"Keşke 28 Şubat olmasaydı"

Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu 28 Şubat alt komisyonun sorularını yanıtladı

Keşke 28 Şubat olmasaydı
11 Ekim 2012 Perşembe 08:47 tarihinde eklendi.

 

Eski Yargıtay Başsavcısı Kanadoğlu, Genelkurmay’da verilen brifingler için “Brifing irticai hareketlerin ulaştığı noktayı anlatmak arzusudur. O brifinglerde ne baskı yapılmıştır ne imada bulunulmuştur. Zaten böyle bir ima, telkin ve tavsiyede bulunmak cesaretini hiç kimse de gösteremez” dedi
 
Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu 28 Şubat alt komisyonun sorularını yanıtladı. Ak Parti’li üye İdris Şahin’in, 367’yi Kanadoğlu’nun gündeme getirdiğini ima ederek 28 Şubat sürecinde Genelkurmay brifinglerine katılıp katılmadığını, bunun hukuk devleti ilkesi açısından doğru bulup bulmadığını sorması üzerine Kanadoğlu şunları söyledi: “İmanızı anlıyorum. Yani ben herhangi bir şekilde toplumu hiç kimsenin aklına gelemeyen bir takım düşüncelerle etkilemiş veya oraya bir takım mesajlar vermiş bir kişi değilim. Sizin söylemek istediğiniz net bir şekilde 367 olayıdır. 367 olayının herhalde benim tarafımdan icat edilmediğini siz de biliyorsunuz. Çünkü bu iddiayı ilk olarak ortaya atan Necmettin Erbakan’dır. Erbakan, Turgut Özal’ın seçimi sırasında bir o tarihteki mevcut itibariyle 300’ün bulunamadığını ileri sürerek bu iddiayı ileri sürdü. Haklıydı. Ama yapılacak bir olay yoktu. Çünkü İçtüzük 1996’da değişerek Cumhurbaşkanlığı seçimi İçtüzüğe alındığı için bir itirazda bulunmak, dava açmak imkanı o tarihte doğmuştu. Yoksa zaten TBMM’nin kararları hakkında Anayasa Mahkemesi’ne gitme şansı yoktu.”
 
“Cesaret edemezler”
 
Kanadoğlu, Sincan olayı sırasında kendisinin Malezya’da olduğunu ve orada bu haberleri aldığını belirtti. Kanadoğlu, brifinglerle ilgili “Yargıya emir ve talimat verildiği” iddialarını ise şöyle yanıtladı: “Şunu hesaba katmamız lazım. Anayasa’nın 11. maddesi çok nettir, organların ve kurum ve kuruluşları ve hatta kişileri anayasa tarafından bağlandığını ortaya koyar. Hiçbir organ, kişi kuruluş anayasa dışına çıkamaz. 6. Madde ise hiçbir organın kaynağını Anayasa’dan almadan devlet yetkisi kullanamayacağını ortaya koyar. Bu yargı üzerine baskı mıdır diye soruyorsanız; hiçbir baskı hali değildir. Çünkü brifing irticai hareketlerin ulaştığı noktayı anlatmak arzusudur. Eğer sizi TSK davet etmiş ise o davete Anayasa Mahkemesi Başkanı dahil Yargıtay, Danıştay Başkanı, başsavcılık, daire başkanları gitmişse o davete icabet etmişse TSK elbette ki Türkiye’yi korumakla görevlendirilmiş bir kurumdur. ‘Darbe yapmaya ehliyetlidir’ anlamında söylemiyorum. O brifingde ben de vardım. O brifinglerde ‘şöyle şöyle hareket edin, olay budur’; ne böyle bir baskı yapılmıştır ne imada bulunulmuştur. Zaten orada, o kişilerin önünde öyle bir imada bulunmak veya herhangi bir şekilde telkin ve tavsiyede bulunmak cesaretini hiç kimse de gösteremez.”
 
“Başbakan davet etse gider miydiniz?” sorusunu da Kanadoğlu, “Hiç kuşku yok. Eğer bir bilgi almak zarureti varsa ki vardı, bu brifingi keşke Başbakanlık yapsaydı” dedi.
 
Keşke 28 Şubat olmasıydı
 
Kanadoğlu, 1982 Anayasası’yla ilgili de şunları söyledi: “Kabul edilebilir hiçbir tarafı yok. Ben de bütün atılan oyun dışardan görünmesi ihtimaline rağmen ‘hayır’ oyu kullananlardan biriyim. O Anayasa’nın savunulacak hiçbir tarafı yok. Ama şimdi üzerinde konuştuğumuz o Anayasa değil. Sizler aşağı yukarı 116 maddesini değiştirdiniz ve 16 defa değiştirdiniz. Yani şimdi elimizde olan Anayasa’yla eski 82 Anayasası arasında benzerlik yok. Ama daha başka bir şey söyleyeyim: Nasıl yorumlarsınız bilemem ama yargı bağımsızlığı yönünden 82 Anayasası’nın önünde hükümler getirdik derseniz ben sizin bu görüşünüze katılmam. Yargı bağımsızlığı yoktu, şimdi hiç yok. Elbette 82 Anayasası değişmeli. ‘Yapılmasın’ diyen kimse olmamalı. Ama hiçbirimiz laik, demokratik,sosyal devlet ilkeleri gibi, ki cumhuriyetin nitelikleri budur, kimse bunu düşünemez. Eğer buna uygun hareket edebilirsek her halde bir çok şeyi önleriz. Keşke 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül keşke olmasaydı. Hatta ben de katılırım keşke 28 Şubat olmasaydı.”

Vatan Gazetesi