taraf, öncelikle iktidardır. Dünyanın her tarafında bu böyledir. Demokrasi istiyorsanız, ödün verirsiniz. Karşılıklı ödünleşmedir demokrasi. Tek taraflı nalıncı keseri gibi hep bana, hep bana derseniz, uzlaşma olmaz. Anaysa Mahkemesi bir karar aldı, uzun tutukluluk süreleri konusunda, iktidara şimdi bir görev düşüyor.

Hadi bakalım şimdi bunun uygulanmasında, ikide bir Başbakan savcıları göreve çağırıyor. Hadi şimdi çağırsın, 'ey savcılar' desin, güya bizde yargı bağımsız ama bakıyorsunuz, 'ey savcılar nerdesiniz' diyor bizim Başbakan. Hadi şimdi göreve çağırsın, 'bırak tutukluları bak Anayasa Mahkemesi karar aldı yargı kararı var' desin Bizim beklentilerimiz bunlar, gerçekten çözüm tekerine çomak sokan iktidar partisidir. Bir dediği, diğerini tutmayan, güven vermeyen, her an, her süreçten çark edebilen, daha önce görüldüğü gibi bir parti görünümündedir."

 

Yapılan konuşmanın ardından, CHP heyeti, THY'nin tarifeli uçağıyla Ankara'ya döndü.