''Savcı ayrı hakim ayrı''

ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, Bursa'da savcılık sempozyumunda yaptığı konuşmada, yargı alanında hükümetin yaptığı çalışmalara dikkat çekti.

Savcı ayrı hakim ayrı
05 Mayıs 2016 Perşembe 13:40 tarihinde eklendi, 1.170 kez okundu.
ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, Bursa'da savcılık sempozyumunda yaptığı konuşmada, yargı alanında hükümetin yaptığı çalışmalara dikkat çekti. Savcıların tarafsızlığı konusunda da kişisel görüşlerini dile getirdiğini söyleyen Bozdağ, "İşin doğrusu savcılar hakim değil, hakimler de savcı değil. Savcı ayrı, hakim ayrı. Savcı önüne gelen bir olayda kişi şu suçu işlemiştir, delilleri şudur, şu maddeye göre cezalandırılıyor. Böyle bir iddiada bulunan kişi tarafsız olabilir mi?" dedi.
 
Hilton Otel'de düzenlenen Uluslararası Savcılık Sempozyumu'nda konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yargıdaki çalışma yöntemleri ve buna bakış açısını anlattı. “Bizim yargımız delilden şüpheliye ulaşan bir felsefeyi benimsiyor” diye Bozdağ, şöyle devam etti:
 
VATANDAŞIN ONURUNU KORUMAK ÖNEMLİ
 
“Önce şüpheliyi çağırıyorsunuz, sonra sizin yanınızdan çıktığınızda, gidip delilleri yok ediyor. Bu da sizin ulaşacağınız gerçeğin ortaya çıkmasına engel oluyor. Madem ki delilden şüpheliye giden bir müesseseyi benimsemişiz, o zaman doğru bir şekilde bunun uygulanması ve son tahlilde şüpheli veya sanığın ifadesinin alınması daha önemli. Bu insanların lekelenmesinin de önüne geçer. Ancak bizim sistemde, delil yok, hiçbir şey yok. Çağırıyoruz adamı. Çağırdığımızda komşularımız bizi savcılığa çağırdığını duyuyor, medyada bunu duyuyor. Arkasından takipsizlik verseniz bile bir kıymeti kalmıyor. Suçun isnadıyla savcılığa çağrılan bir kişi sonradan berat dahi etmiş olsa buradan çok ciddi lekelenme sorunu ortaya çıkıyor. Bizim soruşturmaları yürüten Cumhuriyet savcıları olarak insanların lekelenmeme hakkına saygı göstermemiz gerekiyor. Onların onurlarını korumak kendi onurumuzu korumak kadar önemlidir Aksi takdirde pek çok insanın haksız yere lekelenmesine, toplum içinde saygınlığını yitirmesine ve pek çok olumsuzlukla karşılaşmasına neden olabiliriz."
 
 
"TEMYİZ EDİLMEYEN KARARLARDA İSABET ORANI DAHA YÜKSEK"
 
2015 yılında Cumhuriyet savcılıklarına intikal eden dosya sayıları hakkında bilgi veren Adalet Bakanı Bozdağ, "Berat oranlarının yüksek olması bizim soruşturma süreçlerindeki etkili bütün delillerin toplanması kapsayan soruşturmanın tam anlamıyla yapılmamasından, açılmaması gereken bir davanın iddianameye dönüştürülüp açılmasından kaynaklandığı görünüyor. 2015'de ilk defa Cumhuriyet Savcılıklarına intikal eden dosya sayısı 3 milyon 542 bin 162. Bunlardan dava açılmasının ertelenmesi 43 bin 691. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar 1 milyon 723 bin 268. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara itiraz 75 bin. Bu büyük bir başarı. Bu itirazlardan 8 bin 848'i kabul ediliyor. İddianame düzenlenen dosya sayısı 1 milyon 102 bin 724. İade edilen iddianame sayısı 27 bin 403. 1074 dosyanın ikiden fazla iadesi yapılmış. Bu iyi bir şey değil. Ceza Mahkemesinde yargılama sonucu berat kararı verilmesine rağmen 284 bin 762 dosya temyiz edilmiş. Demek ki temyiz edilmeyen kararlarda isabet oranı daha yüksek. Bunu savcılarımızın düşünmesi lazım. Dava konusu olmayan konular dava konusu olmuş" diye konuştu. 
 
"MAHKEMEDE ŞÜPHELİ YAPTIĞIMIZI İNSANI SONRA SANIK YAPIYORUZ"
 
"Biz mahkemede şüpheli yaptığımızı insanı sonra sanık yapıyoruz" diyerek var olan sistemi eleştiren Bakan Bozdağ, "Bizde 'işleme koymama' diye bir müessese uygulanıyor mu? Bekir Bozdağ'la ilgili bir şikayet geliyor. Bu şikayet esasa kaydediliyor. Kaydedildiğini de şüpheli oluyoruz. Benimle ilgili bir insan saçma sapan bir dilekçe yazmış, hemen esasa kaydediliyor. Bunu delilleştirdikten sonra onu esasa kaydetmeli, o araştırmalarda elde ettiği delilden sonra kişinin suçluluğu hakkında yeteri kanaat oluşmalı ve sonra iddianame hazırlanmalı. Bu yüzden Cumhuriyet savcılarının soruşturmaları yürütürken çok dikkatli olmaları lazım. Pek çok insan adı soruşturmalarla anıldıktan sonra toplum içinde çok ciddi sıkıntılarla yaşamakta” diye konuştu. 
 
" BÖYLE BİR İDDİADA BULUNAN KİŞİ TARAFSIZ OLABİLİR Mİ?"
 
"Şu anda bu konularda karnemizin iyi olmadığını ifade etmek istiyorum" diyen Bakan Bozdağ, bu karneyi Cumhuriyet savcılarının iyileştirebileceğini dile getirdi. Hükümet olarak ellerinden gelen ne varsa yargı alanında yapacaklarını söyleyen Bozdağ, "İşin doğrusu savcılar hakim değil, hakimlerde savcı değil. Savcı ayrı, hakim ayrı. Savcı önüne gelen bir olayda kişi şu suçu işlemiştir, delilleri şudur, şu maddeye göre cezalandırılıyor. Böyle bir iddiada bulunan kişi tarafsız olabilir mi? Yani resmen suçluyor, cezalandırmayı talep ediyor. Cezalandırmak için bütün delilleri toplayıp dosyaya koyuyor. Ceza alması için mahkemeyi takip ediyor. Mahkemede sanık avukatlarının görüşlerine karşı kendi görüşlerini ileri sürüyor. Ondan sonra diyoruz ki savcılar bağımsız. Bu benim şahsi görüşüm. Bizim ve dünyadaki uygulamalara baktığımızda bu konudaki bağımsızlık konusu tartışmalıdır. Herkesin şapkasını önüne koyup ciddi bir şekilde düşünmesi lazım. Güzel laflarla bu işi izah etmek yerine gerçek olanlar üzerine konuyu oturtmak ve olanlar üzerine konuyu vasıflandırmak daha doğrudur" ifadelerini kullandı.
 
“SAVCILIKLARLA İRTİBATLI ADLİ KOLLUK ANLAYIŞINA GEÇİLMELİ” 
 
Kağıt üzerinde savcının soruşturmanın imparatoru olduğunu ancak uygulamada öyle olmadığını hatırlatan Bakan Bozdağ, "Uygulamada kolluk daha etkili. Türkiye'nin bu adli kollukla ilgili sorunu ciddi bir şekilde masaya yatırılması lazım. Biz bakanlık olarak adli kolluk konusunu geniş anlamda incelememize aldık. Türkiye'nin savcılıkla irtibatlı bir adli kolluk anlayışına geçmesi gerektiğine inanıyorum. Adli kolluk müessesini dünyadaki örnekleri incelenerek Türkiye'de geniş anlamda hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. Şu anda adli kolluğumuz var. Ama patron İçişleri Bakanlığı " dedi.
 
"YARGITAY BAŞSAVCILIĞI TÜRKİYE'NİN SAVCILIĞI OLMALI"
 
Yargıtay Başsavcılığı üzerinde durulması gerektiğini anlatan Bakan Bozdağ, "Türkiye Başsavcılığı üzerinde de bizim durmamız gerekiyor. Türkiye'nin yeni dönemde Başsavcılık, Yargıtay'ın savcısı gibi değil Türkiye'nin Savcısı gibi hareket etmesi, sıfat olarak da bu şekilde nitelenmesi, görev tanımlarını da bu çerçevede yeniden ele alınması Türkiye Başsavcılığı müessesesinin hukukumuza kazandırılması gerektiğine inanıyorum" dedi. 
 
İDDİANAMENİN İADESİ MÜESSESESİ
 
Hukukumuzda yer alan 'iddianamenin iadesi' müessesesinin yeterince işletilemediğinin altını çizen Bakan Bozdağ, " Yargıtay'ın verdiği bazı kararlar iddianamenin iadesi müessesi doğmadan öldürmüştür. Bu müesseseyi Türkiye çok işletse birçok sorun çözülecek. Yargıtay'ın kanunun amacına uygun bir içtihat değişikliğine gidilmesinin önemli olduğuna inanıyorum. Bu konuşmalarım yargıya müdahale olarak algılanmasın. Yanlış olan bir şeyi söylemek yargıya müdahale anlamına gelmez" diye konuştu.
 
BURSA'YA İSTİNAF MAHKEMESİ 
 
20 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye'de İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçeceğini ifade eden Bakan Bozdağ, "Şu anda 7 yerde İstinaf Mahkemesi'nin atamasını yaptık. Bunun sayısını 15'e çıkaracağız. Bu 15'in içinde Bursa'nın İstinaf mahkemesi de yer almaktadır. Bazen bu mahkemelerin kapandığını söylüyorlar. Biz herhangi bir İstinaf mahkemesi kapatma kararı almayı düşünmüyoruz. Belki ilerde bunların sayısı artacaktır. Ancak bunu zaman gösterecek, ortaya çıkacak olan uygulamaların gösterdiği gerçekler bizi bu konuda farklı kararlar almaya yöneltecek" dedi. 
 
YARGITAY VE DANIŞTAY ÜYELİĞİ 12 YIL OLACAK
 
İstinaf Mahkemelerinin devreye girmesiyle Yargıtay ve Danıştay'daki daire sayılarında azalmaya gidileceğini belirten Bozdağ, Yargıtay ile Danıştay üyeliğinin 12 yıla çıkarılacağını söyledi. Anayasa Mahkemesi üyelerinin 12 yıllığına seçildiğine dikkat çeken Bozdağ, yüksek yargı arasında uyum sağlamak adına böyle bir çalışma yapacaklarını söyledi. 
 
UZLAŞMA KURULUNDA YENİ KRİTERLER
 
Uzlaşma kurulunu daha etkin hale getirmek için oradaki suç tanımlarını genişleteceklerini söyleyen Bakan Bozdağ, "Örneğin adam dayak yemiş karakola gelmiş. Öfkesi burnunda. Siz ona uzlaşma teklif ediyorsunuz. Uzlaşsa zaten sizin yanınıza gelmez. Uzlaşmak istiyor musunuz sorusunu daha sonraki zamanlarda sormak gerekir. Öfkenin geçtiği bir zamanda sormak lazım. Bununla ilgili çalışmalar yapacağız" dedi.