"Uludere'nin faili arkamızda oturanlar"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu'nda bütçe hakkında konuşma yaptı.

Uluderenin faili arkamızda oturanlar
10 Aralık 2012 Pazartesi 17:51 tarihinde eklendi.

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakan'ın söylediği bir laf daha var; 'Türkiye NATO toprağıdır' diyor. Sayın Başbakan bu kürsüye geleceksiniz, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından ve parlamentosundan özür dileyeceksiniz. Türkiye Cumhuriyeti'nin toprakları NATO'nun toprağı değildir'' dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, 2013 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerinde partisi adına yaptığı konuşmada, katma değeri yüksek ürünler üretilmeden ilk ona girilemeyeceğini söyledi.
 
Katma değeri yüksek ürünler üretmenin yolunun bilime inanmak olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Bilgi Toplumu'na geçeceksiniz. Bilgi üretecek mekanizmaları devreye sokacaksınız. Politikanızı buna göre yapacaksınız. Bunu yapmazsanız, ilk ona, boşu boşuna gireceğiz demeyin. Peki siz bunu yapıyor musunuz- Hayır. Neden 'hayır' diyorum. Bakınız, 2002'de toplam ihracatımız içinde katma değeri yüksek olan ürünlerin tutarı, yüzde 6,2. 2011'de 2,8'e düşmüş. Eğer siz kalkıp TÜBA'yı darmadağın ederseniz, 'bilim adamını ben seçeceğim' derseniz, bu doğru olmaz'' diye konuştu.
 
Üniversitelerin ''konuşmayan üniversiteler'' haline getirildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 
 
''Korku imparatorluğu kurdunuz. Üniversitelerde hocaların ensesinde boza pişiriyorsunuz. İthalatın yüzde 72'si ara malı. Oysa ara malının Türkiye'de üretilmesi lazım. Çünkü Türk Lirasını birileri şişirir doların değerini düşürürse, ara malı ithalatı cazip hale gelir. Fabrikaları kapanır, geldiğimiz nokta budur. Türkiye 2011'de en yüksek cari çağı veren ikinci büyük ülke dünyadaki. 77 milyar dolar başkalarının cüzdanına gitti. Ekonomi şimdi soğutmaya alındı. Düştü büyüme, cari açık düştü; zil takıp oynayacaklar. Hani cari açık sorun değildi. Niye o zaman cari açık düştü diye seviniyorsunuz. Cari açık tehlikesini neyle gideriyoruz- Sıcak parayla. Dışarıdan sıcak para geliyor, durumumuz iyi diyoruz.
 
Londra'da oturan bir bankacı, 2011'in Aralık ayında bir düğmeye basıp, Türkiye'ye 1 milyon dolar para gönderdi. 15 Mayıs 2013 vadeli kamu kağıdına yatırdığında, 30 Kasım 2012 tarihi itibariyle 1 milyon dolar, 1 milyon 208 bin 390 dolar olur. 11 ayda dolar bazında yüzde 20.8 getirisi var. Hangi esnaf bunu kazanıyor- Nasıl bir ekonomi politikasıdır bu arkadaşlar-''
 
 Aynı bankacı bu işlemi Amerika'da 10 yıllık borçlanma şeklinde yapsaydı faizin yüzde 1.62 olacağını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'de ise 11 ayda yüzde 20.8 dolar bazında getiri elde ettiğini söyledi. 
     
 ''540 milyar lirayı kimin parasından ödediniz''
     
1979'dan 2003'e kadar Türkiye'nin bütçesinden ödenen faizin 135 milyar lira olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, 2003-2011 döneminde ise ödenen faizin 450 milyar lira olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''Şimdi Sayın Başbakan'a soruyorum; 450 milyar lirayı kimin parasından ödediniz- Bu ülkenin fakir fukarasından, yoksulundan topladığınız paralarla ödediniz. Buna ne denir- Tefeci ekonomisi denir. Kim kazanıyor- Londra'da oturanlar kazanıyor'' dedi. 
 
Kemal Kılıçdaroğlu, aynı yabancı yatırımcının İMKB'ye 2011'in Aralık ayında 1 milyon dolar yatırması durumunda, 3 Aralık 2012'de borsadan çıktığında parasının 1 milyon 544 bin 866 dolar olacağını, 11 ayda yüzde 45.5 kar elde edeceğini söyledi. Türkiye'de hangi vatandaşın bu denli para kazandığını soran Kılıçdaroğlu, ''Sıcak para spekülatörlerine buradan para gönderilir. Neden- Ekonomik kriz çıkmasın diye. Bedelini bu ülkenin insanına ödetir. Aynı bankacı bu parayı Endonezya'ya yatırsaydı, bu süre içinde 66 bin 533 dolar para kazanacaktı, Rusya'da yatırsaydı borsaya, 93 bin 678 dolar kazanacaktı, Kore'de yatırsaydı 234 bin 638 dolar kazanacaktı. Bu adamlar Türkiye'yi sevmesin de kim sevsin'' şeklinde konuştu.
 
Merkez Bankası'nın altın hariç 2002'de döviz rezervinin 26.8 milyar dolar olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, aynı dönemde kısa vadeli borcun 16.4 milyar dolar olduğunu, her 100 liralık borca karşılık Merkez Bankası'nda 163 doların bulunduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, 2012'ye gelindiğinde ise rezervin kısa vadeli borçları karşılamadığını ifade ederek, ''Bir bilgiyi halka verirken Başbakanların görevi artısı eksisiyle vermektir. Niye halka doğruları söylemekten kaçınıyoruz- Geldiğimiz nokta nedir biliyor musunuz, bu Hükümet bu yürütme organı gerçekten Türkiye'yi yönetemiyor'' diye konuştu. 
     
"Bu ülkenin insanları hapishanelerde''
     
 ''Bu ülkenin insanları hapishanelerde'' diyen Kılıçdaroğlu, 2002'de hapishanelerdeki kişi sayısının 59 bin 429 olduğunu, 2012'de ise 125 bin 100 kişiye yükseldiğini belirterek, ''Ekonomi iyi ise durumunuz iyi ise Allah aşkına insanlar niye hapishaneye girer- Toplum cinnet mi geçiriyor- Gazetecileri hapse attınız, bilim insanlarını hapse attınız, herkesi hapse attınız. 21. yüzyılın Türkiyesi'nde toplama kampları kurdunuz'' dedi. 

Hükümetin enerji politikasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, ''Hükümetin bir enerji politikası var mı,
kuşkuluyum. Enerji bütün ülkeler için hayati bir alandır. Bir insanın bedeninde dolaşan kan kadar önemlidir. Bütün savaşların merkezinde enerji kavgaları yatar'' şeklinde konuştu.
 
Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan'a hitaben, ''Bu kürsüye gelip, Türkiye Cumhuriyeti'nin Rusya'ya bağlı olduğu oranda, başka bir demokratik ülkenin bir başka ülkeye bu derece bağlı olduğu ikinci bir ülkeyi bana açıklayın. Hangi ülke- 60-70 oranında bağlı hale geldik. İhalesiz özel bir yasa çıkardılar, nükleer santrali de oraya verdiler. Siz ne yaptınız Sayın Başbakan- Rusya'ya bir yılbaşı hindisi verdiniz armağan olarak. Rusya'ya, Avrupa'ya doğalgaz transferine izin verdiniz. Rusya'nın yıllardır istediği şey. Niye verdiniz bu izni- Nabucco'yu çöpe attınız'' ifadelerini kullandı.
 
Güney Kıbrıs Rum kesiminin Doğu Akdeniz'de petrol ve doğalgaz aradığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Bu yürütme organı 'efendim arayamazsınız, savaş nedeni olur, müdahale ederiz...' her şeyi söylediler. İçime sindiremediğim, Türkiye'ye yakıştıramadığım bir sözü duyduğum için de utanıyorum. Bir Rum bakan çıktı şunu söyledi: Bunlar konuşurlar, hiçbir şey yapamazlar, biz işimize bakalım. Kimin dediği oldu- Onların dediği oldu. Gittiler, doğalgazı buldular, biz ne yaptık- Sayın Başbakan çıktı 'yapamazsınız' dedi, esti gürledi, sonra kalubeladan kalma Pirireis'i gönderdik. O da yolda arıza yaptı, geri çekip getirdiler. Allah aşkına Türkiye Cumhuriyeti'ni bu hale düşürmeye sizin hakkınız ve yetkiniz var mıdır, yok mudur?
 
Suriye ile çatışıyoruz, bir tarafın eline silahı veriyoruz, git kardeşini öldür diyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin büyüklüğüne yakışır mı bu- Din eksenli, mezhep eksenli politika yapıyoruz. Sıfır sorun olacaktı komşularımızla. Çok şükür bütün komşularımızla kavgalıyız. Bir düşünün Enerji Bakanı Erbil'e gidecek. Bir bakıyor ki Erbil değil Kayseri'ye inmiş. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin bir Başbakanı'nı bu hale düşürmek; böyle bir hakkınız var mı- Türkiye Cumhuriyeti'ni bu hale sokamazsınız. Sicili bozuk bir yürütme organı bu ülkenin başına belalar açar. Kuzey Irak'ta askerlerimizin başına çuval geçirildi, ne yaptı bu yürütme organı. Gazeteciler soruyorlar, nota verecek misiniz diye. 'Ne notası, diyor, müzik notasından mı söz ediyorsunuz. Evet geldiğimiz nokta bu.'' 
     
''Küreciğe kurulan o kalkanın İsrail kalkanı olduğunu bilmeyen mi var''
     
Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin dış politikasını eleştirirken, Kürecik'e kurulan radar istasyonundan da söz ederek, ''Küreciğe radar istasyonu kurduk, halk ona İsrail kalkanı diyor. Sözde İsrail'e karşılar. Allah aşkına kapalı kapılar ardında İsrail ile yaptığınız pazarlıkları niye gelip burada anlatmıyorsunuz- Küreciğe kurulan o kalkanın İsrail kalkanı olduğunu bilmeyen mi var. Ama siz halka doğruları söylemeyeceksiniz'' dedi.
 
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ''NATO toprağı'' olmadığını vurgulayarak, Başbakan Erdoğan'a hitaben, ''Sayın Başbakan'ın söylediği bir laf daha var; 'Türkiye NATO toprağıdır' diyor. Sayın Başbakan bu kürsüye geleceksiniz, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından ve parlamentosundan özür dileyeceksiniz. Türkiye Cumhuriyeti'nin toprakları NATO'nun toprağı değildir'' diye konuştu.
 
Parlamento'da 8 milletvekilinin tutuklu olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, AK Parti'lilerle oturup bu konuyu görüştüklerini ve Meclis Başkanı'nın Başkanlığı'nda bir mutabakat metni imzaladıklarını ifade etti. ''Benim bildiğim söz namustur arkadaşlar, verilen söz tutulur'' diyen Kılıçdaroğlu, söz konusu protokol metnini kürsüden göstererek, okudu.
 
''Sayın Başbakan Pınarhisar Cezaevine giderken adalet istiyorum, diyordu. Toplumun büyük bir kesimi belki bunu duymadı ama biz duyduk. Kendisi seçimlere giremedi, yasal engeli vardı. Parlamentoda ilk seçimde yüzde 34 oy aldı. Biz ne dedik- Bir siyasal partinin liderinin hapiste olması, ona siyasal yasak getirilmesi doğru değildir. Yasayı değiştirdik, anayasayı değiştirdik, Başbakan olarak geldi koltuğuna oturdu. Şimdi bu 8 milletvekilinin seçimlere girme yasağı yoktu, Başbakan'ın vardı. Seçimlere girdiler, YSK onayladı, Resmi Gazete'de yayımlandı...Bu demokrasi ayıbını bu parlamentonun gidermesi lazım. Biz davalar devam etmesin demiyoruz. Davalar devam eder, gider ifadesini verir, savunmasını yapar...Ama mahkum edilmemişlerdir, dolayısıyla gelip yasama organında görevlerini yapması lazım. 
 
Parasız eğitim isteyenlerin hapse atıldığı bir ülkedeyiz. Sayın Başbakan, yurt dışına gittiniz, gitmediğiniz ülke kalmadı. Gittiğiniz yerlerde devlet başkanlarına, başbakanlarına şunu sorabilir misiniz acaba- Sizin ülkenizde henüz daha basılmamış kitaba, bir yargı kararıyla yasak getirilirse siz ne düşünüyorsunuz acaba- Bir söyleyin bakalım, size ne diyecekler.
 
29 Ekim, Cumhuriyet Bayramı, adı üstünde bayram. Miting değil. Bayram kutlamak için izin istenmez. Çünkü bayramın yasası var, kutlanacak diyor. Vay efendim siz misiniz bayram kutlayan; biber gaza müracaat. Böyle demokrasi olmaz.'' 
     
Kemal Kılıçdaroğlu, Uludere olayıyla ilgili de şöyle konuştu: 
 
''Uludere'de 34 yurttaşımız öldürüldü. Fail, belli değil. Ben size söyleyeyim failini. Uludere'nin sorumlusu, arkamızda oturanlardır. Diyeceksiniz neden- Sınır ötesi operasyon yapma yetkisi parlamentoya aittir. Meclis yetkiyi kime verdi- Yürütme organına. Siz sınır ötesi operasyon yapabilirsiniz, dediler. Onlar da gittiler 34 vatandaşımızı imha ettiler. Şimdi arıyoruz fail kim, diye. Kapatmaya çalışıyoruz. Bunu kapatıyoruz, ama dönüyoruz 1930'larda Mustafa Muğlalı'dan bahsediyoruz. Bu kadar komik bir durum olur mu- Ben doğmadan önceki olay dolayısıyla beni yargılayacaksın, sen iktidardasın, gidiyorsun 34 vatandaşı katlediyorsun, hesabını sormayacaksınız. Bu hükümet saydam bir Hükümet değildir. Bu hükümet halka hizmet eden bir hükümet değildir. Bu hükümet halkına hesap veren bir hükümet değildir. Bu hükümet parlamentoya hesap veren bir hükümet değildir. Bu hükümet tüm Türkiye'ye baskı uygulayan bir Hükümet'tir. 76 gazetecinin hapiste olduğu başka bir ülke yoktur.'' 
 
Başbakan Erdoğan'ın defalarca darbelerden şikayet ettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakan 12 Eylül darbe hukukunu değiştirmeye var mısın- Varsan, CHP Grubu burada. Ama siz darbe hukukunun arkasına niye saklanıyorsun- Yüzde 10 barajını, yani Kenan Evren'in getirdiği yasanın arkasına niye saklanıyorsun- Darbeye karşıysan sonuna kadar karşı olacaksın. Darbe hukukuna sonuna kadar karşı çıkacaksın. Darbe karşı olan Başbakan, kendisine muhtıra veren paşaya üstün hizmet ödülü vermez. Neymiş, beyefendi darbeye karşıymış. Sevsinler böyle darbeye karşı olanı'' şeklinde konuştu.

Bütçenin halka bir şey getirmediğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Sıcak paranın diyetini ödemek için bu bütçeler getiriliyor'' dedi. Yapılan zamlardan örnekler veren Kılıçdaroğlu, emeklilerin ikinci sınıf yurttaş sayıldığını öne sürdü.