"Ne çocuğum,ne yeni yetmeyim"

AK Parti Genel Başkan Danışmanı ve Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, AK Parti'deki yeni yetme tartışmasıyla ilgili konuştu. Akdoğan, ''Ben 45 yaşındayım. Ne çocuğum, ne yeni yetmeyim. Bu tür yakıştırmaları ben üzerime almıyorum'' dedi.

Ne çocuğum,ne yeni yetmeyim
22 Ağustos 2014 Cuma 11:53 tarihinde eklendi.
AK Parti Genel Başkan Danışmanı ve Ankara Milletvekili Doç. Dr. Yalçın Akdoğan, NTV canlı yayınında Funda Görey’in sorularını yanıtladı.
 
Akdoğan'a yöneltilen sorular ve kendisinin verdiği yanıtlar şöyle;
 
'ÖNEMLİ ROL OYNAYACAK'
 
Sayın Davutoğlu’yla ilgili ilk değerlendirmelerinizi alalım.
 
Öncelikle hayırlı olmasını diliyorum hem ülkemiz hem AK Parti için. AK Parti içinde olan bir değişim ülkemizi ülke yönetimimizi de yakından ilgilendiriyor. Önümüzdeki hafta kongremiz var, Sayın Davutoğlu genel bir konsensüsle aday olarak gösterilmiş oldu. Delegelerimizde onay verirse ikinci genel başkanımız olacak Sayın Davutoğlu. Halkın cumhurbaşkanını seçmesi ve başbakanımızın seçilmesi cumhurbaşkanı olarak öneli bir kilometre taşıydı. Sayın Davutoğlu da bu misyonun temsilcisi olan hem teorik olarak hem pratik olarak kafa yapısıyla hem medeniyet tasavuruyla AK Parti hareketinin temel felsefesini özümsemiş, başından itibaren AK Parti’nin ve devletin farklı kademelerinde önemli görevler üstlenmiş bir şahsiyet olarak bu süreçte önemli bir rol oynayacaktır. Yeni Türkiye deyince Sayın Cumhurbaşkanımız ortaya bir takım temel ilkeler koymuştu. Aynı çerçevede Davutoğlu da dün yaptığı konuşmada bunlara atıf yaptı. Yani bir hedef birlikteliği söz konusu ve AK Parti’nin 2023 hedefleri Davutoğlu’nun genel başkanlığından Sayın Erdoğan’ın liderliğinde gerçekleştirmek için çalışmaya devam edecek.
 
'HESAP KİTAP İÇİNDE DEĞİLİZ'
 
Erdoğan döneminden bir farkı olacak mı soruları gündeme geliyor ama yaptığınız açıklamada ortak hedeflere ilerlemekte bir bayrak yarışı olarak görülüyor. Yeni bir hükümet kurulacak görevi aldıktan sonra. Siz kabine de olacak mısınız?
 
Biz bunu bir dava olarak görüyoruz, bir fikri hareket olarak görüyoruz, bunu kişisel kariyer planlaması olarak hiçbir zaman görmedik. Davaya hizmet edenin şeref kazandığına inandık. Bu davanın bir neferi olmaktan hep gurur duyduk. Kişisel bir hesap, kitap içinde değiliz. 90’lı yıllarda siyasi hedef olarak gördüğümüz ne varsa AK Parti döneminde birçok kangren olmuş mesele aşıldı. Bu meselelerin çözülmüş olmasını ve Sayın Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasıyla ben kişisel olarak siyasi amacımın önemli ölçüde gerçekleşmesi olarak tanımlamıştım. Ama yeni sorunlar var yeni kuşakların burada rol üstlenmesi lazım.
 
'UZAYDAN KİMSE GELMEYECEK'
 
Genel seçimler öncesinde de hedefleri gerçekleştirebilmek için yola çıkmış mevcut bir kabine var. Büyük bir değişim düşünüyor musunuz bakanlarda?
 
Bunu ben düşünmeyeceğim tabii. Ama dışarıdan, uzaydan kimse gelmeyecek AK Parti kadrosu bunlar. Çok değerli insanlar var, MKYK’mız görevine devam ediyor. Bakanlar Kurulu’nun hepsi değişecek diye bir şey yok. Bir nöbet değişimi belki söz konusu olabilir. Bir süreklilik olacaktır ama süreklilik içinde bir değişiklik sağlanacaktır. Başbakan değişti, sil baştan her şey değişecek anlamı yoktur. Bu Erdoğan’a karşı bir şey gibi de yanlış yorumlanabilir. Kabine de çok başarılı arkadaşlarımız var bir kısmı kalabilir. İsimler üzerinde bakan toto oynanmasını ben çok doğru bulmuyorum. İlk günden itibaren danışman olarak bütün kadrolarla, özel temsilci olarak, danışman olarak, MKYK üyesi olarak çalışmış bir arkadaşımız. Herkesi tanıyor ve iyi bir takım kuracağına ben inanıyorum. Tayyip Erdoğan çok güçlü karizmatik bir liderdi ama en çok ortak akla ve ekip çalışmasına önem ver en insandı. Yani tek adam oyunu değil bu.
 
HAKAN FİDAN KABİNEDE OLACAK MI?
 
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ismi de geçiyor kabineye girmesi olası olarak…
 
MİT Müsteşarı ile ilgili spekülasyonları doğru bulmuyorum ben. Çok ciddi bir görev, çok ciddi çalışmaların önemli çalışmalar içinde olan bir insan. Bu tür spekülasyonlar ciddi sorunlar doğurabilir ilerde. Yoksa Hakan Fidan çok değerli bir arkadaşımız. Çok farklı konularda tecrübe kazanmış bir arkadaşımız birçok göreve layıktır. Ama bu tür spekülasyonların içine sokulması bundan sonraki görevlerinde sıkıntı doğurabilir. Ben bu tür konularda adının geçirilmesini doğru bulmuyorum.
 
GÜL ÇİFTİNİN AÇIKLAMALARI
 
Partiniz içinde isimler üzerinde basına yansıyan veya yansımayan tartışmalar oldu. Sayın Cumhurbaşkanı kendisine saygısızlıklar yapıldığı yönünde bir sitemini ortaya koydu. Üstelik eşi Hayrünnisa Gül’den de açıklamalar geldi. Gül çiftinden gelen bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Ben prensip olarak cumhurbaşkanlığı makamını eleştiri konusu yapmak polemiklerin içine çekmeyi doğru bulmayan bir insanım. Toplumun her kesiminin üstünde lideri olarak görmesi gereken çok önemli bir makamdır. Bu yüzden makamda kim olursa olsun, bu tür polemiklerin içine çekilmesini doğru bulmam. Abdullah Bey, AK Parti ailesinin bir ferdidir, kurucusudur, önemli misyonlar yüklenmiş bir insandır. Bundan sonraki süreçte de Sayın Gül’ün varlığını önemsiyorum ve onun yıpratılmaması, polemiklerin içine çekilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Onun için bu sorunuza cevap vermeyeyim. Bu biraz kim seviniyor kim üzülüyor... Bize yakın olan insanlar üzülüyor mu seviniyor mu biraz buna bakarak değerlendirmek gerekir.
 
‘BENİ KASTEDİYORSA ÇOK ALINMAM’
 
Son dönemde sürekli partinizden isimlerde, partinizdeki genç isimlerde, yeni giren arkadaşlardan bahsediyorlar ama aslında isim vermeden bu eleştirilerin hedefi de siz olarak gösteriliyorsunuz. Neden size yöneliyor bu tür eleştiriler?
 
Ben bu sürecin çok hassas olduğunu partinin bütünlüğünü korumanın her şeyin üzerinde bir hassasiyet olduğunu ve bu büyük zorlukları partinin bütünlüğünü koruyarak aştığımızı söyledim. Bu süreçte de genel başkan değişiyor, başbakan değişiyor, kongre yapıyoruz, herkesin gözü bizim üzerimizdeyken bu tür polemikler yapılmasını ben doğru bulmadığımı söyledim. Bülent Bey’le ilgili bir takım şeyler soruldu. Ben söylemlerindeki bütünlüğe bakarım ve bir problem algılamıyorum şeklinde daha uzlaşmacı söylemler içine girdim. Ama Twitter’da arkadaşlarımız arasında bir takım tartışmalar oldu. Ama bunlar dönüp dolaşıp bana delege ediliyor maalesef. Ben kendi kendime bir şey söylemem. Partimizin ilgili kurumları hangi politikayı geliştirirse, hangi duruşu geliştirirse, Sayın Genel Başkanımız ortaya hangi kriterleri koyarsa ben bunları elbette AK Partili bir konuşan olarak bir sözcü olarak bunları dile getirmek durumundayım. Ben bunları dile getirdiğimde başkasını eleştiremeyenler dönüp beni eleştiriyorlar. Oysa ben kişi bazında bakmam, ben yeni Türkiye idealini savunurum. Bu ideale ve Tayyip Erdoğan’a kim karşıysa ben ona karşı olurum. Hiç kimseye karşı olmam hiç kimsenin de yanında olmak gibi bir amacım yok. Ben 45 yaşındayım birçok insanın bulunmadığı süreçlerin içinde bulunan bir insanım. Bu tür yakıştırmaları ben üzerime almıyorum. Parti büyüklerimizden birileri beni kastederek bir şey söylüyorlarsa bundan da çok alınmam doğrusu.
 
‘TÜRKİYE BUNU YAPMAK DURUMUNDAYDI’
Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı’yken ortaya koyduğu politikalarla kimi zaman muhalefetin hedefinde oldu ve sert eleştirileri de göğüslemek zorunda kaldı. Şimdi tüm bu eleştiriler başbakanlığı döneminde yöneliyor. Hatta Türkiye'nin dış politikasında böyle bir rol oynayan aktör nasıl olursa başbakan olur şeklinde eleştiriler gelmeye başladı.
 
Türkiye'nin dış politikasını doğru okumak gerekir. Türkiye 10 yıl önce bölgesel bir güç olarak algılanıyor muydu? Sözü dinlenen bir ülke miydi? Türk pasaportu, Türk lirası ne kadar itibar edilen bir paraydı? Bugün bunların hepsi daha iyi durumdaysa, Türkiye takımlarıyla, lideriyle dizileriyle örnek alınan bir ülke haline geldiyse Türk dış politikasını ben yerden yere vurmayı doğru bulmam. Bir takım sıcak hadiseler yaşandı. Bu konularda büyük ülkeler nasıl sallandılar? Suriye konusunda tek tek bütün ülkelerin duruşlarını masaya yatıralım. Dik durabilen, sözünün arkasında durabilen bir Türkiye vardı. Böyle bir süreçte Türkiye bunu alternatifini yapabilir miydi? Mesela Suriye meselesinde kapılarını kapatabilir miydi? Esad’ın yanında durabilir miydi? O yüzden Türkiye bir takım zorluklar yaşandıysa da bunu yapmak durumundaydı. Reel politika ile normatif politikayı bir arada götürebilmektir mesele.
 
Romantik yaklaşımlarını doğru bulmuyorum, Sayın Davutoğlu gerçekçidir.
 
Sayın Ahmet Davutoğlu, önemli bir siyasetçidir. Hesapçı, kitapçı bir insan değildir. Göründüğü gibi samimidir. Atom karınca gibidir, çalışkandır. AK Parti’nin yeni dönemine önemli katkıda bulunacaktır.
 
Eve dönüşün yolu kapalı değil. Silahın bırakılması sorunun nihai çözümü için önemlidir.