"N.Ç. davasını çok iyi biliyor değil mi?"

CHP lideri Kılıçdaroğlu, HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’un, ''Şerefli bir Türk hâkimi olarak hiç kimseden özür dilemeyiz'' sözlerine, N.Ç. davası üzerinden cevap verdi, “Yargı kokuyor” dedi.

N.Ç. davasını çok iyi biliyor değil mi?
11 Aralık 2011 Pazar 13:00 tarihinde eklendi.

 

Belediyenin açılış ve temel atma törenleri için Zonguldak’ın Ereğli İlçesi’ne giden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partililere hitap ederken şunları söyledi:
 
“Bir kimsenin şerefli olup olmadığına, o kişi karar vermez. Kişinin şerefli olup olmadığına 3’üncü kişiler karar verirler. Ben, ’Şerefliyim’ demekle şerefli olmam. Bir başkası da, ‘Ben şerefliyim’ demekle o da şerefli olmaz. Bizim yaptığımız net eleştiriler var. Ben onlardan yanıt bekliyorum.
 
Siz Deniz Feneri savcılarını hangi gerekçeyle görevden aldınız? Şerefliymiş. Bana bunun cevabını veriyor mu? Sayın Haberal, kendisinin yargılandığı mahkemenin üyelerini mahkûm ettirdi. Bunlar davadan çekilmedi mi? Hayır, çekilmedi. Nasıl güveneceğiz biz o yargıçlara? O şerefli arkadaşıma sormak isterim. N.Ç. davasını çok iyi biliyor değil mi. O davada karar verenlerin kendileri tarafından oraya atandığını biliyor mu acaba. Eğer daha fazla konuşursak altında kalırlar. Otursunlar yargıya baksınlar. Yargı kokuyor. Bir yargıç, Yargıtay’dan istifa ediyor. ‘Yargıtay’da olanları artık benim midem kaldırmıyor’ diyor. Bu söze kulak veriyor mu?”
 
Konuşmasında, Zonguldak Milletvekili Prof. Mehmet Haberal’ın tutuklu olmasına tepki gösterdi: “Haberal ne yaptı? Binlerce kişiye şifa dağıttı elleriyle. Mahkûm olsa dert etmeyeceğiz. Tutuklu. Milli irade tutuklu olmaz.”
 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İnsan Hakları Günü mesajında, muasır medeniyet seviyesine ulaşmış, insan hak ve özgürlüklerinin kararlı savunucusu devletlerin sosyal, demokrat ve hukuk devleti olarak tanımlandıklarını belirtti. “Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyalliğinden de demokratlığından da hukuka bağlılığından da söz edilemediğini” ileri süren Kılıçdaroğlu, mesajında şu ifadelere yer verdi:
 
- Dolar milyarderlerinin arttığı, ama çocukların açlıktan öldüğü, devlet uçağıyla krala düğün davetiyeleri götürülürken çocukların ya yanan çadırlarda ya da soğuktan donduğu, 264 bin atanamayan öğretmenden 200 binine ‘başının çaresine bak’ denildiği, işsizliğin arttığı, evine ekmek götüremediği, çocuğuna harçlık veremediği için başı yerde dolaşan anaların, babaların çoğaldığı ülkede sosyal devletten de insan hakkından da bahsedilemez.
 
- Bakanlarına ‘Kulağınızdan tutar kapının önüne koyarım’ diyen Başbakan’ın demokratlığından da Meclis’i by-pass ederek Türkiye’yi kararnamelerle yöneten AKP Hükümeti’nin demokrat bir anlayışın temsilcisi olduğundan da Meclis’te muhalefetin sesinin kesilmesi de biat ettirilmiş yandaş medyayla halkın haber almasının, gerçekleri öğrenme hakkının çiğnenmesi de demokrasiyle bağdaşmaz.
 
- Ne yazık ki Dünya İnsan Hakları Günü’nde sosyalliği, demokratlığı rafa kaldırılmış AKP iktidarında yargı da hükümetin arka bahçesi haline getirildiği için artık hukukun üstünlüğünden de bahsedilemiyor. Çünkü AKP Hükümeti’ne göre hukukun gücü değil, gücün hukuku esastır. Ama herkes çok iyi bilsin ki hukukun gücü büyütür, gücün hukuku küçültür.

NTV