Orhan Pamuk'tan Gezi Parkı yazısı

Günlerdir Gezi Parkı eylemleri milyonların dilindeyken Orhan Pamuk'tan tek söz gelmemesi eleştiri konusu olmuştu.

Orhan Pamuktan Gezi Parkı yazısı
05 Haziran 2013 Çarşamba 12:51 tarihinde eklendi, 1.995 kez okundu.
Türkiye'nin ilk ve tek Nobel Ödüllü yazarı Orhan Pamuk Gezi Parkı süreciyle ilgili bir açıklama yaptı. Yazar açıklamasında şunları söyledi. 
 
PAMUK AİLESİNİN KESTANE AĞACI
 
"İstanbul'da olup bitenlerin nasıl başladığını ve sokaklarda polisle çatışan ve biber gazıyla boğulurcasına zehirlenen cesur insanları anlamak için kişisel bir hikâye ile başlayayım. İstanbul adlı hatıra kitabımda, bir zamanlar bütün ailemin Nişantaşı'ndaki Pamuk Apartmanı'nın dairelerinde yaşadığını yazmıştım. Bu apartmanın önünde elli yaşında bir kestane ağacı vardı ve çok şükür hâlâ da var. Aslında 1957 yılında bir gün önümüzden geçen caddeyi genişletmek için belediye bu ağacı kesmeye karar vermişti. Mağrur bürokratlar ve otoriter iktidar sahipleri mahallelinin karşı çıkmasına da aldırmamıştı. Böylece amcam, babam, bizler bütün aile kesileceği gün ve bütün gece sokağa çıktık ve kestane ağacının başında nöbet tuttuk. Bu da hem bizim kestane ağacını korudu, hem de bütün ailenin sık sık hatırlamaktan hoşlandığı ve bizi birleştiren bir hatıra oldu.
 
"TAKSİM MEYDANI BÜTÜN İSTANBUL'UN KESTANE AĞACIDIR VE KORUNMALIDIR"
 
Taksim Meydanı bütün İstanbul'un kestane ağacıdır ve korunmalıdır. İstanbul da altmış yıldır yaşıyorum ve bu şehirde yaşayıp Taksim ile ilgili bir hatırası olmayan birisini hayal bile edemiyorum. Alışveriş merkezine çevirilmek istenen eski Topçu Kışlası'nın ortasında 1930'larda resmi maçların oynandığı mini bir futbol stadyumu vardı. 1940 ve 1950'lerde İstanbul'un gece hayatının merkezi ünlü Taksim Gazinosu, Gezi Parkı'nın bir köşesindeydi. Sonra bütün bu binalar yıkıldı, ağaçlar kesildi, yenileri dikildi ve parkın kenarına bir dizi dükkân ve İstanbul'un en ünlü resim galerisi açıldı. 1960'larda ileride ressam olunca bu galeride sergi açacağımı hayal ederdim. 1970'lerde meydan sol işçi sendikalarının ve sivil toplum kuruluşlarının 1 Mayıs'ı heyecanla kutladığı bir yerdi ve bir dönem bu kutlamalara katıldım. (1977'de 42 kişi çıkan bir kargaşa ve provokasyonda ölmüştü). Gençlik yıllarımda sağ, sol, milliyetçi, muhafazakâr, sosyalist, sosyal demokrat her çeşitten siyasi partinin mitingini merakla gider katılır seyrederdim.
 
"DUYARSIZ SİYASETİN KAYNAĞI HÜKÜMETİN GİTTİKÇE ARTAN BASKICI VE OTORİTER TUTUMU".
 
Hükümet geçen 1 Mayıs'ta meydanda gösteri yapılmasını yasakladı. Yeniden yapılması planlanan Topçu Kışlası ise bütün İstanbulluların bildiği gibi, şehrin merkezindeki bu tek yeşil alanda sıradan bir alışveriş merkezi olacaktı. Milyonlarca kişinin hatıralarını taşıyan bu alanda ve arkasındaki parkta yapılacak bu büyük değişimlerin, İstanbullular'a hiç sorulmadan planlanması ve aceleyle ağaç kesme aşamasına gelmesi Erdoğan Hükümeti'nin büyük hatası. Bu duyarsız siyasetin kaynağı da hükümetin gittikçe artan baskıcı ve otoriter tutumu hiç şüphesiz. İstanbullular'ın Taksim'de siyasi gösteri yapma hakkından ve hatıralarından kolay vazgeçmeyeceklerini görmek bana gelecek konusunda güven ve umut veriyor.

DHA