"Milletin malını soymak için iş başına geliyorlar"

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, “Sanki belediye başkanlarının görevi adam kayırmak, milletin malını soymak. Sanki bunlar için iş başına geliyorlar.” dedi

Milletin malını soymak için iş başına geliyorlar
15 Şubat 2014 Cumartesi 20:47 tarihinde eklendi.

Partisinin belediye başkan adaylarının tanıtım toplantısı için Bolu'ya gelen ve bir otelde basın toplantısı düzenleyen Kamalak, “2009 yerel seçimlerinden bu yana tam 1522 belediye başkanı hakkında soruşturma başlatılmıştır.” şeklinde konuştu.

Yaşanan süreci değerlendiren Kamalak, “Önümüzde bir seçim var yerel seçimler. Biz de Anadolu’yu dolaşıyoruz. Türkiye belediyeler ve merkezi idareler tarafından iyi yönetilmiyor. Aziz milletimizle el ele vermek için daha güzel daha müreffeh gerilim içinde değil huzur içinde yaşayan insanların yaşadığı Türkiye’ye inşa etmek için Anadolu’yu dolaşıyoruz. Bir takım tespitlerde bulunmamız gerekiyor. Hepimiz bu milletin evlatlarıyız. Kardeşleriz. Bütün kardeşlerin huzur içinde yaşadığı ortamı oluşturmak hepimizin görevidir” şeklinde konuştu.

Saadet Partisi Genel Başkanı Kamalak, “Yönetimi ikiye ayırmak faydalı olacaktır. Belediyeler iyi yönetilmiyor. Bizim kimseye karşı kinimiz yoktur. Geçmişimize bakıldığında hasedimiz de yok kasetimiz de yok. Tertemiz bir maziye sahibiz. TBMM’ye sunulan bir cevaba göre 2009 yerel seçimlerinden bu yana tam çok sayıda belediye başkanı hakkında soruşturma başlatılmıştır.

Bazıları hakkında birkaç dosya var. Bu dosyalarda hırsızlık var, yolsuzluk var ihaleye fesat karıştırma var adam kayırma var. Sanki belediye başkanlarının görevi adam kayırmak milletin malını soymak sanki bunlar için iş aşına geliyorlar. Her parti belediye sayısında yolsuzluğa bulaşmış. Bu duruma müstahak değilsiniz. Çok daha iyi yönetimlere layıksınız. Siz gelirseniz durum farklı mı olacak diyorsunuz. Biz yeni bir parti değiliz. 45 yıllık misyonun partisiyiz. Yolu şaşırmadık hedef değiştirmedik. Yolumuz milletin hakikatin yoludur. Bu yol bahadırlar dervişler yoludur.” dedi.

“MASUM İNSANLAR GÖREVDEN AZLEDİLİR Mİ?”

Hükümetin 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasına gösterdiği tavrı eleştiren Genel Başkan Kamalak, “Gerçekten ortada yolsuzluk yoksa neden 9 bakan görevden alındı? Değerli arkadaşlarım masum insanlar değerli bakanlar görevden azledilir mi? Bu da Türkiye’nin iyi yönetilmediğinin kanıtıdır. Delilleridir. Gelir dağılımı gün be gün kötüye gidiyor. Cari açık rekor kırıyor. İşsizlik rekor kırıyor.

Türkiye hangi alanda iyi yönetiliyor? Fakiri daha fakir zengini daha zengin yapma konusunda iyi çalışıyorlar. 90 yıllık Cumhuriyet Tarihinde en fazla Müslüman kıyımı hangi iktidar zamanında yapıldı? 1974 yılında 25 yıldır Kıbrıs’ta akan kanı durdurmak için Kıbrıs barış harekatını uyguladığımız için batılı ülkeler bize ambargo uyguladılar. Uçaklarımıza benzin bulamadık.

Bize bir İslam ülkesi ve onun yiğit lideri yanımızdaydı. Kaddafi aradan 35 yıl geçtikten sonra küresel emperyalizm bu bir haçlı seferidir diyerek o ülkeyi işgal etti. Türkiye nerede yer aldı küresel emperyalistlerinin yanında. Haçlılar ile bir olup Libya’yı kırk parçaya böldük. Kaddafi linç edildi. Bizim Barbaros isimli savaş gemimiz haçlı birliği komutanının Abdre Dorya isimli savaş gemisi kaptanının emrine verildi” diye konuştu.

YENİ İSTİKLAL MÜCADELESİ KİME KARŞI VERİLECEK ?

Mustafa Kamalak sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Rüşvet alan da, veren de memnundur zihniyeti akıllara nakşedildi. Türkiye bu durumu hak etmiyor. Bu da yetmiyormuş gibi bir de bu düzene bakanlarımız katıldı, aile fertleriyle, çocuklarıyla, yandaşlarıyla, iş adamlarıyla. Bizim böyle konuşmamızdan bazı iktidar mensupları alınıyorlar. Bu millet bataklığa batmaya mecbur mu?

Hırsızlara, yolsuzlara arka çıkmak zorunda mı? Kumpas varmış, milli iradeye karşı darbe girişimi varmış, yeni bir istiklal mücadelesi başlatmak gerekiyormuş, bir kalkışma varmış, bir bağımsızlık mücadelesini gerçekleştirmek icap ediyormuş. Nerede, kime karşı savaşacağız biz. İstiklal savaşını emperyalizme onun maşalarına karşı başlattık. Ecdadımız 1919'dan sonra kurtuluş savaşını verdi. Bir savaş vereceksek eğer millet olarak topyekün yerimizi almak durumundayız.

Ama düşmanı da bilmek zorundayız. Kime kurşun sıkacağız. 55 yıldır girmek için kapısında nöbet tuttuğumuz Avrupa Birliği ile mi savaşacağız. Kim kalıyor geriye. O zaman milleti birbirine kırdıracağız. Zaten Gezi olaylarında 8 vatan evladı hayatını kaybetti. 17 Aralık'tan sonra 6 bin polis hallaç pamuğu gibi yer değiştirdi.

Gezi olaylarında kahraman ilan edilen polis 17 Aralık'tan sonra hain ilan edildi. Peki ne yapmışlar, hırsızı yakalamışlar. Hırsızı yakalayan polis ne zamandan beri suçlu sayılmış, hatta vatan hainliği ile suçlandı. Eğer ortada bir yolsuzluk yoksa bakanların çocuklarının yatak odalarına kasalar, para sayma makineleri kim tarafından konuldu. Uluslararası kumpascılar tarafından mı konuldu?" 


CİHAN