Tecrit devam ediyor

Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın 1 yıldır süren tecridinin geçen hafta bittiği duyurulmuştu. Ancak tecridin sürdüğü, değişen tek şeyin yanlarına yerleştirilen birer gazeteci daha olduğu anlaşıldı.

Tecrit devam ediyor
07 Mart 2012 Çarşamba 09:06 tarihinde eklendi.

 

İkinci Ergenekon davası kapsamında 3 yıldır tutuklu yargılanan CHP İzmir Milletvekili gazeteci Mustafa Balbay ve gazeteci Tuncay Özkan, 369 gün kimseyle görüşmelerine ve havalandırmaya çıkmalarına izin verilmeden tecrit edildi. Çıkan haberler üzerine geçtiğimiz hafta Başsavcılık bir açıklama yaptı ve 28 Şubat günü tecride son verildiğini Özkan ve Balbay ’ın yanına Oda Tv davası kapsamında tutuklu yargılanan Coşkun Musluk ve Sait Çakır’ın yerleştirildiğini duyurdu. Ancak Özkan ve Balbay’ın tecritlerine son verilmediği aksine istediği zaman havalandırmaya çıkan ve istedikleri ile görüşen Sait Çakır ve Coşkun Musluk ’un tecritlere yerleştirildiği anlaşıldı.
 
‘Tam bir şok yaşıyorlar’
 
Tuncay Özkan’ın avukatı Serkan Günel müvekkilinin durumunda hiçbir değişiklik olmadığını sadece artık yanında konuşabildiği birinin olduğunu belirtiyor: “Tecrit eğer tek başına kalmak ise bu değişti. Yoksa hücre sistemi, koğuşun küçüklüğü ve şartları aynı.” Tuncay Özkan’ın bu durum karşısında “Ben buranın şartlarını anlatıyordum. Kimse inanmıyordu. Artık bir şahidim var ” dediğini belirten avukat Günel, Sait Çakır’ın ise karşılaştığı şartlar karşısında tam anlamıyla bir şok yaşadığını belirterek şöyle konuştu: “Sait için bu bir ceza oldu. Eskiden ortak alanları vardı. İstedikleri zaman havalandırmaya çıkabiliyorlardı. Artık günde iki kere belli saatlerde ve sadece Tuncay Özkan ile çıkabiliyor. Bundan sonra başka kimseyle görüşemeyecek. Sait ‘Ben şoke oldum ’ diyor. ‘Biz daha önce cezaevinde kalmıyormuşuz. Burada duvarlar üstüme üstüme geliyor ’ dedi. Ama hem Sait hem Coşkun, Balbay ve Özkan ’ı tanıdıkları için çok şanslı olduklarını düşünüyorlar. Kendilerini teselli ettikleri tek nokta bu zaten.”
 
‘Tutuklu gazeteciler 1980 darbecilerini gölgede bıraktı!’
 
Financial Times gazetesi, Daniel Dombey imzalı haberinde Türkiye’de yargılanan gazeteciler nedeniyle dikkatlerin basın özgürlüğüne çevrildiğini yazdı. Dombey yazısına, “Yonca Verdioğlu (Şık) bir yıl önce, kitap yazdığı için kocasını tutuklamak üzere polisin evlerine geldiği günü net şekilde hatırlıyor” diye başlıyor ve şöyle devam ediyor: “Yedi saat sonra polis Ahmet’le birlikte evden ayrıldı. Ahmet Şık, aynı gün tutuklanan bir başka yazar Nedim Şener’le birlikte cezaevinde. Her ikisi de terör suçlarından yargılanıyor.” Gazetedeki yazıda şu ifadelere yer veriliyor: Ahmet Şık’ın davası tutuklandığı sırada yazdığı İmam’ın Ordusu adlı kitap etrafında şekilleniyor. Yonca Verdioğlu (Şık) kocasıyla ilgili iddianamede, bu kitap dışında başka hiçbir şey bulunmadığını söylüyor. Ahmet Şık’ın, tutuklandığı sırada henüz yayınlanmamış olan kitabı 50 binden fazla sattı. On binlerce kopyası da internetten indirildi. Son tutuklamalarla, rejimin baskısını arttırdığı ve basın özgürlüğünün durumu konusundaki tartışmaların odak noktası son bir yıldır bu dava oldu.
 
‘Daha yıllarca sürecek’
 
Bu tutuklamalar, Türk yargısındaki diğer gelişmeleri, örneğin 1980 darbesinin mimarlarına yargı yolunun açılmasını gölgede bıraktı. Yonca Verdioğlu, ‘basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü açısından Türkiye’nin bir demokrasi olduğunu söyleyemeyiz’ diyor ve bir zamanlar ordunun uyguladığı sert tutumun şimdi sivil yöneticiler tarafından kullanıldığını belirtiyor. Türkiye’de yaklaşık yüz gazeteci tutuklu. Yetkililer, bu kişilerin gazetecilikten değil terör ve diğer suçlardan yargılandıklarını belirtiyor. Kimi savcılar ve siyasetçiler ise, ‘gazetecilikmiş gibi görünen’ işlerin terör eylemleri olabileceğini savunuyor. Yonca Verdioğlu, kocasının tutukluluğunun bir yıl süreceğini hiç düşünmediğini söylüyor. Herkesin anlaştığı tek nokta ise, bu davanın daha yıllarca sürecek olması.

Vatan Gazetesi