Özkan'dan hapishane öğütleri

Gazeteci Tuncay Özkan cezaevinde 5. kitabını çıkardı. 'Hapiste Yatacak Olana Öğütler' başlıklı kitapta Özkan, 'Domates ve marulu amaç dışı kullanmayın' dedi

Özkandan hapishane öğütleri
08 Ekim 2011 Cumartesi 09:51 tarihinde eklendi, 3.124 kez okundu.

 

Ergenekon soruşturması kapsamında 27 Eylül 2008’de tutuklanarak hakkında “Terör örgütü üyesi olmak” suçlamasıyla dava açılan Tuncay Özkan, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde yazdığı “Hapiste Yatacak Olana Öğütler” isimli kitabında cezaevi yaşamına ilişkin ayrıntılar anlattı. 
 
147 sayfalık kitapta, cezaevi yaşamının “ince noktaları”na değinen Özkan, “altın öğütler” verdi. Özkan, Cumhuriyet Kitapları’ndan bugün piyasaya çıkan kitabının başında kaldığı ve “hücre” olarak adlandırdığı tek kişilik bölümün kara kalem çizimlerine de yer verdi. Özkan cezaevindeki yaşantısından şu kesitleri anlatıyor:
Elleri neden yara oldu
 
“Ergenekon sanığı profesörler Erol Manisalı, Fatih Hilmioğlu ve Mustafa Yurtkuran Mustafa Balbay ile kalırken Balbay’a çamaşırların nasıl yıkandığını sormuşlar. O da ‘leğende’ yanıtını vermiş. Çamaşır sonrası hocaların ellerinde yaralar olmuş. Mustafa’ya sitem etmişler. Mustafa, elde değil, ayakla yıkanması gerektiğini anlattım. Ben de elle çamaşır yıkarken, ellerimde yaralar açılıyordu. Sonra hapiste ‘topukmatik’ yani ayakla çamaşır yıkamayı öğrendim.”
Amaç dışı kullanmayın
 
Özkan, cezaevi yönetimiyle “yemek pişirme” konusunda yaşadıkları bir olayı da şöyle anlatıyor:
 
“Mustafa Balbay ile Silivri 4 nolu F12 koğuşundaydık. Kapı açıldı. Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Nizamettin Kalaman bazı arkadaşlardan daha vefalı çıktı. İki kez ziyaretimize geldi. Son ziyaret 2010 kurban bayramı arife günü gerçekleşti. Elinde Mustafa Balbay ile benim Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan röportajımızın fotokopileri vardı. Orada, semaver üzerinde Mustafa yemek ısıtırken ben de malzeme veriyorken çekilmiş fotoğraflar görülüyor:
 
- (Kalaman)”Yemek yapıyormuşsunuz?”(dedi)
 
 - Yok ısıtıyoruz, yemek için ocak yok.
 
“Sohbet sonunda bayramlaştık. Sayın Kalaman ayrıldı. Ama bu ziyaretin sorgu suali büyük oldu. Mustafa savcılığa kadar çağrıldı. İfade verdi. Bakanlık röportajdan şikayetçi, beni idare çağırdı:
 
- Yemek pişiriyormuşsunuz?
 
-  Hayır yemek pişirmek için ocak yok, bunu en iyi siz bilirsiniz, 24 saat koğuş izleniyor. günde iki kez sayımda kontrol ediliyor.
 
- Yemek pişirmeye kalkarsanız, hakkınızda disiplin cezası verileceğini bilin!
 
- İyi bildik! Ama pişirmiyoruz, pişiremeyiz bunu da siz biliyorsunuz.
 
- Ama ‘yemek pişiyoruz’ diye ropörtaj vermişsiniz. Fotoğraf da var. Fotoğrafın altında yemek pişirirken yazıyor.
 
- Ropörtajda yemek ısıttığımızı söylüyoruz.
 
- Yemek pişirirseniz domates ve marulun amaç dışında kullanımından işlem yaparız.
 
- Amaç dışı kullanımı mı?
 
- Evet, biz size onları pişirmek için vermiyoruz. Amaç dışı kullanamazsınız.”
 
 
Hücresinin krokisini çizdi
 
Tek kişilik hücrede kalan Tuncay Özkan, kitapta tek kişilik hücrenin ve havalandırmasını karakalem çizimine de yer verdi. Kaldığı hücre için “5 adım boyunda, 3 adım eninde. Yatak, masa, dolap, banyo, tuvalet hepsi dahil. Yataktan duvara bir adım. Masa camın önünde olunca geri kalan üç adım...” diye yazdı.
 Acil durum düğmesini kontrol edin
 
-  Paylaşımcı olun l Yalnızlığınızın sizin değerliniz olduğunu bilin. Yalnızlığınızı sevin. l Kendinize hemen bir hobi, yapacak iş yaratın. l Herşeye karşı hoşgorülü olun, sabrı öğrenin.
 
-  Susmayı, susmanın değerini bilin
 
-  Dışarıyı ve dış gerçeği unutun
 
-  Sırdaş olun, kimseyi kimseyle çekiştirmeyin l En kıymetli hazineniz sağlığınızdır.  Sakın ihmal etmeyin
 
-  İlk işiniz iletişim kanalları oluşturmak olsun. Dışarıdan ve içeriden haber alın ve verin. l En az bir öğün iyice yiyin, sağlıklı giyinin hep temiz ve şık olun l Güçlü olun, kendinize güveninizi ve saygınızı hep koruyun l Tanımadığınız insanlarla kalıyorsanız, acil durum düğmesinin yerini, çalışıp çalışmadığını kontrol edin. Düğmeye bastığınızda en erken beş dakikada size ulaşacaklarını hesaplayın. 
 
MİLLİYET 

Milliyet