Türk vampirin sırrı ortaya çıktı

Dünya tıp literatürüne geçen ilk 'vampirizm' vakası Türkiye'den.

Türk vampirin sırrı ortaya çıktı
10 Şubat 2013 Pazar 22:48 tarihinde eklendi, 2.438 kez okundu.

 

Denizli Asker Hastanesi'nde 2011 yılında, dünya tıp literatürüne 'vampirizm belirtisi gösteren ilk vaka' olarak geçen, kimliği açıklanmayan Türk gencine dissosiyatif kimlik bozukluğu tanısı koyan ve tedavisini üstlenen psikiyatri uzmanı Dr. Direnç Sakarya, hastanın kan içme davranışının bir bağımlılık değil, yaşadığı ruhsal bozukluğun sonucu olduğunu söyledi. Gencin şu an Denizli'de yaşamadığı ve vakanın tespit edildiği dönemde kentte vatani görevini yaptığı öğrenildi.
 
Dünyanın sayılı tıp dergilerinden Journal of Psychotherapy and Psychosomatics'te dünya tıp literatüründe 'vampirizm belirtisi gösteren ilk vaka' olarak geçen dissosiyatif kişilik bozukluğu rahatsızlığını anlatan makaleyi yazan psikiyatri uzmanı Dr. Direnç Sakarya, hastanın kan içme davranışının, bir bağımlılık olmadığını, yaşadığı ruhsal bozukluğun bir sonucu olduğunu söyledi.
 
DHA muhabirinin telefonla ulaştığı, halen Kastamonu Dr. Münif İslamoğlu Devlet Hastanesi'nde görevli Dr. Direnç Sakarya, makaleye konu olan vakayla 2011 yılında Denizli Asker Hastanesi'nde görevli iken karşılaştıklarını ve bir heyet olarak tedavisini üstlendiklerini söyledi.
 
Hastanın 2011 yılında, 23 yaşında ve evli olduğunu, hastanede rahatsızlığı nedeniyle karşılarına geldiğini söyleyen Dr. Direnç Sakarya, "İlk bulgularında çoklu kişilik sorunu, travma sonrası stres bozukluğu kronik depresyon ve alkol bağımlılığı yaşadığını tespit ettik. Hasta öyküsü ve yapılan araştırmalar sonucunda hastanın vampirizm belirtisi gösteren dünyanın ilk dissosiyatif kimlik bozukluğu hastası olduğu kanısına vardık" diye konuştu. 
 
Hastanın tedavisini İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Vedat Şar, Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Erdinç Öztürk ve askeri hekim Dr. Cengiz Güneş ile birlikte üstlendiklerini söyleyen Dr. Sakarya, kimliğini açıklamadığı hastanın üç ay arayla iki kez yatırılarak tedavi edildiğini ifade etti.
 
Hastanın o dönem uyguladıkları tedaviden fayda gördüğünü söyleyen Dr. Sakarya, "Hastanın kan içme davranışı bir bağımlılık değildi, altta yatan ruhsal bozukluğun sonucuydu. Bu bozukluğa odaklanmak, kan içme davranışının sonlanmasına neden oldu. Hastanın problem yaratan davranışları geçince sosyal hayata katıldı. Bu vaka üzerinde travmatik stres ile şiddete başvurma arasındaki ilişkiyi araştırdık. Söz konusu hasta hayatta birçok güçlükle karşılaşmıştı. Davranışlarının nedeni başkalarına karşı kötü niyetli olması değildi. Yardım arayan konumdaydı" diye konuştu.
 
Dört aylık kızını kaybettiği, amcasının gözlerinin önünde öldürüldüğü, bir arkadaşının önünde cinayet işlediği, çocukken annesinin ona sık sık saldırdığı ve 5 ile 11 yaş arasında hiçbir şey hatırlamadığı belirtilen hastanın şu an Denizli'de yaşamadığı, vakanın hekimler tarafından tespit edildiği dönemde bu kentte vatani görevini yaptığı, hastanın tedavisinin dört kişilik ekibin çalışmaları sonucu büyük ölçüde sonuçlandığı da öğrenildi

DHA