Bizim Sedat; hoş adamdır, iyi adamdır, saf adamdır.

O da bizim gibi günahkar bir kuldur.

Kimsenin hakkını yemez, harama yan bakmaz, el uzatmaz.

Ama, dini görevleri yerine getirmekte eli biraz sıkıdır.

O Sedat, sakal bıraktı.

Beyaz ağırlıklı sakallar siyah azınlıkla bir orman oluşturdu yüzünde.

Sedat’ın sakal reformu Ramazan’a da denk gelince, suratı nurlandı.

Şimdi Sedat’ı gören Hacı, Hoca sanıyor.

Bir yerden alışveriş yaparken, esnaf, ‘’Hocam başka bir emrin var mı’’ nezaketiyle Sedat’ı şenlendiriyor.

Sedat, bu kadar ilgiye alışkın değil.

Birde olmadığı sıfat boynuna yaftalanınca, rahatsız oldu.

Dedik ya, adam dürüst adam.

Hacı, Hoca olmadığını biliyor ya, sırf sakal nedeniyle gösterilen yakınlık, yaratılan uhrevi hava Sedat’ı bozdu.

Her gördüğümüz sakallıyı Hacı, Hoca sandığımızdan, din üzerinden aldatılmak kolaylaşıyor.

Bırak sakalı, tak takkeyi, götür parayı.

İşte o bazı kendine İslami diyen holdingler, milleti böyle soydu.

Sedat da çıksa yola, üç beş o da yolunu bulur bu haliyle.

Hep zarfa bakıyoruz, içindekini görmeden, anlamadan ya kafir diyoruz ya da Hacı, Hoca.

Kim ki Allah’ın adını, kutsal kitabını kullanarak günah işliyorsa, pisliklerine, peygamberin olmayan uydurma hadislerini referans kılıyorsa, cehennem yolu açık olsun.

Allah, bu tür şeytanlardan herkesi korusun.