Şimdi çok pişman

Uzun bir aradan sonra sinema filmiyle beyaz perdede olan Seray Sever, hayattaki keşkelerini anlattı

Şimdi çok pişman
02 Mart 2015 Pazartesi 09:38 tarihinde eklendi, 1.450 kez okundu.
‘Manda Yuvası’ filmiyle kamera karşısına geçen Seray Sever, oyunculuğu özlediğini söyledi. “Ekran aşkı yok olmuyor” diyen Sever,  neden ara verdiğini anlattı: “Sunulabilecek bütün program türlerini sundum.     Dizilerde ve sinemada keyifle oynadım. Tiyatro     yaptım. Nedense üzerimde bir doymuşluk vardı.     Bu yüzden geri çekilmek istedim.”
 
“Aklıma yatarsa ekrana döneceğim” diyen Sever’e “Şimdiki aklım olsa asla yapmazdım” dediğiniz neler var? diye sorduk. Oyuncu, “Kolej eğitimi almış, Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirmiş, iyi bir ailede yetişmiş hanım hanımcık bir kızken, sektöre uymak için çok yozlaştığım anlar oldu. Mesela o dönemki dekolte fotoğraflarımı bugün olsa çektirmezdim. Sektöre uyarken yozlaştım” dedi.
 
EKRANLARDA OLMAYI ÇOK ÖZLEDiM
 
‘Manda Yuvası’yla kamera karşısına geçen Seray Sever, filmdeki rolünü ve ekrana neden ara verdiğini
anlattı. Sever, “Eğlenceli, samimi, düşündürücü ve mesajları olan bir film izleyecileri bekliyor” dedi
 
 İzleyicileri nasıl bir     film bekliyor?
Bu ara çok fazla romantik komedi filmi vizyona girdi. Bu filmler arasında bizim filmimizin farklılık yaratacağını düşünüyorum. Çok eğlenceli, samimi, düşündürücü, mesajları olan, insanlık dersi veren ve ilk defa gerçek bir yöre halkının oyunculuk yaptığı bir fim izleyenleri bekliyor.
 
 Neden bu filmde rol     almak istediniz?
Yasemin Yalçın ve İlyas İlbey aile dostumuzdur.Onlar ne yapsa sorgusuz sualsiz o işin içinde olurum. 2007’de bir prodüksiyon şirketi kurduğumda Gül Oğuz’la sadece bir dizi yaptım.  Yaz başında oyunculuğu ve ekranı özlemeye başladım. İlyas arayıp bir film çekeceğinden ve bana uygun bir rol olduğundan bahsettiğindeyse, “Sizinleyim” dedim. Sonra proje geldi ve çok güzel bir iş olduğunu gördüm. İyi ki kabul etmişim.  
 
‘Cabbar bir kadını oynuyorum’
 
 Karakteriniz nasıl biri?
Tuttuğunu koparan, cabbar bir iş kadınını oynuyorum. Köyde altın olduğu söylenmesi üzerine bir şirketin, altınları ucuza alma işini, “Ancak sen yapabilirsin” diyerek köye yolladığı bir kadınım. Ama filmde köylü, kentliyi yeniyor. Dolayısıyla ters köşe bir film.
 
 Çekimler, yöre halkıyla     aranız nasıldı?
Pek fazla köy ortamını bilen biri değilim. Çok keyifli ve çok güzel     anlar yaşadım. Yöre halkıyla çok güzel kaynaştık, muhtarın evinde kahveler içtik, yemekler yedik. 
Herkes çok samimi ve inanılmaz misafirperverdi. Kadınlarla beraber tarhana ve salça yaptım. Onlar barbunya ayıklarken yardım ettim. Hatta film için yarısından fazlasını ben ayıkladım. Oraya bu anlamda faydam oldu.
 
‘Geri çekilmek istedim ’
 
 Neden ekrana ara verdiniz? 
Ekranı çok net bir şekilde bıraktım. 2007 yılında yapım şirketi kurduğumda Betül Mardin’le çalışıyordum. O zaman Betül abla “Kafa karıştırmamak lazım, ekran yok” dedi.
 
 Kendiniz mi istediniz bunu?
Hepsini kendi isteğimle yaptım. Sunulabilecek bütün program türlerini sundum, dizilerde ve sinemada oynadım. Tiyatro yaptım. Üzerimde bir doymuşluk vardı. “Artık geri çekilmek ve ünlü olmak istemiyorum” dedim.
 
‘Ticarete girmek iyi hissettirdi’
 
 Ekranları özlemediniz mi?
Çok özledim. Şöhretim de olduğu gibi duruyor. 10 sene ekrana çıkmasam da bir şey fark etmiyor. Bu yıl için iki dizi teklifi aldım. Biri komedi, diğeri de yabancı formatta bir iş. Bir de televizyon programı yapmak istiyorum. Aklıma yatarsa ekrana döneceğim.
 
 Oyunculuk ve sunuculuktan, yapımcılığa yönelmenize çevreniz  ne tepki verdi?
Yapım şirketi açtığım zaman Birol Güven ve Faruk Aksoy bana, “En güzel zamanın geldi. Kendi kendini sabote ediyorsun. Nasıl ekranı bırakırsın? Rakip oluyorsun. İş yapmak istediğinde de yapamayacaksın” diye tepki gösterdi. İyi ki yapmışım. Ticarette de bir şeyler yapabildiğimi görmek kendimi     iyi hissettirdi.
 
 ‘Şimdiki aklım olsa asla yapmazdım’ dediğiniz neler var?
Kolej eğitimi almış, Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirmiş, iyi bir ailede yetişmiş hanım hanımcık bir kızken, sektöre uymak için çok yozlaştığım anlar oldu. Mesela o dönemki dekolte fotoğraflarımı bugün olsa çektirmezdim. Sektöre uyarken yozlaştım. Herkes o kadar çok konuşup, öyle şeyler söylüyor ki bir yerden sonra aldırış etmemeye başlıyorsunuz. Hassasiyetiniz kaybolup, deriniz kalınlaşıyor. Bu durum iyi mi, kötü mü o tartışılır.