Türkiye'de kısa film sıkıntısı

Son yıllarda uzun metrajlı filmlerle adından söz ettiren Türk sinemasının, kısa film üretiminde henüz beklenen performansı göstermediği bildirildi.

Türkiyede kısa film sıkıntısı
26 Eylül 2011 Pazartesi 11:07 tarihinde eklendi.

 

Adana Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle düzenlenen 18. Uluslararası Altın Koza Film Festivali'nde "Ulusal Öğrenci Film Yarışması" jüri üyeliği yapan yönetmen Reis Çelik, Türkiye'de film yapmak için bol malzeme olduğunu, ancak yeterince üretimin gerçekleşmediğini söyledi. 
     
Özellikle kısa film üretiminin çok az olduğunu vurgulayan Çelik, İran'da geçen yıl 2 bin 200 kısa film üretilirken, bu rakamın Türkiye'de sadece 500 olduğunu, bu sayının ise yetersiz kaldığını ifade etti. 
     
Çelik, Türkiye'nin çok geniş konu zenginliğine, siyasi ve kültürel birikime sahip olduğunu belirterek, "Bizde maalesef çok dağınık bir yapı var. Usta çırak ilişkileri kopmuş durumda. Herkes kendi özgür iradesi içinde bir şeyler yapmaya çalışıyor. Birinin yanına çırak durma ve bir stilde gelişme yapısı biz de yok" dedi. 
     
Çelik, konu zenginliğin senaryolara da yansıdığını belirterek, şöyle devam etti: 
     
"O kadar geniş bir malzemenin olduğu ülkenin üzerinde oturuyoruz ki ömrümüzün yetmeyeceği kadar bir dokümana sahibiz. Senaryo üretmekte sıkıntımız yok. Ancak film yapmakta sıkıntı çekiyoruz." 
     
Belgeselde yorumun önemi- 
     
Çelik, belgesellerin artık "durum anlatan algının dışına çıkması" gerektiğini vurguladı. 
   
 Yönetmenlerin yorum katarak yaptığı belgeselin dünyada yeni bir belgesel biçimi olduğuna dikkati çeken Çelik, "Belgeselde sadece fotoğrafı çekmek yetmiyor. Bir de belgesele yorumsal anlamda zenginlik katmalıyız. Belgeselde eksiklerimiz bunlar" diye konuştu. 
     
Çelik, filmlerde en dikkati çeken konunun konunun ses düzenindeki eksiklikler olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: 
   
 "Filmde çok güzel bir konu anlatılsa da, ses kaydına gerektiği kadar önem verilmiyor. Mikrofona ne düştüyse o kullanılıyor. Film, fotoğraf ve sesin bir araya gelmesiyle vurucu silahını kullanır. Uzun metrajlı sinemalarda da böyle sıkıntımız var. Bu ciddi bir eksiklik." 
     
-"Gençler zor olanı seçiyor"- 
     
 Festival kapsamında gerçekleştirilen "Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması" jüri üyesi sinema yazarı Defne Gürsoy ise kısa filmlerde zor olsa da gençlerin "çocuk" ögesini kullanmayı tercih ettiği kaydetti. 
     
Gürsoy, "Yarışmalarda bizi etkileyen 86 filmin ortak özelliği çocuklarla ilgili olması. Filmlerde çocuk ögesinin kullanılması ve çocuk gözüyle yapılan filmler çoğunlukta. Filmlerde çocukları yönetmek çok zordur. Gençler kısa film yaparken en zor olan konuları seçiyor. Çocukların gözüyle dünyaya bakmak ve onu filme aktarmak oldukça zordur" dedi. 
     
Filmleri izlerken Akdeniz'de güzel bir gezinti yaptıklarını her 10 ve 20 dakikada yeni bir dünyayı izlediklerini vurgulayan Gürsoy, "Kısa film zaten sinema ve görsel sanatların en zoru. Kısa sürede bir şeyi anlatmak önemli. Filmlerin genel seviyesini ise sevindirici buldum" diye konuştu. 
     
Altın Koza Film Festivali'nin önemli bir özelliğinin de gençlere sağladığı maddi ödül olduğunu vurgulayan Gürsoy, şunları kaydetti: 
     
"Festival kapsamında Ulusal Öğrenci Kısa Film Yarışması'na her daldaki birinciye 7 bin 500'er lira ödül, katılan diğer filmlere ise 600 lira telif hakkı veriliyor. Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması ise her dalın birincilerine 10'ar bin lira para ödülü var. Adana'da kısa filmlere bu kadar ciddi bir para desteği verilmesi sevindirici."