Şikenin kitabını yazdılar

Emrullah Erdinç ve Özkan Tamirak'ın "Ne Şike Bitti Ne Sevdam" kitabı insan öyküleri anlatıyor.

Şikenin kitabını yazdılar
07 Şubat 2012 Salı 09:45 tarihinde eklendi, 2.123 kez okundu.

 

Türkiye'nin 3 Temmuz'da gündemine oturan şike operasyonu sonrasında hem taraftarlar, hem kulüpler hem de spor camiasında birbirinden ilginç insan öykülerine şahit olduk. Ancak bu sürecin başından beri içinde olan, her anını yaşayan emniyet birimlerinde operasyonun yankıları, yaşattıkları hakkında kimse fikir sahibi değildi. 
 
İki gazeteci; Emrullah Erdinç ve Özkan Tamirak, 26 Kasım'da başlayan 220 günlük, Türk spor tarihinin en büyük operasyonundaki insan öykülerini "Ne Şike Bitti, Ne Sevdam" adlı kitapta topladı. Alfa Yayınları'ndan çıkacak kitap, bu cuma günü piyasada olacak. Kitaba ismini veren insan öyküsü ise, polis teşkilatının bu süreçte yaşadığı sosyal sorunlara en güzel örneklerden biri. 
 
İşte kitapta yer alan "Komiser İlker" takma adlı komiserin ilginç öyküsü: Şike operasyonunun ilk adımı 26 Kasım'da atıldı. Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı Spor Büro'dan bir memur, Bank Asya 1. Ligi'ndeki maçlarda doğal olmayan durumlar yaşandığını ve Giresunspor Başkanı Olgun Peker'in suç teşkil edebilecek faaliyetlerde bulunduğunu amirlerine rapor etti. Bunun üzerine Peker takibe alındı. Peker'in takibi sırasında, dönemin Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Mahmut Özgener'le görüştüğü tespit edilince Özgener de teknik ve fiziki takibe dahil oldu. 
 
KIZIN BABASI FENERLİ 
Daha sonra ise Özgener'le telefon görüşmesi yapan Aziz Yıldırım da takip edilmeye başlandı. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın teknik ve fiziki takibe alındığı tarih 17 Şubat 2011'di. Ve bu operasyonun başındaki isimlerden biri olan Organize Şube Komiseri İlker, Aziz Yıldırım'ın takibe alındığı günün akşamında, bir polis arkadaşının vasıtasıyla Banu isimli kadınla tanıştı. İşin ilginç yanı, Banu ve babası, her hafta Şükrü Saracoğlu Stadı'na maç izlemeye giden fanatik birer Fenerbahçeli'ydi. Daha sonraki dönemde hem takip hem de Komiser İlker ile Banu'nun görüşmeleri devam etti. Kısa süre sonra İlker, Banu'ya "Senden hoşlanıyorum. Ve seninle ciddi bir şeyler yaşamak istiyorum" dedi. Ve çıkmaya başladılar. Şike operasyonu gibi aşk da hızlı ilerliyordu. İlker ve Banu bir süre sonra evlenmeye karar verdiler. Aileleriyle görüştüler, olurlarını aldılar ve evlenme tarihi 26 Haziran olarak belirlendi. 
 
EVLENMEYE İZİN YOK 
Davetiyeleri dağıtmaya başlayan Komiser İlker başına geleceklerden habersizdi. Davetiyeyi alan amiri Zafer Müdür, yardımcısına, üst müdürlerinin bu evliliğe şimdilik izin vermediğini söyledi. Neden olarak ise takip ettiği soruşturmanın bitmemiş olması gösterildi. Zira İlker, balayı tatiline çıktığında soruşturmada aksaklıklar yaşanabilirdi. İlker, müdürlerinin evlenmesine izin vermemelerine biraz sinirlenmişti. Fakat elinden de bir şey gelmiyordu. Zafer Müdür, evlilik gününün biraz daha ileri bir tarihe almasını istedi. Genç komiser de evlenmek için kayınvalidesini zor ikna ettiğini müdürüne anlattı ve Banu'ya bu durumu nasıl açıklayacağını kara kara düşünmeye başladı. Hemen Banu'yla buluştu. İlker müstakbel eşine, müdürlerinin 26 Haziran tarihinde evlenmelerine izin vermediği söyledi. Müdürlerine göre, eylül ayı itibarı ile evlenebilirlerdi. Genç kız bunun nedenini sorduğunda ise aldığı yanıt takip ettiği bir soruşturma idi. İlker, soruşturmanın içeriğini söyleyemeyeceğini belirtti. Yapacak bir şey yoktu, genç kız mecburen kabul etti. 3 Temmuz'da da tüm kamuoyunun bildiği gözaltılar başladı. 
 
ZİYARETTE KÜFÜR ŞOKU
Komiser İlker, operasyon öncesinde gözaltılar olacağını en yakını olan Banu'ya bile bahsetmedi. Doğal olarak fanatik Fenerbahçeli kayınpederi de, operasyonun yönetim kademesinde müstakbel damadının olduğundan habersizdi. Kayınpederi, İlker'in Organize Şube'de çalışan bir polis olduğunu biliyor, ancak bu kadar yetkili bir komiser olduğunu bilmiyordu. Gözaltı ve tutuklamalardan kısa süre sonra Komiser İlker, müstakbel eşinin ailesini ziyarete gitti. Tüm TV kanallarında bu konu konuşuluyor, fanatik Fenerbahçeli kayınpeder operasyonu yapan polisler dahil herkese öfkeyle hakaretler yağdırıyordu. Komiser İlker sesini çıkartmadan kayınpederini dinledi. Daha sonra Banu'ya operasyonda kendisinin de olduğunu anlattı, ancak bir şartla: "Sakın babana söyleme!" İşin operasyonel kısmı tamamlandıktan sonra İlker ve Banu evlilik hazırlıklarını hızlandırdı. Yaşanan onca gerilim dolu günün ardından 10 Eylül'de dünyaevine girdiler. Komiser İlker ve fanatik Fenerbahçeli eşi Banu Hanım, yaklaşık 4.5 aydır evli. 
 
BENİ KİM KURTARACAK DOĞAN?
3 Temmuz 2011 Pazar... Polis soruşturma kapsamında gözaltına aldığı herkesi hemen sağlık kontrolünden geçiriyordu. Adı soruşturma kapsamında geçen 61 kişinin ilk adresi Haseki Hastanesi idi. O gözaltına alınacak isimler arasında menajer Doğan Ercan da bulunuyordu ve sabah hastaneye kontrole getirilmişti. Polislere göre Fenerbahçe'ye yakınlığı ile bilinen Doğan Ercan, polisi karşısında görünce şoke olmuştu. O şaşkınlığını da bir türlü üstünden atamıyordu. Hayatında ilk kez polis ile karşı karşıya gelen Ercan, ne yapacağını bilmiyordu. 
 
"HADİ GİT İŞİNE" 
Hastanede kara kara düşünürken, polislere göre Doğan Ercan, tutunacak bir dal ya da içine düştüğü durumdan kendisini kurtaracak birisini arıyordu. Tam da o sırada kapıdan içeri giren Şekip Mosturoğlu'nu gördü. Mosturoğlu'nun aynı zamanda avukat olduğunu bilen Doğan Ercan, Şekip Mosturoğlu'nun kendisini kurtarmaya geldiğini düşünerek, "Şekip abi yetiş. Beni gözaltına aldılar" dedi. Morali bir hayli bozuk olan Şekip Mosturoğlu da "Doğan s... . .git işine. Beni kim kurtaracak?" diye karşılık verdi. Zira Şekip Mosturoğlu da gözaltına alınmış ve doktor kontrolünden geçiriliyordu. Doğan Ercan'ın o an yanında olan polis yaşananları böyle not alıyordu. 
 
KARŞIMDAKİ AZİZ YILDIRIM MI? YOKSA BANA MI ÖYLE GELİYOR?
Cuma günü piyasaya çıkacak kitaptan bir alıntı daha: "Gözaltılar tamamlanmış ve şüphelilerin tamamı Vatan Caddesi'ndeki Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nün nezarethanesine kondu. Geceyi nezarethanede geçirecek olan şüphelilerden biri karşı nezarethanede duran Aziz Yıldırım'ı görünce şaşırdı. Gözlerini ovuşturarak gördüğüne inanamayan adam, yanında bulunan şüpheliye "Şu karşı nezarethanedeki kişi, Aziz Yıldırım mı? Yoksa bana mı öyle geliyor?" diye sordu. Yanındaki şüpheli de demir parmaklıklara yanaştı ve "Hass... . .r gerçekten de Aziz Yıldırım lan bu!" tepkisini verdi.