Umut'un katiline müebbet istendi

 

Umut, annesi ve ablasıyla akşam saatlerinde oynamak için evlerinin çok yakınındaki General Asım Gündüz Parkı’na gitti. Kaydıraktan kaydığı sırada nereden geldiği belli olmayan bir mermiyle yaralandı. "Yandım!" diyerek annesi Gülhan Ceylan'ın yanına giden küçük Umut'un, oyuncaktan düştüğü sanıldı. Komşularının yardımıyla hastanene götürülen Umut, bütün müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Kontrolde gerçek ortaya çıktı; Umut'un, sırtına isabet eden bir mermiyle yaşamını yitirdiği belirlendi. Annesi Gülhan ve babası Ufuk Ceylan, çocuklarının ölüm haberiyle yıkıldı. Günlerce gözyaşı döken anne ve baba bireysel silahsızlanmanın simgesi olurken İzmir polisi de nereden geldiği belli olmayan merminin çıktığı silahı ve onu kullanın kişiyi bulmak için titiz bir soruşturma yürüttü. Cinayeti aydınlatmak için özel ekipler kuruldu. Parka bakan bütün binalarda oturanlar araştırıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’ndan özel bir ekip de İzmir'e gelerek incelemeler yaptı. Eldeki tek delil olan, Umut’un vücudundan çıkarılan mermi çekirdeğinin laboratuvar incelemesi sonucu, el yapımı bir tabancanın namlusundan çıktığı anlaşıldı. 200'e yakın silah, balistik incelemeden geçirildi. Binlerce kişiyle ikili görüşme yapıldı. Bu bölgede daha önce silahla yakalanan ne kadar kişi varsa tek tek gözden geçirildi.

 

UMUT'U ÖLDÜREN SİLAH, BAŞKA BİR OLAYDA KULLANILMIŞ

 

Katil zanlısı C.K. (31), Karşıyaka ilçesi Girne Caddesi'nde bir silahla yaralama olayına karışınca Umut cinayeti de aydınlatıldı. Uyuşturucu kullanmak, yaralama ve hırsızlık suçlarından poliste sekiz kaydı bulunan C.K., 18 Ekim 2012'de Girne Caddesi'ndeki bir taksi durağında, aralarında aralarında husumet bulunan Ersin Bağcıer'i tabancayla yaraladı. Olayın peşine düşen polis, zanlıyı bir gün sonra yakaladı. Üzerinden el yapımı bir tabanca çıktı. Tutuklanarak cezaevine gönderilen C.K., tabancanın üç ay önce ölen dedesinden kaldığını, kendisinin de yanında taşıdığını söyledi. İncelemelerde Bağcıer'i yaralayan silahla Umut'un ölümüne sebep olan silahın aynı olduğu belirlendi. Umut'un katil zanlısının ise cezaevinde olduğu ortaya çıktı. Olayı soruşturan savcı, sanık C.K.'yi Bayraklı Adliyesi'ne getirtip ifadesini aldı. Zanlının, Umut’un öldüğü gün alkollü olduğunu, havaya ateş edip etmediğini bilmediğini, silahın o gün kendisinde olmadığını söylediği belirtildi. Cumhuriyet Savcısı Aygün, ifadesini aldığı zanlıyla ilgili başka bir delil bulunması için polislere her ayrıntıyı inceletti. Olay günü dokuz defa kez telefonla görüştüğü bilgisayar tamircisinin ifadesini dahi aldı. C.K.'nin, internette Umut Ceylan'ın ölüm haberine bakıp bakmadığının tespiti için bilgisayarını da incelemeye aldırdı. Zanlı, silahı motosikletle götürüp  arkadaşı Mahsum A.'ya verdiğini iddia etti. C.K'nin adını verdiği bilgisayar tamircisi arkadaşı Mahsum A. tutuklandı. Onun bulunduğu bölgedeki 400 güvenlik kamerasının kayıtları incelendi. Zanlının doğru söylemediği, Mahsum A.'nın dükkana girmediği ortaya çıktı. Bunun üzerine Mahsum A., bir hafta sonra tahliye edildi.

 

Olayı soruşturan Savcı Ahmet Şinasi Aygün'e cezaevinden mektup gönderen zanlı C.K., olayda kullandığı silahı, Muğla'nın Bodrum ilçesinde tanıştığı, Rize Ardaşen nüfusuna kayıtlı M.K. ve B.K.'nin kargoyla kendisine gönderdiğini yazdı. Aygün de adı geçen kişilerin ifadelerinin alınması için Cinayet Büro Amirliği'ne talimat verdi. Bodrum'da ifadeleri alınan iki kişi, kargoyla silah değil, başka bir şey gönderdiklerini söyledi. Savcı Aygün, kargonun gönderildiği şirketin de kayıtlarını istedi. Kayıtlarda, zanlının iddia ettiği gibi bu kişiler tarafından tabanca gönderilmediği tespit edildi. Bütün delileri toplayan Aygün, C.K. hakkında Umut Ceylan'ı öldürmekten dolayı TCK 82-1/e maddesine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle dava açtı. M.K., B.K. ve Mahsum A. hakkında ise takipsizlik kararı verdi.

 

Bu arada zanlı C.K., Ersin Bağcıer'i öldürmeye teşebbüs ve ruhsatsız silah bulundurma suçlarından yargılandığı davada, 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.