Orgeneral Tunçer Kılınç savunmasını yaptı

Ergenekon Davası'nda son savunmasını yapan tutuksuz sanık eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tunçer Kılınç, Mustafa Balbay'a devlete ait gizli belge vermediğini söyleyerek, "Herhangi bir gizli bilgi ve belgeyi yetkisiz birine vermekle suçlanmaktan büyük üzüntü duymaktayım. Öyle bir duruma düşmüş olmaktansa yaşamamayı tercih ederim" dedi.

10 Haziran 2013 Pazartesi 18:30 tarihinde eklendi.
Suçlamların yorumlara ve varsayımlara dayandığını belirten Kılınç, "Sizlere bu iftira niteliğindeki savların somut bir kanıtla ortaya koyabileceklerine dair bir kuşkum olsa şimdiye kadar çoktan kendi ipimi kendim çekerdim. Dava konusu örgütün varlığına inanmıyorum" dedi. İddia edilen 'Ergenekon' terör örgütün adını bu dava nedeniyle duyduğunu ifade eden Kılınç, "Ne iddia edilen örgütle ne de başka hiçbir örgütle irtibatım ve ilişkim olmamıştır" dedi.
 
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'de görülen Ergenekon Davası'nda tutuksuz sanık eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tunçer Kılınç son savunmasını yaptı. Mütalaadaki suçlamaların hukuki bir temele dayandırılmadığını söyleyen Kılınç, "Mesnetsiz yakıştırmalarla adeta iftira yoluyla itham edilmekteyim" dedi. Kılınç, dava sanıklarında CHP Milletvekili Mustafa Balbay, Hüseyin Buzoğlu ve Ergün Poyraz'a devlete ait gizli belgeleri verdiği iddiasını redderek şunları söyledi:
 
"Devletin son derece önemli mevkilerinde görev almış bir üst düzey asker bürokratına, bazı gizlilik dereceli bilgi ve belgeleri adını sanını bilmediği bir terör örgütünün talimatları ve amaçları doğrultusunda önüne gelen bir takım yetkisiz insanlara vermek gibi bir yakıştırma son derece onur kırıcı bir suçlamadır.

Somut olarak neye dayandırılıyor da şahsıma ve işgal ettiğim mevkilere böyle mesnetsiz olduğu kadar yakışıksız ve insafsız isnatlarda bulunulabiliyor. Herhangi bir gizli bilgi ve belgeyi yetkisiz birine vermekle suçlanmaktan büyük üzüntü duymaktayım. Öyle bir duruma düşmüş olmaktansa yaşamamayı tercih ederim"
 
"BİZ ASKERLER YETKİSİ OLMAYANLARLA BİLGİ PAYLAŞAMAYIZ"
 
Balbay'a ait olduğu iddia edilen notlara göre, YAŞ ve MGK toplantılarına ilişkin bir takım bilgilerin kendisi tarafından sızdırıldığı iddiasını da kabul etmeyen Kılınç, Balbay ile görüşmelerinin gazeteci bürokrat kapsamında olduğunu söyledi. Kılınç, "Balbay ile görüşmelerimin tamamı bir gazeteci-bürokrat arasındaki görüşmeler kapsamındadır.

Atandığım görevlerin özelllikleri nedeniyle görsel ve yazılı medya kuruluşlarının Ankara temsilcileri ile görüşmelerim olmuştur. Bugün adını dahi hatırlayamadığım çok değişik haberciler tarafından aranmışımdır. Görüşmelerim hiçbiri haber alışverişi kapsamında değildir. Başta güvenlik olmak üzere haber alışverişi kapsamındadır. Hiçbir dönemde hiçbir haberciye veya köşe yazarına gizlilik dereceli bir bilgi vermedim. Ancak bazı konularda gizlilik taşımayan yorumlarım olmuştur. Balbay ile görüşmelerim bu kapsamdadır. Biz askerler yetkisi olmayanlarla bilgi paylaşamayız" diye konuştu.
 
"MAĞDUR OLAN İSE ANCAK O GÜNKÜ TSK MENSUPLARI OLABİLİR"
 
AK Parti'nin 2002 yılında iktidara gelmesi ardından yapılan ilk YAŞ toplantısında disiplinsizlik nedeniyle TSK bünyesinde kalmaları uygun görülmeyen bazı personelin ihraç edilmeleri konusunda Başbakan ve Milli Savunma Bakanı'nın şerh koyduğunu belirten Kılınç,
 
şunları anlattı: "Balbay kimden ve nasıl elde etmişse bu bilgiye ulaşmış ve beni bunu teyit etmek için aramış. Ben görüşmeyi reddettim. Diğer taraftan YAŞ görüşmeleri gizlilik derecesinde ise de Balbay'ın elde ettiği bilgi devlet sırrı niteliğinde değildir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güvenliğini tehlikeye sokacak bir bilgi değildir. Bu bilginin medyada yer almasıyla ne devletin bir kurumunun ne de üçüncü bir şahsın mağduriyeti söz konusu değildir. Mağdur olan ise ancak o günkü silahlı kuvvetler mensupları olabilir. Zira bu tutum o günkü yeni hükümetin silahlı kuvvetlere ilk meydan okuması ve ilk yumruğudur. Siyasi tabanlarında kazanılmış bir zafer gibi algılanmıştır."
 
"KENDİ İPİMİ ÇEKERDİM"
 
Suçlamların yorumlara ve varsayımlara dayandığını belirten Kılınç, "Sizlere bu iftira niteliğindeki savların somut bir kanıtla ortaya koyabileceklerine dair bir kuşkum olsa şimdiye kadar çoktan kendi ipimi kendim çekerdim. Dava konusu örgütün varlığına inanmıyorum" dedi. İddia edilen 'Ergenekon' terör örgütün adını bu dava nedeniyle duyduğunu ifade eden Kılınç, "Ne iddia edilen örgütle ne de başka hiçbir örgütle irtibatım ve ilişkim olmamıştır" dedi.
 
"YASTIĞA BAŞIMI KOYDUKTAN 5 DAKİKA SONRA RAHATÇA UYUYABİLECEK VİCDANİ HUZUR İÇİNDEYİM"
 
Halen bilinci yerinde sağlıklı bir insan olduğunu belirten Kılınç, "Şu ana kadar yaptığım bütün açıklamalarımdan en ufak bir vicdani rahatsızlık duymuyorum. Sizi yanıltmaya çalışan taraf değilim. Nezarete alındığım 7 Ocak 2009 tarihinden bu yana yastığa başımı koyduktan 5 dakika sonra rahatça uyuyabilecek vicdani huzur içindeyim" şeklinde konuştu.

Kılınç sözlerini şöyle tamamladı: "Ne şu kürsüde olmayı, ne de sizlerin yerinde olmayı istemezdim. Ben şahsen adaletin devletin temeli, devletin de bireylerin hak ve hukukunun güvencesi olduğu yönündeki kanaatimi muhafaza ediyorum.

Devlet yönetiminin en önemli erkini oluşturan yargı erkinin içinde adaleti temsil eden cumhuriyet yargıçlarının hakimlik ve hakemlik yeteneklerine güvenim tamdır. Kararlarına vicdanlarını da katabilen Cumhuriyet yargıçlarının hukukun yanında oldukları kadar adaletin de yanında olduklarından şüphe duymuyorum." Savunmaların alınmasına ara veren mahkeme heyeti duruşmayı yarın saat 09.00'a erteledi.

DHA