Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dünya Bankası Grup Başkanı Robert Zoellick ile birlikte Ankara’da bir basın toplantısı yaptı. Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan’a, AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli’nin ‘ekonomik kriz yolda, fazla harcamayın’ sözleri anımsatıldı. Babacan, ”Umuyoruz ki Avrupa'da doğru kararlar alınır. Umuyoruz ki ABD'de bu borçlanma limitiyle ilgili siyasi sorun aşılır. Bunlar çözülürse sorun yok, ama sorunlar çözülemediği takdirde olumsuz senaryolara hazır olmamız gerekir” yorumunu yaptı.
IMF’NİN BÜYÜME TAHMİNİ İLE BİZİMKİ FARKLI
Babacan’a, IMF’nin 2011 için yüzde 8.7 büyüyeceği tahmininde bulunduğu Türkiye’nin 2012 yılında büyemesinin yavaşlayarak yüzde 2.5’e ineceği tahmini de soruldu. Babacan, bu soruya şöyle yanıt verdi:
“Ben tahminlerde herhangi bir küçülme gördüğümü hatırlamıyorum büyüme hızı devam ediyor. Yalnız bu yıl çok hızlı bir büyüme, gelecek sene de daha makul, daha düşük bir büyüme gibi bir tahminde bulunmuşlar. Fakat o çalışmalar yapılırken, bizim ekibimizle beraberce çalışılmış, beraberce oluşturulmuş bir çalışma değil. Bu IMF teknik heyetinin kendi yaptığı bir çalışma. Biliyorsunuz Eylül ayında program sonrası izleme çalışmaları çerçevesinde IMF heyeti tekrar Türkiye'ye gelecek. Türkiye'de bir çalışma yapılacak. Bu çalışma sırasında eminim ki bu projeksiyonlar beraberce gözden geçirilecektir, tahminler aynı zemine, mümkün olduğunca en yakın zemine çekilecektir. Bizim kendi tahminlerimiz biraz daha farklı o tahminlerden. Bu IMF teknik heyetinin kendi tahminidir.”
Babacan, Zoellick ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Dünya Bankasının özel sektöre kredi vermek için kurduğu Uluslararası Finans Şirketinin (IFC), Washington dışındaki ilk şubesini İstanbul'da açtığını söyledi. Burada yaklaşık 160 kişinin çalıştığını vurguladı. Dünya Bankası'nın, IFC'nin sadece Türkiye'de değil, tüm bölgedeki özel sektör projelerinin finansmanını İstanbul'dan yürüttüğüne dikkat çekti.
TÜRKİYE PARMAKLA GÖSTERİLİYOR
Türkiye’nin 2008-2009 krizinden hızlı çıkışının ve geçen yılki ekonomik performansının tüm dünyada ‘parmakla gösterilen’ başarı haline geldiğini belirten Babacan, burada özel sektörün rolüne işaret etti. Devletin para harcamasıyla, mali bazı tedbirlerle sağlanan büyümeden öte özel sektör yatırımıyla elde edilmiş bir büyüme olduğunu söyledi.
Yüksek büyümenin bu senenin ilk çeyreğinde de devam ettiğini belirten Babacan, Dünya Bankası’nın Türk özel sektörüyle yapacağı işbirliğinin önemini vurguladı.
Bugün itibariyle Dünya Bankası ile 21 ayrı proje yürütüldüğünü, 2012-2015 mali yıllarını kapsayan yeni bir ülke işbirliği stratejisi üzerinde de çalıştıklarını açıkladı.
Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştırabilmek için ustalık döneminde eğitimden, yargıya ekonomiye kadar pek çok alanı kapsayan reformlara ihtiyaç olduğunu söyledi.
İHRACAT VE YATIRIM ETKİLENİR
Dünya Bankası Grup Başkanı Robert B. Zoellick ise Avrupa ekonomisindeki gelişmeler nedeniyle bölgede büyümenin yavaşladığını, bunun Türkiye'nin ihracatını ve ülkeye gelen yabancı doğrudan yatırımı etkileyebileceğini söyledi. Zoellick, “Ancak ben inanıyorum ki Türkiye'deki ekonomik program çok güçlü” dedi.
Zoellick, IMF'nin Türkiye için 2012'de yüzde 2,5'luk büyüme tahmininde bulunduğunun anımsatılması üzerine “Soruyu soran kişi rakamları karıştırmış olabilir. Kimsenin Türkiye’ye yönelik sadece yüzde 2,5'luk büyüme tahmininde bulunabileceğini zannetmiyornum” dedi.
Zoellick, küresel ekonomideki gelişmelerle ilgili soru üzerine, Türkiye'de ve diğer bazı önemli yükselen piyasalarda son derece hızlı bir toparlanma süreci görüldüğünü, Avrupa, ABD ve Japonya gibi ülkelerde özellikle devlet borcu ve işsizlik konularında ciddi sorunların devam ettiğini anlattı. Bu durumun küresel toparlanmayı biraz zorlaştırdığını, emtia enerji fiyatları, ihracat kaynağı gibi başka faktörlerin de dikkate alınması gerektiğini vurguladı.
Bir gazeteci, Türkiye'nin son dönemde ekonomide kendi özgün tedbirleriyle başarı yakaladığını anımsatarak, “Uluslararası kuruluşların Türkiye örneğinden çıkarması gereken dersler olduğunu düşünüyor musunuz” diye sordu.
Zoellick, “Evet, Türkiye bir örnek olabilir. Özellikle Mısır'da başlayan Arap baharı sonrasında yeni seslerin duyulabilmesi için bir forum başlattık. Ve yapılan çalışmalarda bazılarının Türkiye'ye ilgi duyduğunu gördük. Elbetteki bir ülkedeki uygulamaları direkt alıp başka bir ülkeye karbon kağıdıyla kopyalayamazsınız. Uluslararası kuruluşların elbette öğrendiği şeyler var. İnsanlar başka ülkelerin deneyimlerinden bir çok şey öğrenebilirler. Ama her bir ülke için durumu, o ülkenin özel şartlarına uygun biçimde yapılandırmanız da gerekiyor” karşılığını verdi.
Ziyaretinin 2 temel unsuru olduğunu kaydeden Zoellick, bunlardan birincisinin Türkiye'nin amaçlarına ulaşma noktasında neler yapabileceğini konuşmak ve bu anlamda yardımcı olabilecekleri alanları görmek olduğunu söyledi. İkinci amacının da Türkiye'nin büyümeye çalışan ülkeler için destekleyici rol üstlenirken, Dünya Bankası'nın Türkiye ile hangi alanda işbirliği yapabileceğini saptamak olduğunu belirtti. Zoellick, Türkiye'nin küresel ve bölgesel anlamda taşıdığı öneme dikkat çekti.