Türkiye bel fıtığı ameliyatlarında dünya birincisi

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı ve Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Kuru, dünyada en çok bel fıtığı ameliyatının Türkiye’de yapıldığını söyledi.

Türkiye bel fıtığı ameliyatlarında dünya birincisi
13 Temmuz 2013 Cumartesi 14:19 tarihinde eklendi.

Toplumda bel ağrısının fıtıkla eşdeğer görüldüğüne dikkat çekerek, bel ağrılarının sadece yüzde 5’inin fıtıklara bağlı olduğunun altını çizdi.

Ağır çalışma şartları, hareketsizlik, spordan uzak yaşama gibi birçok faktör, zamanla belde ağrıların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Çoğu fıtık olarak kabul edilen bu ağrıların tedavisinde ihmalkârlık gösterilmesi de daha önemli hastalıklara yol açıp cerrahi müdahale gerektirebiliyor. Fizik tedavi merkezinde bel ağrıları ile bel fıtıkları arasındaki ilişki ve halk arasındaki yaygın yanlış kanaatlere ilişkin olarak Cihan’a konuşan Prof. Dr. Kuru, bel ağrıları ile fıtıkların farklı fiziki hadiseler olduğunu kaydetti. Erişkinlerin yaklaşık yüzde 85’inde bel ağrıları görüldüğünün altını çizen Kuru, "Henüz belim ağrımıyor diyen varsa da sıra daha ona gelmemiştir. Mutlaka bir gün beli ağrıyacaktır, çünkü bel ağrılarının yüzde 95’i mekanik orijinlidir. Yani omurganın zorlanması, travmatize olması ya da bel fıtıklarındaki gibi deforme olması sonucu gelişen ağrılardır. Türkiye ise şöyle bir denklem vardır: Bel ağrısı eşittir bel fıtığı, o da eşittir ameliyat. Dünyada bel fıtığı operasyonu yapılan ülkelerin başında Türkiye gelir. Bu yanlış bir inanıştır." değerlendirmesinde bulundu.

Yanlış bilinenin aksine bel fıtığının ağır kaldırmakla ilgisi olmadığını söyleyen Ömer Kuru, "Bel fıtığı ağır kaldırmakla olsaydı hamalların, madencilerin hepsinde fıtık olması gerekirdi. Araştırmalar, bel fıtığının genetik bir hastalık olduğunu gösteriyor. Omurgayı, omurganın arkasındaki bağları kodlayan genlerdeki defektle oluşuyor. Omurlar arasındaki diskler, iki yapıdan oluşuyor. Bağsı dokuda yırtıklar oluşunca çekirdekte arkaya doğru fıtıklaşmaya başlıyor. Başlangıçta bel fıtıklarında bacak ağrısı olmaz. O bağ, sinir ilikleri yönünden zengin olduğu için hasta belinde ağrı hisseder. Bağı aşıp sinir köküne temas ederse ağrı, kalça ve ayağa ulaşır. Hastanın ayağında ağrı, karıncalaşma, uyuşma gibi hoş olmayan bulgular görülür." dedi.

Bel fıtıklarının tedavisinde hemen ameliyatı önermediğini bildiren Prof. Dr. Kuru, "İlaç tedavisine ilişkin ağrı kesici, çok şiddetli ağrı varsa kortizon türü ağrı kesici ilaçlar veriyoruz. Bu süre zarfında hastanın ağrıları geçmeye başladığı zaman fizik tedavi uygulamaları yapılır. Kan akışını arttırmak, kaslardaki spazmı çözmek için egzersizler verilir. Egzersizlerle de bel çevresindeki kaslar güçlendirilerek fıtıkların nüksetmesi engellenir. Cerrahi tedavi de ancak sinir kökünde hasar olursa, hastanın gücünde ve reflekslerinde hasar olursa uygulanıyor. Bel fıtıklarında cerrahi müdahale yüzde 1’in altındadır. Kişinin genetik yapısı sağlamsa, bağları ve diski kodlayan genlerde sorun yoksa bel fıtığı olması mümkün değildir." şeklinde konuştu.

BEL FITIĞI STRESLE İLGİLİ

Bel fıtığının stresle ilgili olduğuna da değinen Prof. Dr. Ömer Kuru, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bel ağrılarının yüzde 30’unda bu var. Stres olduğu zaman ister istemez omurga etrafındaki kaslarda spazm meydana geliyor. Spazm olduğunda da omurgaya giden oksijen, kan akışını azaltıyor. Bu da diskin beslenmesini azaltıyor. Oradaki dejenerasyon, fıtıklaşmayı kolaylaştırıyor. Stresli zamanlarda ağrı daha fazla oluyor. Özellikle rotasyon pozisyonları çok sıkıntılı. Eğilip değil, çömelerek iş yapmak, kaldıracağımız cismi önce kendimize doğru çekip çömelerek kaldırmak lazım. Güç kalçalara verilmeli. Otururken belde destek olmalı. Omuzların ve kolların yükü bele verilmelidir."


CİHAN