"Nihat Doğan sakal gibidir..."

Cumartesi günü Ankara'da iki kadının şikayetçi olması üzerine İzzet Yıldızhan ile birlikte gözaltına alınan Nihat Doğan medyaya çok kızgın.

Nihat Doğan sakal gibidir...
30 Ekim 2011 Pazar 18:28 tarihinde eklendi, 2.744 kez okundu.

 

Olayların kendisiyle bir ilgisinin olmadığını belirten Doğan,şu açıklamayı yaptı:

 
“Oteldeyim, gece yarısı, uyuyorum. 
İzzet Yıldızhan arıyor.(Aynı otelde)
“Nihat bir uğrar mısın, yanımda bir kız arkadaşım var, sana hayranmış, seninle resim çektirmek istiyor” diyor.
Giyinip, çıkıyorum. Gidiyorum odasına, resim çektiriyorum. Biraz oturup, odama dönüyorum.
Sonra sabah sabah kapım çalınıyor. Polis… 
“Bir konu hakkında bilginize başvurmak istiyoruz” diyorlar.
“Tabi” diyorum gidiyorum emniyete…
“Konu” nedir diyorum?..
“İzzet Yıldızhan”la ilgili bir şikayet var. Şikayet eden kızlar, sizin de bir ara odaya geldiğinizi ve onlara birlikte gördüğünüzü söylüyorlar. Doğru mudur?..” diye soruyorlar.
“Doğrudur. Odaya uğradığımda birlikte oturuyorlardı” diyorum.
“Teşekkür” ediyorlar ve çıkıp gidiyorum.
Daha sonra İstanbul’a döndüğümde de İzzet Yıldızhan’ın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığını öğreniyorum.
Buraya kadar her şey normal...
Peki ya sonra… 
“Bazı” internet siteleri ve bugün “bazı” gazetelere bakıyorum da…
“İnsaf be kardeşim…”
“Resmen medya terörü bu!..”
“Medya faşizmi bu”
“Neymiş, türkücülerin aşk gecesi v.s v.s”
“Yahu siz rahatsız mısınız kardeşim… Görgü tanığı olarak gittim, katil oldum!!!”
“Ne diyim daha… Arkadaşlar ben sadece şahitim şahit… Sadece bunun için emniyete davet edildim, medyanın bana isnat ettiği suçlara bakın…”
“Ayıptır, günahtır ve büyük suçtur. Beni ahlaksızlıkla suçlayanları sadece Allaha havale etmeyeceğim. Hepsini mahkemeye vereceğim”
“Ne diyim daha… Herhangi bir suçun, herhangi bir konunun biraz içinde olacak olsam, kendimi savunacak bir şeyler söylerdim ama olayın “kıyısında” bile değilim… Yazıklar olsun bu medya terörünü yaratanlara… Ama bilsinler ki hesabını soracağım”
“Unutmasınlar ki, Nihat Doğan sakal gibidir, kestikçe daha gür çıkar…”